Hüseyin Tapınç

Hüseyin Tapınç

Paramparça

Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası işbirliği ile gerçekleştirilen ve ekonominin en önemli göstergelerinden birisi olan Tüketici Güven Endeksi, Temmuz ayında 80.1 olarak açıklandı. Bu endeks, bir önceki ay 85.1 ve seçim ayı Mayıs’ta da 91.1 olarak ölçülmüştü. Bundan tam bir sene önce, 2022 Temmuz ayında ise endeks 68 rakamını gösteriyordu. 

Sonuç olarak, son dönemlerde yapılan ölçümler gösteriyor ki endeks her halükarda 100’ün altında kaldığı için tüketicilerin bugüne ve yarına dair beklentileri son derece karamsar. 

Tüketici Güven Endeksi’nin tüketicilerdeki iyimserliğe işaret eden 100 puan üzerine en son çıktığı tarih son 20 yıl içinde 2006 Nisan ayı (100.7). Şimdiye kadar ulaştığı en yüksek düzey, ilk resmi ölçümlemenin hemen ertesinde, 2004 yılı Ocak ayında (106.1) kaydedilmişken, en düşük düzey geçtiğimiz yıl Haziran ayında ölçülmüştü (63.4).

Karamsarlığın tarihini yazıyoruz

Rakamların bize net bir şekilde gösterdiği gibi, son yirmi yılda karamsarlığın tarihini yazıyoruz. Kronik bir karamsarlıktan muzdaribiz. Toplumsal, siyasal ve ekonomik dönüşümlere toplum olarak farklı tonlardaki karamsarlıkla eşlik etmeye çalışıyoruz.

Tüketicilerin bugününe dönecek olursak, zamlar, hayat pahalılığı ve enflasyon gerçeği günlük hayata damga vuruyor. Hayatımız bu üçgen içinde geçiyor. Konuya bir dördüncü boyut eklemek isterseniz, kira artışları meselesini ele alabiliriz. Kiracılar kira fiyatlarının ulaştığı erişilmez seviyelerden dolayı sıkıntı yaşarlarken, ev sahipleri de kira artışlarının sınırlandırılmasının kendileri için adil olmadığını düşünüyorlar. 

Metropol illerinde yaşayan tüketiciler arasında bugüne dair iyimser bir bakış açısına sahip olan genç ve yetiştin tüketicilerin oranı yüzde 15 iken, geleceğine dair iyimser bakanların oranı da yüzde 17 ile sınırlı bulunuyor. Bu değerler, 2018 yılı Ağustos ayından bu yana ölçülmüş en düşük üç değer arasında yer alıyor.

Ezici çoğunluk durumu kabullenmiş

Tüketicilerin ezici bir çoğunluğu, durumun ne daha iyiye gideceğine ne de daha kötüye gideceğine inanarak bu durumu kabullenmiş görünüyor. Kendi hane durumlarının bugünkü koşullarda devam edeceğini düşünenler yüzde 70’lere ulaşırken, ülke ekonomisinin benzer bir yapıda sürüp gideceğine inananlar da yüzde 56’ya ulaşmış durumda. 

Tüketicilerin gündeminde ilk sırada yer alan enflasyon konusundaki değerlendirmeler de aynı yönde ilerliyor. Metropollü tüketicilerin yüzde 9’u enflasyonun önümüzdeki on iki ay içinde düşmesini beklerken, yüzde 40’ı daha kötümser bir beklentiye sahip. Tüketicilerin yarısı ise enflasyonun bugünkü gibi devam edeceği beklentisini taşıyor. 

Bu karamsar ruh hali içinde tüketiciler, gelirleri ile giderlerini denkleştirme gayreti içinde alışverişlerine yeniden çeki düzen veriyorlar. Kuşkusuz ki, çeki düzenden kastım belirli kalemlerde alışverişi sonlandırmak ya da ciddi kısıtlamalara gidilmesidir. 

Ücretlere yapılan zamlar ya da enflasyon ayarlamaları sonrasında tüketiciler kısa süre içinde kısıtlama tedbirlerine geri döndüler. Harcamalardaki kısıtlamalar, özellikle ev dışında yapılan yeme içme ve eğlenme harcamalarında; giyim, aksesuar ve kişisel bakım ürünü alımlarında; dayanıklı tüketim ile elektronik ürün satın alımlarında kendini gösteriyor.

Tüketiciler böylesi bir karamsarlık ve sıkışmışlık içinde yaşarken, tünelin ucunda ışık görüyorlar mı? Bu günlerin geçmesi ve daha iyi günlerin gelmesi için iktidarın ve muhalefetin üzerine düşeni yaptığına inanıyorlar mı?

Öncelikle hemen belirtmek gerekir ki, metropollü tüketicilerin ezici çoğunluğu Türkiye ekonomisine güven duymuyor. Ülke ekonomisine güven duyan genç ve yetişkin tüketicilerin oranı sadece yüzde 27 ile sınırlı.

Seçimlerin hemen öncesinde, Nisan ayında tüketicilerin yüzde 27’si ekonomiye güven duyarken, bu oran seçim ayında yüzde 38’e kadar yükselmişti. Ancak günümüzde yeniden seçim öncesine geri dönülmüş durumda.

Türkiye ekonomisi hepimizin bildiği gibi seçim sonrasında yeni bir yönetim kadrosuna emanet edildi; Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile TC Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan şu an direksiyonun başındalar.  

Yeni ekonomi yönetiminin en önemli karnesi, kuşkusuz ki ekonomik göstergelerin kendisi olacak. Göstergeler bir yana, kamuoyunun yeni yönetim ile ilgili genel beklentilerine bakacak olursak, metropollü tüketicilerin yaklaşık dörtte birinin Mehmet Şimşek’in bakanlık görevinde başarılı olmasını beklediğini, üçte birinin ise bakan hakkında olumsuz beklentilere sahip olduğunu görüyoruz. 

Muhalefet için hava daha da olumsuz

Metropollü seçmenlerin yaklaşık yarısı bakanın çalışmaları hakkında henüz yeterli bir algıya sahip değil. Doğal olarak kendisini iktidara daha yakın olarak konumlandıran seçmenler arasında Bakanın başarılı olacağına inananların oranı daha yüksek; ancak bu oran da iktidarı destekleyen seçmenlerin yüzde 45’i ile sınırlı. 

Ekonomi yönetimi cephesi ile ilgili seçmen değerlendirmeleri bu yönde gelişirken, seçmenlerin muhalefet ile ilgili değerlendirmelerde ise seçim öncesine kıyasla daha olumsuz bir hava hüküm sürüyor. Seçimlerin gerçekleştirildiği Mayıs ayında seçmenlerin yüzde 44’ü CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun ekonomi ile ilgili politikalarını ve değerlendirmelerini başarılı bulurken, bu güven seçim sonrasında ciddi bir erozyona uğramış durumda bulunuyor. 

Bu erozyon son derece doğal ve önümüzdeki aylarda ivme kazanması hiç de şaşırtıcı olmayacaktır. CHP, bugün ülkenin ekonomik sorunlarından, siyasi ve sosyal meselelerden de uzak bir şekilde, kendi içine kapanmış bir halde; parti içi iktidar çekişmeleri ve ne olduğu belli olmayan medya anlaşmaları ile meşgul. CHP’nin toplumdan bu kadar koptuğu bir başka dönem hatırlamıyorum.

Dolayısıyla, bugünün koşullarında tüketiciler ne iktidarın ne de muhalefetin ekonomi ile ilgili siyasetine kendini güvenle teslim edemiyorlar. Geleceğimiz belirsiz; ruh dünyamız lime lime, paramparça. Çoğunluğumuzun sığınabileceği güvenli bir limanı yok.

Bu arada, yaşadığımız tüm bu olumsuz koşullara karşın, hayatına ve yaşadığı yere sahip çıkmak için canını dişine takanlar ve mücadele etmekten yılmayan insanlar da var. Aklımız, gönlümüz ve vicdanımız onlarla, Akbelen’de. 

***

Tüm araştırma bulguları Sia Insight tarafından gerçekleştirilen Ekonomik Gündem Araştırması’ndan alınmıştır.  Araştırma, üç büyük ilde yaşayan 18-65 yaş grubu 415 seçmen ile 07 – 14 Temmuz 2023 tarihleri arasında CATI (computer aided telephone interview) bilgi toplama yöntemi kullanılarak gerçekleştirilmiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hüseyin Tapınç Arşivi

Ayna

21 Mart 2024 Perşembe 07:00