Süleyman Soylu’nun, Yusuf Kaplan’a garanti vermesi çözüm mü?

Tüm itirazlara rağmen, Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının, Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun teklifinin birinci bölümü mecliste kabul edildi.
Kanun teklifini inceledikten sonra edindiğim ilk intibam ; Türkiye’de yarın bir gün çıkıp Filistin’e, Suriye’ye, Doğu Türkistan’a ve birçok Afrika ülkesine yardım eden STK’ların, terörle ilişkilendirilebileceği olmuştu. Mescid- i Aksa için kurulan dernek ve vakıfların da…
Bu endişeyi yaşayanlardan biri de Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan’dı… Kaplan’ın, kanun teklifiyle ilgili kaleme aldığı yazısına binaen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kendisini arayarak "STK'ların İslâmî çalışmalarının engellemesinin söz konusu olmayacağını, bu hususta güvence verdiğini” söyleyerek, Soylu’nun “böyle bir engelleme durumunda ilk kendisinin karşı çıkacağını” da ifade ettiğini de ekledi.
Süleyman Bey’in verdiği güvenceden zerre kadar şüphem yok. Ama böyle olmaz…
Böyle ayrımda bulunur gibi ifade etmekten hoşlanmıyorum ama "iktidara yakın" ve "muhalif" Sivil Toplum Kuruluşlarının temsilcileriyle ortak bir mutabakata varılarak hazırlanacak bir kanun teklifi mecliste oylamaya/imzaya sunulabilirdi.
Özgür olması gereken bir alanda çalışacak insanları tedirgin edecek bir kanun teklifini doğru bulmuyorum. “Terörle ilişkisi yoksa niye endişe etsin?” itirazını ülkemiz gerçekleri için doğru bulmuyorum. Zira karşıt görüşlülüğün terör veya hainlik olarak tanımlandığı bir ülkeyiz.
Cübbeli Ahmet Hoca (Ahmet Ünlü)'nın “Silahlanan cemaatler var.” sözüyle mi bu düzenleme yapıldı bilemiyorum… Bildiğim bir şey varsa, yukarıda da belirttiğim üzere STK’larla ilgili yapılan düzenlemelerin ülkemizdeki tüm STK’ların kendini özgür ve güvende hissedeceği bir düzenleme olması gerekliliğidir. Bunun dışında bugünün cemaatleri (istisnalar hariç) para gücü açısından aslından uzaklaşan birer yapı hâline gelmiştir. Ki bu silahlanan cemaatler kadar tehlikeli bir durumdur.
Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne de aynı bakış açısıyla yaklaşıldı. Bu kadar yetkinin bir kişiye verilmesinin yanlış olduğu söylenildiğinde ise seçmenlere “Bize güvenin.” denmişti.
Hiçbir insan- iktidar mükemmel ve hatasız değildir. Sistem değişikliğinde de, kanunlardaki değişikliklerde de yanlış yapıyoruz. Kanunları değil insanları baz alıyoruz. Kanunları, taraf olduğumuz insanlar yapınca güvenli addediyoruz… İtiraz edenleri de vatan haini…
STK’larla ilgili yapılan değişiklik elinde güç olana sınırsız yetki veriyor. Aynı yasa 28 Şubat’ta olsaydı, “Başörtüsüne özgürlük!” diyen herkes teröre destek veriyor olabilirdi. Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara gemisindeki arkadaşlarımız teröre destekle suçlanabilirdi.
Ve bütün bunların yanında, atalarımızın bir sözünü hatırlatmak istiyorum: “Söz uçar, yazı kalır.”
Süleyman Soylu da bir insandır ve bugün varsa yarın yok. Monarşiyle yönetilmediğimize göre kanunla ilgili yetki yarın İçişleri Bakanı kim olacaksa ona geçecektir.
Yarın canla başla vakıf ve derneklerde emek veren arkadaşlarımız sorun yaşadığında “Ama Süleyman Bey, Yusuf Kaplan’a güvence vermişti.” sözünün yazılı kanunlar karşısında karşılığı olacağının garantisi var mıdır?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşe Baykal Arşivi