Bahçeli'nin anayasa çağrısı rejim değişikliğine mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "yeni anayasa" çağrısı, sadece anayasa metninde değil; seçim sistemi, siyasi partiler yasası ve Meclis iç tüzüğü gibi temel siyasal kuralları da kapsayan derin bir yeniden yapılanma hamlesi olarak yorumlanıyor. Bekir Ağırdır, Oksijen'deki köşe yazısında, bu hamlenin sadece bir "metin değişikliği" olmadığını, adeta yeni bir rejimin kurumsallaşmasına yönelik bir irade beyanı taşıdığını vurguluyor.
"Yeni anayasa" teklifinin arkasında ne var?
Bahçeli'nin çağrısı dört başlıkta şekilleniyor: Anayasa, seçim sistemi, siyasi partiler yasası ve TBMM iç tüzüğü. Bu öneriler, sadece mevcut sistemin revizyonu değil, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin tam anlamıyla kurumsallaşmasını sağlamaya yönelik. Bahçeli'nin hedefi, merkeziyetçi yapıyı daha da tahkim etmek ve siyasal alanı yeniden şekillendirmek.
Bu çağrının zamanlaması da dikkat çekici. PKK'nin silahlı mücadeleyi bırakma sinyalleri, yeni bir dönemin başladığını işaret ederken; Bahçeli'nin çıkışı hem bu gelişmeleri fırsata çevirmeyi hem de muhalefeti yeni bir hizalanmaya zorlamayı amaçlıyor.
CHP ne yapmalı?
Ağırdır'a göre, CHP bu tartışmada sadece karşı durarak pozisyon alamaz. En geniş yerel yönetim ağına ve son seçimlerde birinci parti konumuna sahip CHP, yeni anayasa tartışmasında kendi vizyonunu ortaya koymalı. CHP'nin bu süreci, parti içi demokrasi, ön seçim, yerel karar alma gibi ilkeler üzerinden kendi kurucu siyaset anlatısıyla şekillendirmesi, hem partinin hem de muhalefetin siyasal meşruiyetini güçlendirebilir.
Yeni anayasa ihtiyacı var mı?
Yazar Ağırdır, mevcut 1982 Anayasası'nın ruhunun hala devletin yurttaş üzerindeki denetimini esas aldığını, oysa ihtiyacın yurttaşı önceleyen, çoğulcu, katılımcı bir metin olduğuna dikkat çekiyor. Özellikle güçlendirilmiş hukuk sistemi, örgütlenme özgürlüğü ve fikir özgürlüğü gibi temel ilkeleri esas alan yeni bir anayasa ihtiyacını vurguluyor.
"Kurucu siyaset" ihtiyacı
Bahçeli'nin teklifiyle eş zamanlı ilerleyen üç farklı süreç olduğu belirtiliyor: Terörsüz Türkiye vizyonu, yeni anayasa çalışması ve CHP-İmamoğlu operasyonları. Bu süreçlerin ortak karakteri ise muhalefeti çevrelemek, daraltmak ve ittifakları boşa çıkarmak.
Bu noktada muhalefetin, sadece anayasa değişikliğine değil; yeni bir "kurucu siyaset" anlayışı geliştirmesi gerektiği vurgulanıyor. CHP'nin toplumsal talepleri, çeşitliliği ve özgürlükleri merkeze alan bir anayasa vizyonu ortaya koymasının, yeni bir toplumsal uzlaşı metninin temelini atabileceği ifade ediliyor.
Yeni bir siyaset zemini
Bekir Ağırdır'ın yazısı, CHP'nin artan toplumsal desteğini sadece belediye hizmetleriyle değil; siyasal vizyon ve sistem önerisiyle de desteklemesi gerektiğine işaret ediyor. Özellikle Ferdi Zeyrek'in cenazesi sırasında Özgür Özel'in gösterdiği sahici tutum, kamuoyunda CHP'nin yeni bir siyaset dili kurma potansiyelinin fark edilmesini sağladı. Bu etki, anayasa tartışmalarında da fark yaratabilir.
Kaynak:Haber Merkezi