Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

Müzik çılgınsa çılgın dans et

Hareketlerin, figürlerin müzikle uyumlu olmak zorunda değil. Varlığın doldurduğun alanda yer bulsun. Hatta kollarını, bacaklarını öyle devinimler içinde hareket ettir ki önce dans pistinde sana yer açılsın. Sana uyum sağlamak, senin gibi dans etmek isteyenler etrafını çevirip seni ilgiyle takip etsin. Çılgınsa çılgın. Pistin hakimiyetini ele geçir. Basit bir şey söylüyorum: Dayatılan müzik çılgınsa çılgın dans et, o zaman.

Analojiyle anlatmaya çalıştığımız şey şudur; Cumhuriyet Halk Partisi’nin son dört haftadır kendi içinde sürdürdüğü mücadelenin dörtte birini iktidara karşı da sürdürseydi seçmenleri dans pistine toplamıştı. Herkes ortadaydı, sokaktaydı, bulvarlardaydı. İktidar yerel seçimlere kadar çok acayip şeyler yapacak (buradaki acayibin tanımı kişiden kişiye değişmeyen bir hal aldı). Şimdiye kadar olduğu gibi muazzam bir tutarlılık göstererek yapacak. Muhalefetten, özellikle de CHP’den her zaman beş adım önde, dayatarak, acıtarak bazen de günlük acıtma dozunu seçmeninin talep ettiği bir S&M ilişkisi içinde yapacak. 

O sırada CHP yönetimi – geçtiğimiz iki yılda olduğu gibi – kavga olmasın, gürültü çıkartmayalım, kırmayalım birbirimizi diyerek muhalif seçmene pasiflora kıvamında bir alan bırakmıştır. 

CHP’nin meclisi dolduran milletvekilleri! Hanımlar! Beyler! Şapkanızı önünüze koyun ve düşünün, rica ederim. Kürsüye ilk defa çıkıp yemin ettiğiniz gün içiniz pamuk pamuk kabarmışken, “ah anacım (ya da) babacım hayatta olsaydı da bugünümü görseydi” cümlesini içinizden söyleyip gözleriniz dolmuştu. Bugün itibariyle geldiğimiz yerde korumak ve ilerletmek üzerine yemin ettiğiniz bir demokrasi kaldı mı? Peki ya laiklik? Hukuk devleti miyiz? 

Milletvekilleri! Kabul ediniz ki çoğunluğunuz görevinizi yapmıyorsunuz, halkı temsil edemiyorsunuz. Zaten aranızda çok sayıda kariyer vekili de var; üstelik bir övünç kaynağı olarak görüp 15 yıldır meclisteyim, 21 yıldır meclis koridorlarındayım diyerek ve pantolonlarınıza hava aldırarak dolaşıyorsunuz. Utanmıyorsunuz. İki danışman - bir sekreteri arada fırçalayarak yaratıcılığını yitirmiş beyninize mastürbasyon yaptırmış oluyorsunuz. Paranız yatmış mı diye cep telefonunuza bakarken de utanmıyorsunuz.  

Milletvekili Beyler!    

Sözüm CHP’nin bizim seçtiğimiz vekillerinedir. Sonra da üzüm salkımı misali sıralanan parti içi kurullar vesaire içinde deve dişi adam haline gelen, statükocu tembelleredir. Karşınızda şeytani bir durum var, farkında mısınız? İktidarın dikte ettiği rejimin özelliği tek başına bir insanın karar alması ve uygulamaları oldu. Dolayısıyla anayasada belirtilen maddelerle uyumsuz bir ülkede yaşıyoruz. 2017 yılından beri anayasaya eklenen, tırpanlanan maddelere bakınca rejimin değiştirildiğini görmek mümkün (bu konuyla ilgili görüş bildiren, makale yazan siyaset bilimci hocalar var; onlardan okuyorum ben de).  Siz, sayın CHP’li milletin vekilleri, hiç mi okumuyorsunuz? Farkında mı değilsiniz, müziğin değiştiğinin... Farkında olup da bir şey yapmıyorsanız, maaşlarınızı, ayrıcalıklarınızı, bin yaşayan yılanlarınızı seviyorsunuz ve ülkeniz için çalışmayı istemiyorsunuz – diye düşüneceğim.

O zaman bu yazı size bir yol gösterici olsun: Mecliste olup sağ ve aşırı sağdan oluşan iktidarın istediği düdüğü çaldığı, mecliste olmanın bir anlamının kalmadığı bir ortamda yapacağınız en doğru şey milletin sinesine geri dönmek ve mücadeleyi tabanın desteğiyle, örgütlü bir şekilde meydanlara taşımak olmalıdır. İstifa ediniz. Hepiniz. Meclisten ayrılınız. Siz oradayken de iktidar istediğini yapıyor, neden izlemekle bile buna ortak olasınız ki? Kayıtlara geçsin diye iki sağlam cümle kurup “çok başarılı muhalefet ediyorum” demenize izin vermiyoruz. Bırakın meclis kayıtları kendi kendilerini onayladıkları, kuralları ana muhalefet olmadan belirledikleri bir oyuna dönüşsün. 

Üstelik meclis açılınca Anayasa’yı değiştirelim teklifini getirecekleri malum. Onların istediği değişiklikler ya da yeni bir anayasa CHP mecliste olsa da olmasa da geçecek gibi duruyor. Kendilerine göre, Anayasa’da mükemmel kopyanın peşindeler. Oysa yok öyle bir şey… “Öz” ya da “ham” sadece barışçıl meydanlardadır. 

Madem çılgın müzik çalıyor, hadi gösterin marifetinizi! 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi