Ali İsmail Korkmaz Vakfı, İstanbul Maratonu için bağış toplamaktan mahrum kaldı

Ali İsmail Korkmaz Vakfı, İstanbul Maratonu için bağış toplamaktan mahrum kaldı
Bugün düzenlenen Türkiye İş Bankası 47. İstanbul Maratonu’na Ali İsmail Korkmaz Vakfı (ALİKEV) Hatay Valiliği’nden izin alamadığı için katılmadı. Genel Koordinatör Eker, yardım toplama yasaklarının sivil toplum alanını daralttığını belirtti.

Haber: Buse ÖZBEY

(İSTANBUL) - Ali İsmail Korkmaz Vakfı (ALİKEV), Türkiye İş Bankası 47. İstanbul Maratonu'na Hatay Valiliği'nden bağış toplama izni alamadığından katılamadı. Vakfın Genel Koordinatörü Deniz Umut Eker, "Bizim gibi toplumsal dönüşümü hedefleyen kurumlar için bağış kadar önemli olan diğer şey, o bağışın dayanışma içinde toplanması ve şeffaf bir biçimde paylaşılabilmesidir. Dolayısıyla yardım toplama izinlerinin kısıtlanması, sadece finansal bir engel değil; sivil toplumun nefes aldığı alanın daralması anlamına geliyor. Bu durum, hem örgütlerin bağımsızlığını hem de yurttaşların dayanışma hakkını zayıflatıyor" ifadelerine yer verdi.

Dünyanın sadece bir maraton boyunca iki kıtayı birleştiren Türkiye İş Bankası 47. İstanbul Maratonu, bugün gerçekleştirilmiş oldu. Dünya Atletizm Birliği'nin belirlediği standartlara göre Avrupa'nın üç Gold Label maratonundan biri olan bu etkinliğe, toplamda 126 ülkeden, 42 kilometrede 5 bin 976, 15,5 kilometrede 12 bin 440, Kurumsal Koşu'da 18 bin ve Halk Koşusu'nda ise 5 bin kişi olmak üzere toplam 41 bin 416 katılımcı kaydoldu. Bu maratonda elde edilen gelirler sivil toplum kuruluşlarına bağlı olan vakıfların veya derneklerin projelerini hayata geçirmesinde kullanılmaktadır.

1 Kasım 2025 tarihi itibarıyla 6 Şubat depremlerinin üzerinden bin gün geçmişken, Ali İsmail Korkmaz Vakfı (ALİKEV), Hatay'daki yıkılan ofisinde gençler için projelerini geçici alanlarda sürdürmeye devam ediyor. Amacı, maraton sayesinde genç bursiyerler için bağış toplamaktı fakat İstanbul'daki etkinliğe katılım gösteremediler. Bu yıl için 174 öğrenciye destek olmayı ve toplamda 3 milyon 298 bin liralık bağış toplayarak hedeflerine ulaşmayı amaçlayan vakıf, Hatay Valiliği'ne kampanya için başvuru yapmasına rağmen iki ay geçmesine karşın henüz bir geri dönüş almadı.

"Örgütlerin toplumsal görünürlüğünü ve bilinirliğini azaltıyor"

Vakfın Genel Koordinatörü Deniz Umut Eker, ANKA Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, Valilikten alınan iznin yalnızca 1 yıl geçerli olduğunu, sonraki yıl burs miktarlarının değişmesi nedeniyle yeni bir bağış toplama kampanyası için tekrar izin talep edeceklerini aktardı. Gelir gelmediği takdirde bursları karşılamak için sadece bireysel bağışlarla bu ihtiyaçlarını gidermeye çalışacaklarını belirten Eker, şu ifadeleri ekledi:

"Yardım toplama izni alamamak, sivil toplum örgütlerinin dayanıklılığını azaltıyor. Türkiye'de özellikle son yıllarda ekonomik kriz bireysel bağışları zaten ciddi ölçüde azaltmış durumda; insanlar temel ihtiyaçlarını karşılarken zorlanıyor, bu da bağış yapma kapasitesini daraltıyor. Eskiden düzenli destek veren bireyler, artık ya bağış miktarlarını düşürüyor ya da tamamen durduruyor. Bu durum sivil toplum örgütlerinin gelirlerinde doğrudan bir azalmaya yol açıyor ve kurumların uzun vadeli planlarını yapmasını, kadrolarını korumasını ya da yeni faaliyetler başlatmasını zorlaştırıyor. Ancak bu finansal daralma, yardım toplama izinleri alınamadığında çok daha ağır bir hale geliyor. Çünkü bağış kampanyaları, yalnızca kaynak yaratma faaliyeti değil, aynı zamanda toplumu bir araya getiren, katılım ve dayanışma duygusunu güçlendiren süreçlerdir. Örneğin bir maraton kampanyası ya da çevrim içi bağış etkinliği, insanlara "bir arada iyileşme" ve "değişimin parçası olma" hissi verir. İzin alınamaması bu etkileşim alanını daraltıyor; örgütlerin toplumsal görünürlüğünü ve bilinirliğini azaltıyor.

ALİKEV olarak biz de bu sorunu çok somut biçimde yaşıyoruz. Gençlerle yürüttüğümüz burs ve diğer programlarımızı büyük ölçüde bireysel bağışlarla sürdürüyoruz. Yardım toplama izni alamadığımız dönemlerde yalnızca kaynaklarımızı çeşitlendirmekte zorlanmıyoruz; aynı zamanda gönüllülerimiz ve destekçilerimizle bağ kurduğumuz bir kamusal alan da ortadan kalkıyor. Topladığımız bağışları programlarımızı güçlendirmek ve devamlılığı, sürdürülebilirliği olan bir yapı kurmak için kullanmak isterdik. Ancak bağışların azalması ile birlikte sadece var olan programların devamlılığını sağlamaya dönük adımlar atmaya çalışıyoruz. Bizim gibi toplumsal dönüşümü hedefleyen kurumlar için bağış kadar önemli olan diğer şey, o bağışın dayanışma içinde toplanması ve şeffaf bir biçimde paylaşılabilmesidir. Dolayısıyla yardım toplama izinlerinin kısıtlanması, sadece finansal bir engel değil; sivil toplumun nefes aldığı alanın daralması anlamına geliyor. Bu durum, hem örgütlerin bağımsızlığını hem de yurttaşların dayanışma hakkını zayıflatıyor."

Kaynak:ANKA

Öne Çıkanlar