İnsanlığın Artan Ayak İzlerine Ekolojik Bakış

Gezegenimizin ekolojik kaynakları besin, barınma ve ısınma gibi hayati gereksinim taşıyan temel ihtiyaçlarımızı karşılamamıza yardımcı olur. Peki, hayatta kalmamızı sağlayan doğal kaynaklarımızın ne kadarını kullandık? Tam da bu soruyu cevaplandırmak için devreye “ekolojik ayak izi” kavramı giriyor.

Küresel Ayak İzi Ağı (Global Footprint Network, GFN) kurucusu Mathis Wackernagel ve Profesör William Rees tarafından 1990 yılında ortaya atılan bu kavramın, doğal kaynaklarımızı ne ölçüde tükettiğimizi ve ne kadar doğal kaynağımızın bulunduğunu, yani biyolojik kapasiteyi ölçen bir sistem olduğunu söyleyebiliriz. Ölçümlerdeki amaç ise oluşmuş atıkları etkisiz hale getirmek ve harcanan kaynakların yeniden üretilmesi için ihtiyaç duyulan biyolojik kapasiteyi belirlemektir.

Ekolojik ayak izinin 1961 ile 2007 yılları arasında iki katına çıktığı biliniyor. Araştırmalar, mevcut tüketim alışkanlıklarımızı sürdürdükçe 2030 yılında 2; 2050 yılında ise 2,8 gezegene gereksinim duyacağımıza işaret ediyor. (Yaşayan Gezegen Raporu)

Gezegenimizin Sınırlı Doğal Sermayesi

Ekolojik ayak izinin kaynaklarımızı ve kaynaklarımızın tükenme miktarını incelediğinden bahsetmiştik. Türkiye’nin Ekolojik Ayak İzi Raporu’na göre, arazi türüne bakarak incelenen ayak izi; karbon, tarım, orman, otlak, yapılaşmış alan ve balıkçılık sahası ayak izi olmak üzere 6 başlık altında değerlendiriliyor. Peki, ülkemizde toplam ekolojik ayak izinin oluşmasında nelerin etkisi büyük? Gelin, kısaca inceleyelim.

Bileşenler arasında Türkiye’de ayak izi oluşumunda paydası en büyük olan (%46) karbon ayak izi, emisyonların tutulması için gerekli orman alanının hesaplanması olarak açıklanıyor. Günümüzde atmosfere salınan sera gazı miktarı, ekosistemlerin ve ekonominin dengesini bozuyor. Raporda, 1990 seviyesine göre karbon emisyonlarının en çok artış gösterdiği ülke Türkiye olarak belirtiliyor.

Kişisel ayak izi, toplam ayak izinin büyük bir kısmını oluştururken onu yatırım amaçlı ayak izi (inşaat sektörü) ve toplumsal ayak izinin (güvenlik, eğitim ve sağlık) takip ettiği belirtiliyor. Tüketim kategorilerine göre ayak izindeyse önce gıda, daha sonrasında ürünler (mobilya, kâğıt, ev aletleri), ulaşım, hizmetler ve konut geliyor. Gelir düzeyine göre de tüketim alışkanlıklarının değişiklik gösterdiği söylenebilir.

Karbon Ayak İzlerimiz ??

Karbon ayak izinin, Türkiye’de ve küresel ölçekte ayak izi oluşumunda paydası en büyük bileşen olduğu yapılan araştırmalarca belirtiliyor. Gelin, hep birlikte karbon ayak izinin detaylarını gözden geçirelim.

Karbondioksitin atmosferde biriken en önemli sera gazlarından olduğu ve iklim değişikliği, okyanusların asitlenmesi gibi tarihin en büyük çevre sorunlarına yol açtığı ifade ediliyor.Karbon ayak izi orman alanı cinsinden hesaplanıyor. Atmosfere salınan her ton karbonu depolayabilmek için, orman ürünü üretmek amacıyla kullanılmayan orman arazisinin olması gerekiyor. Bunun nedeni, ayrıca hesaplanmış bir karbon biyolojik kapasitesinin bulunmaması şeklinde açıklanıyor. Karbon tutma kategorisinde ekolojik açık, bu orman arazisinin büyüklüğü ve üretkenliği atmosfere salınan karbon miktarını depolamak için yeterli olmadığında ortaya çıkıyor.

Araştırmalara göre, Türkiye’deki tüketim kaynaklı toplam ekolojik ayak izinin %46-49’unu karbon ayak izi oluşturuyor. Ülkemizdeki CO2 emisyonlarının yaklaşık %21’i ürünlerden, %19’u kişisel ulaşımdan ve %17’si gıda tüketiminden kaynaklanıyor. Kişisel ayak izi dışında, sermaye birikiminin de (yatırımlar) önemli bir paya sahip olduğu ve toplam karbon ayak izinin %20’sini oluşturduğu belirtiliyor.

GÜNDEM

-Türkiye’nin en kalitesiz havası Düzce’de ölçüldü. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Hava Kalitesi İzleme Merkezi’ne bağlı Sürekli İzleme Merkezi verilerine göre havası en kalitesiz il olan Düzce'yi Ankara ve Hakkari takip etti. Havası en temiz şehir ise Bursa oldu.

-Antarktika’da kopan 150 kilometrelik buz dağını yörüngedeki uydular görüntüledi. Hava koşulları nedeniyle buz dağının bugüne kadar net bir görüntüsü alınamamıştı.

- Çanakkale’nin içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılayan 54 milyon 115 bin metreküp kapasiteli Atikhisar Barajı’nda kurak geçen mevsimin ardından sadece 12 milyon metreküp su kaldı.

EKİPTEN ÖNERİLER

- Ekolojik limitin aşılmaması için neler yapılabilir?

  • Bireysel olarak günlük hayatımızda yapacağımız değişiklikler ayak izini azaltacaktır.
  • İsrafa yönelik tüketime son verilmelidir.
  • Kalkınma planlarında ekolojik ayak izi hesaplamaları dikkate alınmalıdır.
  • İklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik ve korunan alanlarla ilgili uluslararası taahhütler uygulanmalıdır.
  • Yeşil yatırımlara destek verilmelidir.

-Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)’nin ülkemizin de içinde yer aldığı coğrafyayı yakından ilgilendiren “Arazi Özel Raporu”, TEMA Vakfı tarafından Türkçeleştirildi. Alanında hazırlanmış en kapsamlı bilimsel çalışma olarak gösterilen rapor, iklim değişikliği etkilerinin en şiddetli hissedileceği Akdeniz kuşağı ile ilgili önemli bulgular sunuyor

HADİ KEŞFEDELİM!

- En iyi dostlarımızdan biri olan köpeklerin sadece koku duyularıyla bazı kanser türlerini tespit edebildiklerini biliyor muydunuz? Hatta şu an kanser teşhisi için birçok köpek ekibinin var olduğunu söyleyerek sizi biraz daha şaşırtabiliriz. Köpeklerin bu yeteneklerinin açıklaması ise bu sevimli dostlarımızın insanlara göre 25 kat daha fazla koku alıcılarının olmasıdır ve bu durum onların koklama kabiliyetlerini 100.000 kat arttırmaktadır.

- Kirli havayı temizleyen dış cephe boyalarının olduğunu biliyor muydunuz? Çevre dostu bu boyalar ile boyanmış binalar, içerisindeki titanyum dioksit sayesinde havadaki zararlı molekülleri zararsız nitrat moleküllerine çevirerek hava kirliliğini azaltıyor.

NİL KIYISI’NDAN

-Her yıl üretilen gıdanın üçte birinin -yani 1,3 milyon tonunun- israf olduğunu biliyor muydun?

Ya da evsel atıklarımızın yarısının fazlasının organik atık olduğunu? İşte sana bireysel olarak gıda israfının önüne geçmeni sağlayacak birkaç öneri:

  • Gıdaları görünüşlerine göre yargılama. Çirkin görünümlü olanların suçu ne?
  • İhtiyacın kadarını satın al, açgözlülük yapma.
  • Dolaplarını haftada bir kontrol edip arkadakileri öne, öndekileri arkaya al. Böylece arkada kalanlar unutulmuş olmaz.
  • Kompost yapmaya başla :)



Atık Yönetimi
Evde atıklarını ayrıştırıyor musun? Hayır mı? Hadi, ilk iş olarak ilçe belediyeni arayarak evine bir geri dönüşüm kutusu iste. Böylece kâğıt, cam, plastik ve metal atıkların geri kazanım sürecine dahil ol.

  • Pillerini, atık kızartma yağlarını, tarihi geçmiş ilaçlarını ve elektronik atıklarını da çöpe atmayıp ayrı biriktirmeyi unutma.
  • Pilleri, pil toplama merkezlerine; kızartma yağlarını muhtarlara verebilirsin. Elektronik atıklarını EMPACT gibi uygulamalar, AGID gibi kuruluşlar aracılığıyla geri kazanıma dahil edebilirsin. İlaçlar için ise yine ilçe belediyeni arayabilirsin.
  • Gıda atıklarını ise kompost yaparak gübreye dönüştürebilirsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Oğuz Demir Arşivi