AKP’de Bilal Erdoğan şifresi: Abdullah Özdemir modeli

AKP’de Bilal Erdoğan şifresi: Abdullah Özdemir modeli
AKP Genel Merkezi koridorlarında konuşulan "değişim" rüzgarında, Bilal Erdoğan’ın yönetiminde bulunduğu vakıfların etkisi, Bilal Erdoğan referansı ve "Abdullah Özdemir modeli" belirleyici oluyor.

Gazete Pencere- AKP’de ilçe kongrelerinin başlamasıyla birlikte teşkilatlarda yaşanan hareketlilik, sadece bir "kan değişimi" değil, bir "profil değişimi" olarak nitelendiriliyor. AKP kulislerinden edinilen bilgilere göre, yerel seçimlerin ardından başlayan süreçte, parti yönetimi teşkilatların demografik yapısını tamamen değiştirecek bir stratejiyi devreye soktu.

Somut örnek: "Abdullah Özdemir" modeli

Halk TV’nin haberine göre, kulislerde yeni dönem il ve ilçe yöneticileri için aranan kriterlerin prototipi olarak İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir gösteriliyor. Özdemir’in profili, partinin aradığı "yeni yönetici" tanımının etkisini oluşturuyor. Özdemir, İnşaat Mühendisliği mezunu. ABD’de dil eğitimi almış ve uluslararası deneyime sahip. 1983 doğumlu ve siyasi kariyerine Gençlik Kolları’nda başlamış bir isim.

Özdemir ayrıca Bilal Erdoğan’a çok yakın isimlerin başında gelirken, vakıflar ile de arası iyi. Çalıştığı isimler de benzer biçimde vakıflardan gelen, eğitimi iyi olarak nitelendirilecek isimler.

Genel Merkez’in gönderdiği belirtilen talimatlarda, yeni atanacak ilçe başkanlarında "sadece sadakat değil, temsil kabiliyeti" vurgusu yapıldığı; yabancı dil bilen, üniversite mezunu ve 40 yaş altı isimlere öncelik verildiği belirtiliyor.

İnsan kaynağı: TÜGVA ve İlim Yayma Vakfı havuzu

AKP’nin "Z kuşağı ile bağ kuramama" sorununa çözüm olarak geliştirdiği bu modelde, insan kaynağı havuzu da netleşmiş durumda. Kulislerde, ataması yapılan veya listelerde adı geçen pek çok ismin, Bilal Erdoğan’ın Mütevelli Heyeti Başkanı olduğu İlim Yayma Vakfı ile Yüksek İstişare Kurulu üyesi olduğu TÜGVA (Türkiye Gençlik Vakfı) tezgahından geçmiş kişiler olduğu konuşuluyor. Bu vakıfların Türkiye genelindeki yurt ve temsilciliklerinde yetişen, "parti hafızasına sahip ancak modern dünyanın kodlarını okuyabilen" gençlerin, teşkilat kademelerine entegre edilmesi hedefleniyor.

Bu strateji, AKP’yi yeniden "muhafazakâr demokrat" kimliğine çekme, yönetici kadrosunu seküler seçmenle de diyalog kurabilecek donanıma ulaştırma çabası olarak yorumlanıyor.

Vakıf tercihlerinin ise doğrudan AKP’nin geleceğinde Bilal Erdoğan’ın varlığına hazırlanma olarak nitelendiriliyor.

Medyada "Fidan" sessizliği ve yeni denge

Teşkilatlardaki bu yapılanma sürerken, medya ayağında da dikkat çekici gelişmeler yaşanıyor. Ankara kulislerinde, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın son dönemdeki bazı basın toplantılarının ve açıklamalarının, iktidara yakın "havuz medyası" olarak bilinen bazı kanallar tarafından canlı yayınlanmaması, "yeni bir editoryal hassasiyet" olarak değerlendiriliyor.

Bu durum parti içinde bir "Fidan-Erdoğan ailesi çekişmesi" olarak yorumlanmasa da medya yöneticilerinin, partideki güç dengelerini gözeterek, "parlayan figürleri dengeleme" ve Erdoğan ailesinin hassasiyetlerine uygun "kontrollü görünürlük" stratejisi izlediği tartışmalarını güçlendiriyor.

Hedef 2028 değil, "sonrası"

AKP kaynakları, kamuoyunda zaman zaman dillendirilen "Bilal Erdoğan, Erdoğan sonrası liderliğe mi hazırlanıyor?" sorularına karşı ise temkinli. Parti içindeki hakim görüş, bu yapılanmanın önümüzdeki ilk seçimler için bir adaylık hazırlığı olmadığı yönünde.

Sürecin çok daha uzun vadeli bir "kadro tahkimatı" olduğu belirtiliyor. Hedefin, AKP iktidarında doğup büyümüş, iyi eğitim almış ve "dava şuurunu" vakıf kültürüyle edinmiş bir "altın nesil" oluşturarak, partiyi Erdoğan sonrasında Bilal Erdoğan liderliğinde 20-30 yıla taşıyacak kurumsal iskeleti kurmak olduğu ifade ediliyor.

Kaynak:Haber Merkezi

Öne Çıkanlar