Serap Yazıcı Özbudun’un yeni anayasadaki rolü

Serap Yazıcı Özbudun’un yeni anayasadaki rolü
Gelecek Partisi Milletvekili Serap Yazıcı Özbudun partisinden istifa ederek AKP’ye geçti. Özbudun ile ilgili yeni anayasa iddiası ortaya atıldı. Özbudun’un önceki çözüm sürecinde Denge ve Denetleme Ağı İzleme Grubu üyesi olduğu hatırlatıldı.

Gazete Pencere- Gelecek Partisi kurucularından ve partinin Antalya Milletvekili Serap Yazıcı Özbudun partisinden 22 Şubat 2025’te istifa etti.

İstifa kararını “Gördüğüm lüzum üzerine Gelecek Partisi’nden istifa ediyorum” söyleriyle duyuran Özbudun, AKP’ye geçti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Özbudun’a rozetini AKP 8. Olağan Kongresi’nde taktı.

Serap Yazıcı Özbudun aynı zamanda, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) listesine girdi.

Gazeteci Fatih Altaylı, Serap Yazıcı Özbudun ile ilgili olarak siyasetin içinden hukukçulardan edindiği bilgileri köşesinde paylaştı. Altaylı'nın edindiği bilgilere göre AKP, Yazıcı'ya "Yeni Anayasa’yı sen yazacaksın. Yeni Anayasa senin eserin olacak" teklifiyle gitti. Yazıcı'nın, "bir önceki Anayasa’yı yazanları eleştirdiği, beğenmediği ve yetkin bulmadığı" belirtildi.

Yeniçağ Gazetesi yazarı Adem Taşkaya ise yeni anayasa konusunda 2011 yılında yaşananları hatırlatarak Serap Yazıcı Özbudun’a dikkat çekti.

Serap Yazıcı Özbudun’un Sabancı Üniversitesi’ne bağlı İstanbul Politikalar Merkezi bünyesinde “Denge ve Denetleme Ağı” projesinin izleme grubu üyesi olduğunun altını çizen Adem Taşkaya “ABD güdümlü HDP kanadı, başkanlık sisteminin Sn. Erdoğan elinde totaliter bir yapıya dönüşmesinden endişe ediyordu. ABD bu yüzden, Sabancı Üniversitesi’ne bağlı İstanbul Politikalar Merkezi bünyesinde ‘Denge ve Denetleme Ağı’ projesini hayata geçirdi… Geçtiğimiz günlerde Gelecek Partisi’nden istifa edip AK Parti’ye katılan Antalya milletvekili Serap Özbudun Yazıcı da Denge ve Denetleme Ağı İzleme Grubu üyesiydi…” diye yazdı.

Denge ve Denetleme Ağı İzleme Grubu üyesi Serap Özbudun Yazıcı

Adem Taşkaya, yeni anayasa tartışmalarına ilişkin şunları yazdı:

“12 Haziran 2011 milletvekili seçimlerinin hemen ardından yeni anayasa için TBMM uzlaşma komisyonu kuruldu. Komisyonda 4 siyasi partinin (AK Parti, CHP, MHP, HDP) eşit olarak 3’er temsilcisi yer aldı.

Komisyon ilk toplantısını 19 Ekim 2011’de yaptı.

TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun 12 üyesi şu isimlerdi: TBMM Başkanı Cemil Çiçek, oturum başkanı, AK Parti’den Ahmet İyimaya, Mustafa Şentop ile Mehmet Ali Şahin, CHP’den Süheyl Batum, Rıza Türmen ile Atilla Kart, MHP’den Tunca Toskay, Oktay Öztürk ile Faruk Bal, BDP’den ise Ayla Akat, Altan Tan ile Sırrı Süreyya Önder...

Sivil demokratik yeni anayasa konusunda partiler arasında mutabakat vardı ama Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin alt yapısını oluşturan maddelerin yeni anayasada yer almasını istemesi HDP tarafını endişelendiriyordu…

Başta ABD, AB, ABD güdümlü HDP kanadı, başkanlık sisteminin Sn. Erdoğan elinde totaliter bir yapıya dönüşmesinden endişe ediyordu.

ABD bu yüzden, Sabancı Üniversitesi’ne bağlı İstanbul Politikalar Merkezi bünyesinde “Denge ve Denetleme Ağı” projesini hayata geçirdi…

Geçtiğimiz günlerde Gelecek Partisi’nden istifa edip AK Parti’ye katılan Antalya milletvekili Serap Özbudun Yazıcı da Denge ve Denetleme Ağı İzleme Grubu üyesiydi…

Kısaca o dönem HDP yeni anayasaya destek veriyor ancak başkanlık sistemine ise hayır diyordu…

HDP içindeki bu görüş ayrılıkları kamuoyuna da yansımıştı…

Nitekim 28 Şubat 2013 tarihinde basına sızan İmralı Zabıtları'nda PKK lideri Öcalan ile HDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder arasında geçen konuşma da Osman Kavala'nın da adı zikredilerek bu endişe paylaşılıyordu:

Sırrı Süreyya Önder: "Başkanım her şeyi konuştuk. Bir de başkanlık meselesi var. Kamuoyu bu konuda çok hassas. Osman Kavala’nın size selamları var. Totaliter bir yapıya dönüşmesinden endişe ediyorlar."

Abdullah Öcalan: "Başkanlık sistemi düşünülebilir. Biz Tayyip Bey’in başkanlığını destekleriz. Biz AKP ile bu temelde bir başkanlık ittifakına girebiliriz. Yalnız Başkanlık ABD’deki gibi olmalı, devlet meclisi gibi bir senato. İkincisi, bir de halklar meclisi."

Anlaşıldığına göre o dönem Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne karşıyken İmralı’da tutuklu bulunan PKK lideri Öcalan başkanlık sistemine ve Erdoğan’ın başkan olmasına sıcak bakıyordu.

Bu süreç 2015 yılına kadar devam etti ve başkanlık sisteminin alt yapısını oluşturan maddelerin komisyondan geçmemesi üzerine TBMM Anayasa komisyonu dağıldı ve yeni anayasa çalışmaları son buldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık projesi bu şekliyle yarım kalınca HDP desteğine ve çözüm sürecine de gerek kalmadı ve PKK’ya karşı askeri operasyonlar başladı.

15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra MHP lideri Devlet Bahçeli’nin de makas değiştirip hükümete başkanlık sistemi konusunda destek vereceğini açıklamasıyla Cumhur ittifakı kuruldu ve 2017 referandumuyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yürürlüğe girdi.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine göre başkan 2 defa başkan seçilebiliyor…

24 Haziran 2018 ve 14 Mayıs 2023 milletvekili seçimleriyle birlikte Erdoğan 2 defa Cumhurbaşkanı seçildi.

Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan’ın 3’ncü defa seçilebilmesi için ya TBMM’nin 3/5 yani 360 milletvekilinin desteğiyle erken seçim kararı alması ya da yine aynı oranda milletvekili desteğiyle bir kanunu düzenleme yapması gerekiyor…

Ya da yeni anayasa içinde 3’ncü başkanlık dönemine yol açacak maddenin düzenlenmesi gerekiyor…

Cumhurbaşkanı Erdoğan erken seçim istemiyor…

CHP, İYİ Parti ve diğer muhalif partiler Erdoğan’ın bir dönem daha başkan olmasına ve cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine karşı tavır alıyor ve erken seçim istiyor…

Cumhur ittifakının yani AK Parti ve MHP milletvekillerinin toplam sayısı ise 319…

DEM Parti’nin ise 57 milletvekili var…

Yani DEM Parti’nin desteği olursa yeni anayasa ve 3’ncü dönem başkanlık yolu Sn Erdoğan için açılıyor.

Bu aritmetik durum, MHP lideri Sn. Bahçeli’nin 22 Ekim 2024 tarihinde yaptığı açıklamayla birlikte başlayan ikinci çözüm sürecinin de ilk çözüm sürecinde olduğu gibi Erdoğan’ın 3’ncü başkanlık dönemi için DEM Parti’sinin ağzına bir parmak bal çalmasını akıllara getiriyor.

DEM Partisi de bu sürece karşılık, bir genel af çıkarılması, dağdaki teröristlerin affedilmesini ve kayyım atamalarının son bulmasını istiyor.

Önümüzdeki süreçte yeni anayasa ve Sn. Erdoğan’ın 3’ncü başkanlık dönemi tartışmalarıyla birlikte bu sürecinde de ilk çözüm süreci gibi Erdoğan’ın Kürtlerin ağzına çaldığı bir parmak bal mı yoksa terörün bitirilmesine yönelik bir hamle mi olup olmadığını göreceğiz…”

Kaynak:Haber Merkezi

Öne Çıkanlar