Dervişoğlu’ndan Merih Demiral açıklaması: Bozkurt Türklüğün sembolüdür, alnından öpüyorum
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Konuşmasına futbolcu Merih Demiral'ın Türkiye-Hollanda maçında yaptığı 'bozkurt' işaretine değinerek başlayan Dervişoğlu, "Futbolcumuz Merih Demiral mutluluğunu tribünlerdeki ve ekranları başındaki aziz milletimizle Türklüğün sembolü olan 'bozkurt' yaparak paylaşmıştır. Onu da ayrıca alnından öpüyorum. Ama sadece 'bozkurt' selamı yaptığı için değil, işini layıkıyla yaptığı, 'Türk, Öğün, Çalış, Güven' sözlerinin timsali olduğu için alnından öpüyorum" diye konuştu.
'Bozkurt'un arkasına sığınan çakallar ve sırtlanları da biliyoruz'
Konuşmasının devamında Sinan Ateş cinayetine değinen Dervişoğlu, şöyle devam etti: "Biz Türk’e yaraşmakla, Türk’e yaraşanlarla ilgileniyoruz. Görevini en iyi yapmakla, alın teri akıtmakla, toprağına layık olmakla ilgileniyoruz. Hak yememekle ve hak yedirmemekle ilgileniyoruz. Bu sembolün arkasına sığınan çakallar ve sırtlanları da biliyoruz. Meydanı mankurtlara bırakmamak, bozkurtları diriltmek için buradayız. Ve elbette Sinan Ateş için tüm Sinanlar için, adalet için buradayız. Anaların gözyaşlarını görmeyip, muktedirlerin tebessümlerine bakan; milletin çığlığına sağır, efendilerinin fısıltılarını dahi duyanlara karşı milletin sesi, anaların gözyaşı, çocukların çığlığı olarak buradayız. Bozkurtça haykırıyoruz: 'Adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun. Ya adalet ya kıyamet."
'Kadınlar çantasındaki koruma kararı ile can verdi'
Kadın cinayetlerine dikkat çeken Dervişoğlu şöyle konuştu: "Ülkemizde ise gün geçmiyor ki bir kadın cinayeti işlenmesin. Son 7 ayda 218 kadın cinayeti işlendi. Şiddetten kaçan birçok kadın, çantasındaki koruma kararı ile can verdi. Caydırıcı olmayan cezalarla günü geçiştiren, ciddi hiçbir tedbir almayan, mevcut koruma tedbirlerini bile kaldırmaya teşebbüs eden zihniyet bu cinayetlere ortaktır. Artık yeter. Milletin kürsüsünden sesleniyorum: Anayasayı delme manevralarından vazgeçin. Asıl sorunlarımıza, bu ülkenin can yakan problemlerine kafa yorun. Gelin kadın cinayetlerini sonlandırmak için el birliği ile çalışalım, göz göre göre devam eden bu vahşete son verelim. 21.yüzyıl Türkiye’sinde yaşanmaması gereken ne varsa yaşanmasına seyirci kalıyorsunuz. Garabetlerinizden ve aymazlıklarınızdan yorulduk artık."
'Meslek Kanunu Teklifi, öğretmenlik mesleğine son darbe planlarıdır'
TBMM Genel Kurulu'nda görüşmelerine başlanan Öğretmenlik Meslek Kanunu'na ilişkin değerlendirmelerde bulunan Dervişoğlu, şöyle devam etti: "Müfredat yıkımından sonra şimdi de yeni hedef, Öğretmenlik Meslek Kanunu ile öğretmenlerimizdir. Yeni hazırlanan ve meclis gündemine getirilmek istenen Öğretmenlik Meslek Kanunu teklifi, yıllardır zıvanasından çıkardıkları öğretmenlik mesleğine son darbe planlarıdır. Bu taslak, meslek kanunu değil, Öğretmenlere Mobbing Kanunu'dur. Meslek kanunu adı altında ceza dayatmasıdır. Öğretmen atamalarının tamamen saray ve tarikat kontrolü altına alınmasıdır. Eğitim fakültelerinin kapatılması, paralel eğitim fakülteleri kurulması çabasıdır. Özlük hakları ve mesleki saygınlık maalesef ayaklar altına alınmak istenmektedir. Maaşlar ise zaten yerlerde sürünmektedir."
"AKP demek vatandaşa tuzak kurmak demektir'
Emekli maaşları üzerinden hükümeti eleştiren Dervişoğlu, şu ifadeleri kullandı: Geçtiğimiz günlerde, bir sokak röportajında haklı isyanını dile getirirken bir emekli vatandaşımızın söylediği şu sözler, eğer halen iktidar koltuğunda olup da utanma duyguları kalanlar varsa onlar için tokat niteliğindedir. 'Emekli maaşım 9.500 TL, kiram 12.000 TL ve bize zam vermiyor. Onkoloji hastasıyım; benim iyi beslenmem lazım. Çantam boş. Hastaneye gidiyorsun sıra alamıyorsun, sıra buluyorsun tedavin tam olmuyor. İsyan ediyorum, ne istiyor bizden?' Yıllarca çalıştıktan sonra huzurlu bir zaman geçirecekleri emeklilik günlerinde içine düşürüldükleri bu durum içler açısıdır. Milyonlarca emekli vatandaşımız geçtiğimiz hafta bir umut, hükümet yetkililerinden gelecek maaşlarında iyileştirme haberini beklediler. Kendilerine söz verilen refah payını beklediler. Ama AKP iktidarı onları bir kez daha hayal kırıklığına uğratarak kalan umutlarını da yıktı. AKP demek aldatmaca demektir, vatandaşa tuzak kurmak demektir. Emekliler için yıkım planı 2008 yılında başlamıştır. 2008 yılında sözde reform denilen değişimle emekli maaşı hesaplama sistemi değişti. Değişim yapılmasaydı bugün en düşük emekli maaşı 30 bin liranın üzerinde olacaktı"
Kaynak:Haber Merkezi