SÜTE ALARM TAKILDI…

SÜTE ALARM TAKILDI…
Çocuk mamasını süslediğinde gereken tepkiyi göstermeyen bizler, şimdi marketlerde süte alarm takılmasına içerliyoruz. Daha bir yıl oldu olmadı halbuki.Çocuklarını doyurmaya çalışan analardan, babalardan koruyor market kendini....

Çocuk mamasını süslediğinde gereken tepkiyi göstermeyen bizler, şimdi marketlerde süte alarm takılmasına içerliyoruz. Daha bir yıl oldu olmadı halbuki.

Çocuklarını doyurmaya çalışan analardan, babalardan koruyor market kendini. Bu anaların babaların adları süt hırsızına, mama kaçakçısına çıkmasın diyor idareciler. Aç kalsınlar ama satın alamasınlar isteniyor adeta.

Derdim asla hırsızlık güzellemesi yapmak, aşırmayı olağan hale getirmek değil.

Memlekette kimin ne çaldığını, neleri aşırdığını bilen biliyor.

Zaten isyan da buna.

Ne kadar büyük çalarsanız, çaldığınız ne kadar büyük olursa o kadar itibar kazanıyorsunuz, güçleniyorsunuz.

Hesap vermez, veremez hale geliyorsunuz.

Baklava çaldığı için hapse atılan çocukları hatırlayın. O çocuklar mahpusa girmekle kalmadı, çok daha büyük suç işleyenlerin çıkmasına neden oldu. Toplum karıştı.

Şimdi de olanı biteni, suça karışmayanlar büyük utanç içinde izliyor. Düşünün sosyal devletin, anayasaya yazılmış, ahalisine bakmakla görevli devletin şimdi de oğlu-kızı için alarma aldırmayıp süt ya da mama çalanı hırsızlık yaftasına içeri attığını.

Ve bu meseleyi çözmek durumunda olanların adeta üç maymunu oynaması dikkatlerden kaçıyor mu sanıyorsunuz?

Kaçmıyor.

Çünkü en küçük bir pahalılık eleştirisinde bile Alman milletinin erim erim erimesinden, Amerikan rüyasının sona ermesinden, Amerikalıların raflarda çocuk maması bile bulamadığını en yüksek perdeden sizler söylemiyor muydunuz?

İzinde misiniz?

Kırılma noktaları vardır. Aşkların, ilişkilerin, ekonominin ya da tümüyle hayatın. Keskin virajlar da sözünü ettiğim kırılmalar da olumlu yahut olumsuz büyük değişimlere neden olur. Çocuk mamasına takıldığında sesi soluğu çıkmayan bu toplum için artık marketlerdeki süt şişeleri üzerindeki alarm işte bu kırılmalardan
biridir.

Bu artık yaşanan enflasyonun da tarımdaki çöküşün de hayvancılığın geldiği noktanın da fotoğrafıdır.

İcat edilen ekonomik modelin toplumu nereye getirdiğinin aynı zamanda resmidir.

Kimse faiz lobiciliği yapmıyor. Kimse Merkez Bankası’nın başına arkadaşını, eşini dostunu atamaya çalışmıyor, kimse Hazine Bakanı ben olayım demiyor. Şunu diyor: Olmuyor, yapamıyorsunuz, çok daha kötü olacak.

Sabah akşam zam yapılsa da bunlar konuşulmasın diye kutuplaştırma siyasetiyle yol alınacağına inananlar, sanırım ya alışveriş yapmıyor ya da bütçeleri tahminlerin çok üzerinde. Ahaliyi birbirine düşürerek devri sürdürme dönemi sona erdi. Çünkü ahali toptan dermanını yitirdi.

Ne kadar hakaret edilirse edilsin, baskı yapılırsa yapılsın herkes o çocuk mamasının da sütün de üstündeki prangayı görüyor. Hatta prangayı boğazında hissediyor ve sessizce yutkunuyor. Ve fakat bu sessizlik, bu üzüntü karşısında yüksek ve kibirli dil ile bağırıp çağıranlar yine sonuç alacaklarını umuyor.

Bunu zaman gösterecek, hiç mühendislik yapmaya gerek yok.

Bu millet sandığa çok gitti, iktidarlar değiştirdi, yeni siyasetçiler buldu, eski siyasetçilere geri döndü.

Ama unutulmasın hep değiştirdi.

Sütün, mamanın üstündeki prangayı söküp atacaklardır son sözü söyleyecek olan.