Hüseyin Tapınç

Hüseyin Tapınç

REGÜLASYON

Bir toplum kendini nasıl yeniden üretir; nasıl çoğalır, büyür; nasıl zenginleşir?

Bu sorunun yanıtı kesinlikle sadece ekonomi alanı ile sınırlı değil. Büyüme ve zenginleşme gibi kavramlar zihnimizde öncelikle ekonomi ile özdeşleşmiş bulunuyor, çağrışımlar hep ekonomik kazanımlar üzerine kurulu. Oysa ki toplumların büyümesinin, kendini geliştirmesinin ve zenginleştirmesinin yolu sadece ekonomiden geçmiyor.

Toplumların kendi kaynaklarını kullanarak gerçekleştirdiği her tür üretim, büyümeye ve zenginleşmeye giden yolun kilometre taşlarını oluşturuyor.

Sanat bu kaynaklardan biri; ister müzikten, edebiyattan, ister dizilerden veya filmlerden söz edelim üretilen her bir eser, bu eser üzerine yazılan her bir yazı, edilen her bir söz aslında toplumun kendini üretmesi, büyütmesi ve zenginleştirmesi anlamına geliyor. Keza teknolojik ve inovatif gelişmeler ve yaratılan ürünler de öyle. Cep telefonunda kullanılacak bir yazılım da bir buzdolabının akıllı ve ağ bağlantılı bir ürün olarak tasarlanması da toplumun kendini üretmesinin ve çoğaltmasının en güzel örneklerini teşkil ediyor. Bu üretimleri çeşitlendirmek, hayatın farklı alanlarından örneklerle zenginleştirmek mümkün.

Bir toplum içinde üretilen bilgi de toplumların en önemli büyüme ve zenginleşme kaynaklarından birisi. Kendini bilen, tanıyan ve kendi hakkında sürekli bilgi üretebilen toplumların ekonomik anlamda da siyasal anlamda da gelişmiş bir toplum olarak tanımlanacağı son derece aşikâr. Toplumlar çeşitli kurumlar aracılığı ile kendi hakkında bilgi üretir, bu kurumların yayınları ile kendisine ayna tutar. Üretilen bilgi toplumun sadece kendini tanımasına hizmet etmez, bunun bir adım ötesinde, toplumun bugününü düzenlemesini ve geleceğini planlamasını mümkün kılar.

Toplumlarda bilgi üretim merkezleri çok parçalı bir yapıya sahiptir; daha doğrusu, ideal toplumlarda bu böyledir. Devlet başta istatistik enstitüleri ve bakanlıklar olmak üzere çeşitli kurumları aracılığı ile hizmet ettiği toplum hakkında bilgi üretir. Devlet dışında en önemli bilgi üretim merkezlerinden birisi üniversitelerdir. Eğitim işlevi bir yana üniversitelerin en önemli var olma nedeni aslında araştırma yapmak ve bilgi üretmektir. Ayrıca, başta dernekler ve sendikalar olmak üzere çeşitli sivil toplum örgütleri de toplumların en değerli bilgi üretim kaynaklarından birisidir.

Araştırma şirketleri de gelişmiş ve modern toplumlarda en değerli bilginin üretildiği merkezlerden birisi olarak konumlanmıştır. İster pazarlama alanında isterse sosyal ve siyasi alanda faaliyet göstersin, araştırma şirketleri, bir toplumun kendini yeniden üretmesi, büyütmesi ve zenginleştirmesi yolunda serbest piyasada faaliyet gösteren şirketler, sivil toplum kuruluşları ve hatta kamu kurum ve otoriteleri adına bilgi üretir. Araştırma şirketleri tarafından üretilen bilgiler ile devlet kurumları tarafından üretilen bilgiler aynı amaçlara hizmet eder.

Türkiye bugünlerde önemli bir dönüm noktasında bulunuyor. Kamu kurumları dışında bilgi üreten tüm kurumlar ve işletmeler ciddi bir regülasyon ve hatta yasaklama ihtimali ile karşı karşıya bulunuyor.

10 Ağustos 2018 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan “Kamuoyu Araştırmaları ve Sonuçlarının Yayınlanması Hakkında Kanun Teklifi” ile Bloomberg tarafından geçtiğimiz günlerde haberleştirilen ve TÜİK’ten izin alınmadan TÜİK’e alternatif araştırma yapılmasını, herhangi bir mecra yoluyla yayınlanmasını engelleyen ve buna karşı eylemlerde bulunan kişi ve kurumlara da hapis cezası verilmesini öngören yasa taslağı hazırlığı, bu regülasyon ve yasaklamanın (şimdilik) iki ayrı odağını oluşturuyor.

Bugünlerde konu medyada her ne kadar sadece TÜİK – ENAG – Enflasyon üçgeni içinde yer alsa da aslında düzenleme başta araştırma şirketleri olmak üzere, toplumda bilgi üreten tüm kurumları ve işletmeleri etkileyecek son derece önemli bir gelişme.

Bu konuya gelecek yazıda devam edeceğim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hüseyin Tapınç Arşivi

Ayna

21 Mart 2024 Perşembe 07:00