Hüseyin Tapınç

Hüseyin Tapınç

Şiddet ve siyaset

8 Mart, 11 gün uzağımızda.
Anıt sayaçtaki rakam bugün 34. Bu sayaç, tam 10 sene önce 128’i gösterirken, 2015 ve 2016 yıllarında 300’lü sayıları gösteriyordu, 2018 ve 2020 yılları arasında 400’lü rakamlardan oluştu. 2020’de tam olarak 408’i gösterdi.
Anıt sayaçı biliyorsunuzdur, şiddetten ölen kadınlar için oluşturulmuş dijital bir anıt. “Ölen kadınlarımızın isimleriyle anılacağı bu web sitesi, kadına karşı şiddet konusunda toplumun duyarlılığını geliştirme projesi olmanın ötesinde ölen kadınlara adanmış bir anıt” olarak tanımlanıyor internet sitesinde.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından Ocak 2021’de yayınlanan “Türkiye’de Kadın” isimli raporda paylaşılan veriler esas alındığında, 2014 yılında yaşamının herhangi bir döneminde kadınların yüzde 36’sının fiziksel şiddetle, yüzde 44’ünün duygusal şiddetle ve yüzde 12’sinin de cinsel şiddetle karşı karşıya kaldığını görüyoruz (Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması). Bu araştırmaya göre, son 12 ay içinde fiziksel şiddetle karşılaşanlar yüzde 8 ve cinsel şiddetle karşı karşıya kalanlar da yüzde 5. Bakanlık, bu çalışmanın 2021 – 2022 yıllarında güncelleneceğini belirtiyor aynı raporda. Bakanlığın bugünkü resmi söylemine bakacak olursak, kadına yönelik şiddet toplumda artış göstermiyor, dünya ortalamasında bulunuyor ve bu konuda sivil toplum kuruluşlarından ziyade İçişleri Bakanlığı verilerini esas almak gerekiyor.
Ancak, Bakanlığın söylemi ve üzerinden tam yedi yıl geçmiş bu son çalışma bir yana, daha yakın dönemli bir başka çalışmaya bakacak olursak, kadınların toplumda yaşadığı en önemli sorun olarak şiddeti gündeme taşıdıklarını ve tüm sorunlar arasında şiddetin sahip olduğu payın gittikçe yükseldiğini görüyoruz. Kadir Has Üniversitesi’nin yaptığı 2020 Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması’na göre; toplumun yüzde 66’sına göre, şiddet kadınların karşı karşıya kaldıkları en önemli sorun ve bu sorun bir önceki seneye kıyasla 6 puan ve beş sene öncesine göre de 13 puan artış göstermiş. Kadınlar arasında şiddet sorununu ilk sıraya koyanların oranı da yüzde 68.
ŞİDDET PANDEMİDE ARTTI
Üstelik kadına yönelik ev içi şiddetin pandemi döneminde artış gösterdiğini de biliyoruz. 2020 yılı ve sonrasında ev içi şiddet tüm dünyada daha da yaygınlaştı ve ülkemizde de Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu ile Sosyo Politik Saha Araştırması Merkezi, pandeminin ilk döneminde artan şiddet vakalarına dikkat çekti * Şiddet sorunu son yıllarda giderek yaygınlık kazanırken kadınlar bu şiddetten devleti de sorumlu tutmakta ve kadına karşı şiddete yönelik verilen cezaların arttırılmasını beklemektedir. Sia Insight’ın 2020 Kasım ayında Türkiye genelinde gerçekleştirdiği Sia Woman 2020 araştırma bulgularına göre, kadınların yüzde 51’i kadına yönelik şiddetten devleti sorumlu tutmakta ve yüzde 83’ü de kadına karşı yapılan şiddete yönelik verilen cezaların arttırılmasını istemektedir. Kadınlar taleplerini son derece yüksek sesle dile getiriyorlar.
Kadına yönelik şiddet bugün açık ve net bir şekilde toplumda siyaset üstü bir mesele olarak algılanıyor. Bunu yakın dönemde toplumun İstanbul Sözleşmesi’ni güçlü bir şekilde sahiplenmesinde de gözlemlemiştik. Hükümet’in ve muhafazakar çevrelerin tüm çabalarına karşın politik tercihlerinden bağımsız olarak toplum İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmış ve bu konuda Hükümet’e son derece net bir mesaj vermiştir; “İstanbul Sözleşmesi’ne dokunma”.
Sia Insight’ın bu ay gerçekleştirdiği bir başka araştırmaya göre, metropol illerinde yaşayanların yalnızca yüzde 25’i Hükümet’in kadın cinayetlerinin engellemesi için gerçekleştirdiği çalışmaları başarılı buluyor, yüzde 55’lik bir başka kesime göre de Hükümet’in bu alandaki çalışmaları başarısızdır. Hükümet’i başarısız bulanların oranı, genç ve yetişkin kadınlar arasında yüzde 63’e kadar yükselmektedir.
Evet, bugünün Türkiye toplumunda kadına yönelik şiddet siyaset üstü konumlanan toplumsal bir meseledir, ancak kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri politiktir. Kadın sorunu ve kadına karşı şiddet, üzerine ulusal düzeyde politika inşa edilebilecek toplumsal bir meseledir.
*Burcu Ünal, Leyla Gülseren (2020) COVID-19 Pandemisinin Görünmeyen Yüzü: Aile İçi Kadına Yönelik Şiddet, Klinik Psikiyatri Dergisi, s. 89-94.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hüseyin Tapınç Arşivi

Ayna

21 Mart 2024 Perşembe 07:00