İttifakların istikbali mi mutfağın istikbali mi?

Türkiye’nin odak noktası maalesef yanlış yerde. Tüm ilgimizi HDP’nin kapatılma davası ve milletvekilli dokunulmazlıklarının kaldırılması için meclise gönderilen fezlekeler üzerinden ittifakların geleceğine odaklamışken, mutfakta devam eden yangını görmezden geliyoruz. Öncelikle şunu ifade etmemde fayda var ki yeni ekonomi yönetimi doğru işler yapıyor. Ancak yapılanlar makro göstergeleri toparlamakta olumlu olsa da mutfaktaki yangını söndürmekten uzakta kalıyor.
Öncelikle TurkiyeRaporu.com Şubat ayı araştırma sonuçlarından yola çıkarak mutfak masraflarındaki artışın hane halkı ekonomisini nasıl etkilediğine bakalım. Şubat ayının ortasında Türkiye çapında 1500 kişi ile yaptığımız anket çalışmasında, katılımcılara mutfak masrafları ile ilgili dört farklı ifadeye katılıp katılmadıklarını sorduk. Katılımcıların %75’i artan mutfak masraflarının bütçelerini çok etkilemediği ifadesine katılmıyor. Buna ek olarak %86 artan mutfak masraflarından dolayı ay sonunu getirmekte zorlandığını ifade ederken, %84’ü et tüketiminin azaldığını söylüyor. Son olarak %86 mutfak masraflarındaki artıştan dolayı eskiden alabildiği bazı ürünleri artık alamadığını ifade ediyor. Mart 2020’den hem işsizliğe hem de gelir sosyal hayatın kısıtlanmasından kaynaklanan gelir kaybı özellikle gıda fiyatlarındaki yüksek enflasyonla birleşince bu sonuç ortaya çıkıyor.
Üstelik gıda harcamalarının hane halkı bütçesinde sahip olduğu yüzde diğer ülkelere göre daha fazla. Örneğin AB istatistik kurumu EUROSTAT verilerine göre, Avrupa Birliği ülkelerinde hane gelirinin ortalama %12’si gıda ve alkolsüz içecekler için harcanırken bu oran Türkiye’de TÜİK rakamlarına göre %21. Yani gıda fiyatlarındaki artış Türkiye’de ortalama bir hanenin aylık maliyetlerini ciddi oranda etkiliyor.
Aynı anket çalışmasında Türkiye’nin en önemli sorunu nedir diye sorduğumuzda %42 ekonomi, %22 işsizlik derken sadece %11’in salgın demesi tesadüf değil. Ekonominin açtığı yara artık salgının bir sağlık problemi olarak önemsenmemesine sebep oluyor.
Salgının riskleri bitmiş değil. Uzmanlar vaka sayılarında son birkaç gündür gözlemlenen artışı virüsün türevlerine bağlıyorlar. Yani Mart ayı başı itibariyle kademeli olarak açılmanın etkilerini henüz görmüş değiliz. Virüsün hayatımıza girişinin birinci senesinde üçüncü dalgayı görme ihtimalimiz yükseliyor. Dolayısıyla sosyal hayatın sınırlandırılmasında tekrar bir sıkılaşmaya gidilmesi muhtemel. Öte yanda, çok konuşulmayan ama maalesef giderek yaklaştığımız başka bir risk var ki o da işten çıkarma yasağının kaldırılması. Bu yapıldığında nasıl bir işsizlik dalgası ile karışılacağımızı kestirmek zor.
Siyasetçiler ve akşam tartışma programları ittifakların istikbalini tartışmaya devam ederken mutfağın istikbali pek iç açıcı değil. Seçmen er ya da geç siyasete, kendi gündeminin mutfaktaki yangın olduğunu anlatacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Can Selçuki Arşivi