Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

Ohooo, daha çok var

Bizim kuşak oluşacak kaosu görmez. Ama, virüs pandemisinden güçlenerek çıkanımız olurda altmışlı yaşlarımıza bir yirmi beş sene eklemeyi becerenimiz çıkarsa, görür. Peki ya çocuklarımız? Onlar durumun içinde yaşar.


Bu yazı bir fal yazısı değil. Korkutmak amacıyla da yazılmıyor. Ancak siz yine de kötü haberlere hazırlıklı olun, kemerlerinizi bağlayın, okuyun.
Olay 2008 yılında geçiyor. O yıl yayınlanan iklim değişikliği raporu 2020 yılında küresel yangınlar olacağını öngörmüştü. Bunu havaya yaydığımız gazların miktarı üzerinden hesapladıklarını biliyoruz. Bu sene hem Güney hem Kuzey Amerika’da ve Avustralya’da devasa yangınlar çıktı. Biz havayı ısıttıkça kibrit görevi görüyoruz. 2008 yılında yayınlanan raporda mealen şöyle diyor: Bilim insanları tarafından yapılan yangın iklimi tahminleri, yangın sezonlarının giderek daha erken başlayıp bir miktar daha geç bitmesini ve genel olarak daha şiddetli geçmesini öngörmüş. Hatta demişler ki, bu etki zamanla artacak ve 2020 civarında şiddetle hissedilebilir hale gelecek. Dedikleri gibi de oldu.


Şimdi aynı bilim insanları 2050 yılına kadar işlerin daha da kötüleşeceğini öngörüyor. Ülkemizde kendi ellerimizle yaktığımız ormanlık alanlar sayesinde (de) ekolojik dengeyi baltaladık, baltalıyoruz. Havaya yaydığımız gazın miktarı Avrupalı akrabalarımızın yaydığı gaz miktarıyla mukayese edildiğinde devede kulak misali. Ancak biz üzerine beton dökmek için, yer altı kaynaklarını açgözlü sermaye sahiplerine yedirmek için ağaç kestikçe, arazi açılsın diye yangın çıkarttıkça sera gazı sorunu kadar büyük sorunları kendi ellerimizle hazırlıyoruz. Ayrıca kelebek etkisi diye de bir şey var. Bugün 2050’li yıllarda Avrupa kıtası için öngörülen 1,5 derece hava sıcaklığı artışının ülkemizde hissedilmeyeceğini düşünmüyoruz, değil mi?
Hava sıcaklığı artışı konusunda çalışan bilim insanları 2050 yılında İstanbul’da havanın 3,5 dereceye varan bir artış yaşayacağını öngörüyor. Diğer kentlerdeki artışı düşünün… Ortalamada 1,5 dereceyi aşan ısınmanın bizi ne tür belirsizliklerle dolu bir dünyaya iteceğini düşünün…


Hayattaki önceliklerimizi değiştirme zamanı geldi, geçiyor. Bundan sonra sadece doğayı korumak için yaşamak lazım. Doğayı insandan korumak için doğum kontrolünü başlatmak lazım, ilk önce. Doğayı korumayı önceleyen STK’lara üye olup, çalışmak, yeni üye toplamak lazım. Ne acı ki, tarih bize veri ve gerçeklerden oluşan devasa bütünün tek başına inançlarımızı, eylemlerimizi değiştirmemiz için ilham kaynağı olamadığını gösteriyor. Bile bile devam ediyoruz. 2050’ye çok var, kim öle kim kala diyorsanız kızınızı, oğlunuzu, torununuzu, minik yeğeninizi düşünün.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi