Prof. Dr. Turgay Biçer: Balık mı hasta su mu kirli? Su kirli kardeşim su kirli!

Prof. Dr. Turgay Biçer: Balık mı hasta su mu kirli? Su kirli kardeşim su kirli!
Spor dünyasının ünlü ismi Prof. Dr. Turgay Biçer, Türkiye’yi sarsan olay hakkında konuştu. Ankaragücü Başkanı Faruk Koca’nın hakem Halil Umut Meler’e saldırısını değerlendiren Biçer, “Yöneticilerden konumları ve...

Spor dünyasının ünlü ismi Prof. Dr. Turgay Biçer, Türkiye’yi sarsan olay hakkında konuştu. Ankaragücü Başkanı Faruk Koca’nın hakem Halil Umut Meler’e saldırısını değerlendiren Biçer, “Yöneticilerden konumları ve bulundukları statü gereği daha aklı başında, daha sakin, daha kamil olmaları beklenir. Nasıl ki sporculara baskı altında sakin ve dingin kalmayı yani yüzde 100’lerini vermeyi öğretiyorsak psikolojik beceri antrenmanlarıyla yöneticileri de liderlik yapmayı, lider gibi davranmayı öğretebiliriz. Kurumların başında olan, temsil görevi olanlar genellikle daha bilge, daha erdemli ve daha tevazu olmak zorundadır. Bu değerler o makamın getirdiği insani ölçülerdir. Buradaki insanlar zaaflarını ve zayıflıklarını bir takım şeyleri bahane ederek örtemez, şiddet gösteremezler, göstermemelidirler” dedi.

“Yöneticilerin duygusal zekalarının çok yüksek olması gerekir”

Turgay Biçer şu tespitlerde bulundu:

“Bu olayların toplumsal barışın simgesi olan, erdemin, özgürlüğün simgesi kabul edilen sporda yapılması düşündürücüdür. Dolayısıyla sporun bir şekilde paydaşı olan insanlar sporun önce ne olduğunu bilmeleri ve bu değerler doğrultusunda davranmaları gerekir. Bu bağlamda sporu yönetecek insanların duygusal zekalarının çok yüksek olması gerekir. Duygusal zeka, olgunluk, dinginlik, kamil insan olma ve tevazu erdemlerini taşır. Bunlar aynı zamanda üst düzey liderlik ölçütleridir.

“Kafalarına estikleri gibi davranamazlar”

“Bu insanlar kafalarına estiği gibi davranamazlar. Ne hissediyorlarsa hissetsinler duygularını kontrol etmek zorundadırlar. Kızsalar, haksızlığa uğrasalar bile sporun bir oyun olduğunu, sonuçlarını fazla ciddiye alınmaması gerektiğini veya her türlü sonucu olgunlukla karşılamayı öğrenmek zorundadırlar ki insanlara örnek teşkil etsinler.”

“Yaklaşık 30 yıldır akademiayen olarak bu ortamlarda bulunuyorum. Bizim durumumuz biraz deprem uzmanlarına benziyor, 3-5 gün konuşuluyor, unutuluyor. Oysa sorunun ne olduğunu ve çözüm yollarını biliyoruz. Çalıştaylar yapılıyor, sorunlar tespit ediliyor, çözüm önerileri getiriliyor ama harekete geçilmiyor.

“Burası Türkiye burada böyle şeyler olmaz noktasına gelmeliyiz”

“Bu tür olaylarda sıfır tölerans uygulanmalı. Suçlu ceza alacağını bilmeli ki insanlar bu tür hareketleri aklından bile geçirmesin. Mesela bunu yurtdışında yapamazsınız. Orada otorite vardır, yasalar vardır ve uygulanır. Orada otorite kültürü benimsenmiştir. Bizde ise ‘Burası Türkiye’ denip geçiliyor, hafife alma alışkanlığı oluyor. Oysa bilinç altında ‘Burası Türkiye burada böyle şeyler olmaz’ düşüncesi olmalı. Böyle olursa herkes kendi adaletini sağlamaya çalışmaz.

“Balık baştan kokuyor”

“Kulüpler taraftarı eğitmeli. Medya sorumluluk taşımalı. Almanya’da kırmızı ışıkta geçersen seni psikoloğa götürüyorlar, neden bunu yaptığını sorguluyorlar. Kültür önemlidir. Kültür değişmeli… Balık mı hasta su mu kirli? Su kirli. Taraftarı, yöneticisi böyle. Şiddetten beslenen toplum bunları yaşar.

“Veysel hocamızın çalışması vardı, en çok ceza alan kişiler yöneticilerdi. Son 10 yılı inceleyin, bu gerçekle karşılaşırsınız. Yani balık baştan kokuyor.”