Kerem Kırçuval

Kerem Kırçuval

SİYASETTE “AKIL” OYUNLARI

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’yla ilgili kararın içinde hukuk aramak beyhude bir çaba. Tıpkı ‘hukuk’ kelimesini cümle içinde kullanmak, ‘yargı’ sözcüğünden adalet yarattığını sanmak gibi.

Partilerin grup toplantılarında, miting meydanlarında değil sadece ilgili ilgisiz her konuşmada edilen hakaretleri burada sıralasak yeni başlayanlar için argo sözlük yazmış kadar oluruz.

İmamoğlu kararının ardından yaşananlar her şeyin birbirine karıştığını, kimin mağdur kimin mağrur olduğunun iç içe geçtiğini tablo gibi serdi önümüze.

‘Ahmak’ kelimesinden mahpus cezası verilen, yargı sürecinin sonunda “Muhtar bile olamaz” giyotini ile tehdit altındaki İstanbul’un iki kez seçilmiş belediye başkanıyla dayanışmak, ona sahip çıkmak demokrasiye inanan herkesin görevidir, buna itiraz dahi edilemez.

İmamoğlu ile ilgili sürecin daha da yakından takip edilmesi, işin ne siyasi yasağa ne de cezaevi yolculuğuna varmasını engellemek, buna gündem tutmak, çaba harcamak da yine demokratlığın gereğidir.

Siyasi yaşamının henüz başında sayılan Ekrem İmamoğlu’nun politikadan koparılmasına en başta onu iki kez seçen İstanbullu, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı’ndan alıp İBB’ye taşıyan ve ‘oğul’ benzetmesi yapan CHP’nin Sayın Genel Başkanı ile sırtını yasladığı partisi izin vermez.

Ama gözden kaçmaması gerekenler de var. Kendi siyaset oyunlarına bu davayı alet etmek isteyen, ortaya çıkan gün gibi mağduriyetten nemalanmaya çalışan, açık açık ifade edemediklerini yaralı belediye başkanına suflelerle söyletenlerinki siyaset değildir.

Masanın nasıl oluştuğunu, nerelerde özveri gösterildiğini pek çabuk unutanların maratonun sonu gelmişken giriştikleri, akıl oyunu bile sayılamaz.

Sesli düşünme de düşünsel faaliyetlerden sayılır ama kafa karıştırmaktan, hedef saptırmaktan öteye gitmez.

Siyaseti tümden vefa alanı görmek elbette safdilliktir. Kimsenin kimseye hele de rakibine ilelebet vefa göstermesi beklenemez ancak bir semt adı dışındaki vefanın bu kadar çabuk çarçur edilmesi de savurganlıktır.

Sandığın her an gelmesinin yüksek sesle seslendirildiği süreç ne savurganlığı ne de savrulmaları kaldırır.

Siyaset aynı zamanda bir olgunluk sanatıdır ama olgunlaşma enstitüsü değildir. Siyasetin aceleciliği reddettiği bu mesleği bırakanlar albümünde ispatlıdır.

Ahalinin son bir umutla beklediği seçimlerde hayal kırıklığı ve onarılması imkansız sonuçlarla karşılaşmaması için siyasette akıl oyunlarına değil sadece akla ihtiyaç olduğu görülmelidir.

Millet İttifakı’nın birbirine benzemez tüm özelliklerine karşın bugüne kadar başarıyla geldiği nokta ve adayın belirlenmesi konusunda en başta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun hem demokrat hem eşitlikçi hem uzlaşmacı yönünün hatırdan çıkarılması büyük yanlış olacaktır.

Oyun kuranlar kurdukları oyuna bazen kendilerini öyle kaptırırlar ki gözlerinin önündeki, partilerinin içindeki esas oyunu göremeyebilirler.

Ve şah düştüğünde kale de piyon da fil de aynı kutuda kenara kaldırılır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kerem Kırçuval Arşivi