Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

PAÇAL 2

5
Toplum içindeki bedene cinsellik prizmasından bakarak bir iktidar düğümü atmaya çalıştıklarının farkında olmak ve izin vermemek lazımdır. Dünya dediğimiz ev, sadece erkeğin değildir. Olmayacaktır. Dört gün önce bir toplu taşıma aracında adamın biri çaprazında oturan ve tanımadığı bir genç kadına, yüksek sesle, özgürce, “Karşımda oturma! Kalk, gözüm sana kayıyor” diyebilmişti. Yazabiliyorlar, diyebiliyorlar. Amaç ne olursa olsun, ahlaki değildir. Fiziksel duyarlılıklar cinsel arzuya indirgenmişse fena halde kısıtlama, baskılama, üzerini kapatma var demektir. Hazzın vaatleri ancak bir baskılama karşısında patlama yapar.
İki bin on dokuz yılında bir Aralık günü.
6
Soru: Neden Kanal İstanbul yapılmak isteniyor? Cevap: Boğaziçi’nden geçen tanker ve kuru yük gemilerinin kaza yapma olasılıkları yüzünden. Soru: Kanal İstanbul yapılırsa gemiler oradan geçerken de aynı olasılık söz konusu değil mi? Cevap: Yok. Soru: Kanal İstanbul’un geçeceği güzergahta bulunan araziler son on yılda ne kadar el değiştirdi? Cevap: Yok. Soru: Güzergahtaki arazilerden belli gruplara kazanç sağlandı mı? Cevap: Yok. Soru: Kanal boyunca oluşturulacak yaşam ve yerleşim alanlarına nüfus İstanbul dışından mı getirilecek, İstanbul içinden mi? Cevap: Yok. Soru: İstanbul içinden bir nüfus aktarımı söz konusuysa onların boşalttıkları yerlerle ilgili yeni rant planları mı devreye sokulacak? Neden? Soru: Kanal inşaatı için harcanması öngörülen astronomik fiyatla on sekiz yıldır iktidarda olduğunuz İstanbul ve Marmara Bölgesi’nde kaç okul, ev, kamu binası yenilenebilirdi?
İki bin on dokuz yılının başka bir Aralık günü.
7
Eski ahit kitabında “Güneşin altında yeni bir şey yok” diye yazar. Bu “melankolik bilgelik”, bir insani hissiyat yani seziş olduğundan hareketle eyleme geçişin, birlikte konuşmanın tek yeri olan (bildiğimiz) bu dünyaya beslenen güvenin ortadan kalktığı her iklimde geçerli olabilir. Ama, adı üstünde; iklimdir. Geçer. Doğduk, dünya sahnesinde yerimizi aldık. Yeni bir başlangıç eylemi olmadan güneşin altında yeni bir şey olmaz, elbet.
Dokuz Kasım, iki bin on dokuz.
8
Katman katman bir dünya bu. Aynı havaya, suya, toprağa ihtiyaç duyanların oluşturduğu katmanların dünyası… İnsanoğlunun bulunduğu katmanda işler biraz karışık. Doğada bizim türümüzün dışındaki canlıların oluşturduğu içgüdüsel ekonomi içinde yani gün kararana kadar hayatta kalma ve ürün/yiyecek toplama eylemi ardında insana DA kalan habitat yani yaşam alanı var. “Da”yı büyük harf yazdık, çünkü bu dünyanın tek sahibinin insan olmadığını vurgulamak istedik. İnsanın kurduğu pazar yeri oyunları doğanın bilgisiyle çatışma halinde zira işin içine açgözlülük, doymak bilmezlik girmiş. Bir “çevre” içinde yaşama durumunda olan yaseminde, sarmaşıkta, larvada, balıkta, yosunda, zeytin ağacında ara ki bulasın.
İki bin yirmi yılı, Ocak ayı.
İyi pazarlar…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi