Sağlık çalışanları İzmir'de iş bıraktı: "Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz"

Sağlık çalışanları İzmir'de iş bıraktı: "Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz"
Sağlık ve Sosyal Hizmet Birlik ve Mücadele Platformu’nun (SABİM) ülke genelinde şiddetin önlenmesi, mali ve özlük haklarının verilmesi, liyakatli yönetim, çalışma koşullarının düzeltilmesi talepleriyle yaptığı eylem kapsamında...

Sağlık ve Sosyal Hizmet Birlik ve Mücadele Platformu’nun (SABİM) ülke genelinde şiddetin önlenmesi, mali ve özlük haklarının verilmesi, liyakatli yönetim, çalışma koşullarının düzeltilmesi talepleriyle yaptığı eylem kapsamında İzmir’de sağlıkçılar bugün iş bıraktı. İzmir Aile Hekimleri Derneği (İZAHED) Başkanı Muteber Çolak, taleplerini sıralayarak, “Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz” dedi.

Tüm ülkede 19 sendika ve 2 aile hekimliği federasyonunu içeren Sağlık ve Sosyal Hizmet Birlik ve Mücadele Platformu’nun (SABİM) ülke genelinde 1-2 Ağustos’ta iş bırakma kararı üzerine bugün İzmir’de de sağlıkçılar iş bıraktı.

İzmir’de de İl Sağlık Müdürlüğü önünde toplanan sağlıkçılar, “5 temel talebimiz: İnsanca çalışmak, insanca yaşamak için haklarımızın peşindeyiz” yazılı pankart açarken ellerinde “üzgün” ve “şaşkın” emojilerinin olduğu dövizler taşıdı.

"Birleşe birleşe kazanacağız", "Sağlık haktır satılamaz", "Baskılar bizi yıldıramaz" sloganlarının atıldığı eylemde, açıklamayı İzmir Aile Hekimleri Derneği (İZAHED) Başkanı Muteber Çolak okudu. Çolak, şunları söyledi:

“Mesele, siyaset üstü ve sağlıkta kaliteli hizmet sunumu meselesidir”

“Daha modern, kaliteli, insanımıza yaraşır ve çözüm odaklı sağlık hizmeti için; harekete geçme vaktidir! Yılların birikimi ve saha tecrübeleri ile toplum sağlığı adına önerilerde bulunan, sivil toplum kuruluşları ve sendikaların sesini duyma vaktidir. Bugün sizlere, 19 sendika ve 2 aile hekimliği federasyonu dahil olmak üzere 21 sivil toplum bileşeni tarafından kurulan ve kısa adı SABİM olan Sağlık ve Sosyal Hizmetler Birlik ve Mücadele Platformu olarak sesleniyoruz. Mesele, siyaset üstü ve sağlıkta kaliteli hizmet sunumu meselesidir.”

“Sağlıkta şiddet, sağlıkta teröre evrilmiş vaziyettedir!”

Sağlıkta şiddet vakalarının her geçen gün daha da artığına dikkat çeken Muteber Çolak, “Bakınız; sağlıkta şiddet, sağlıkta teröre evrilmiş vaziyettedir. Popülist politikalar ve ticari kâr odaklı sağlıkta dönüşüm programı tüm sağlık çalışanlarını hedef haline getirmektedir. Nefret söylemleri ve nefret suçlarının tek sorumlusu şiddet uygulayan caniler midir? Sağlıkta dönüşüm programı sonrası, 20 yılda şiddet olayları her geçen gün artıyor. Her gün ortalama 80 beyaz kod olayı bildirilirken; son 10 yılda 110 bin şiddet vakası gerçekleşmiştir. Daha geçen sene bir hekim ve bir güvenlik görevlisi arkadaşımız görevi başında, görevi nedeniyle katledildi. Hamile bir hemşire arkadaşımız yerde tekmelenmek suretiyle 4 saldırgan tarafından şiddete maruz bırakıldı. Gebe olduğunu belirtmesine rağmen şiddet devam etti. Tek sorun şiddet de değil” dedi.

“Geçinemiyoruz!”

Seçim sonrası art arda gelen zamlara dikkat çeken Çolak “Son 2 ayda benzine gelen zam yüzde 70’i aşmışken, ev kiraları can yakarken, yetkili ama etkisiz sarı sendikaların teklifleri, trajikomik kalmaktadır. Hekim hariç ya da hekim dışı ibarelerini ise asla kabul etmiyoruz. Son yapılan zam ve seyyanen artış şimdiden erimiş gitmiş vaziyettedir. Kamudaki ücret dengesizliği had safhadadır. Bakınız; kamu işçisinin fazla mesai ücreti, ameliyat yapan cerrahtan 2,5 kat, hemşireden 4 kat fazla hale gelmiş durumdadır. Dikey hiyerarşinin acilen restore edilmesi elzemdir! Aksi takdirde; eğitimli sağlık profesyoneli bulmakta sıkıntılar yaşanacağı aşikardır” diye konuştu.

“Aile sağlık merkezleri yetersiz koşullarda hizmet vermektedir”

Çalışma şartlarının da ağırlaştığını aktaran Muteber Çolak, “Özlük hakları ve çalışma koşullarımız katlanılamaz durumdadır. Ağır iş yükü, yetersiz çalışan sayısı, 3-5 dakikada bir muayene, uzun nöbet süreleri ve koruyucu-tedavi edici sağlık hizmetinden ziyade kâr odaklı performans sistemi nedenli eziliyoruz, hizmet veremez hale gelmiş vaziyetteyiz. Emekli ikramiyesi ve maaşı ile bırakın ev, araba hayalini, arabanın tekerini alamaz hale gelmiş bulunuyoruz. Birçok başarıya imza atmış koruyucu aile hekimliği sistemi tıkanmış haldedir. Yetersiz cari ödemeler nedeniyle artık aile sağlığı merkezleri kapanma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Birçok aile sağlığı merkezi apartman altlarında ve yetersiz koşullarda hizmet vermektedir. Aile sağlığı merkezleri müstakil ve depreme dayanıklı binalarda hizmet vermesi ve bunun için gerekli düzenlemelerin yapılmasını istiyoruz. Birçok aile sağlığı merkezinde hemşire eksikliği vardır. Aile sağlığı çalışanları ebe ve hemşirelerimiz tavana takıldığı için hak ettikleri ücreti alamamaktadırlar” ifadelerini kullandı.

“Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz”

“Liyakat” vurgusu yaparak konuşmasına devam eden Çolak, sözlerini şöyle noktaladı:

“Toplum sağlığı için çabalayan ve bu memleketin evladı olan biz sağlık neferleri, bunları asla hak etmiyoruz. Aslında liyakatli bir yaklaşımla sorunları çözmek de mümkün; sağlık çalışanlarının sayısının arttırılması, sağlığa ayrılan bütçenin çoğaltılması, insana yakışır ve minimum 15-20 dakika olan muayene süreleri, hekimlik yasası, hakkıyla görev, hastanelerimizde çalışan güvenlik görevlilerimize ihtiyaç duydukları yetkilerin verilmesi, güvenlik önlemlerinin arttırılması, şiddete en çok maruz kalan hekimler ve tüm sağlık çalışanlarının nöbet sürelerinin düzenlenmesi, yoksulluk sınırından uzak, insana yaraşır ve emekliliğe yansıyan tek kalem maaş uygulaması, sağlık neferleri olarak yıpranma paylarımızın düzenlenmesi, aile hekimliği ile ilgili uluslararası uygulamaların ve aile hekimliği kanununun düzenlenerek yeterli gider ve destek ödemelerinin yapılması suretiyle koruyucu sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi temel taleplerimizdir. Son olarak toplum vicdanına sesleniyoruz ve diyoruz ki; Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz." (ANKA)