Taşeronluk Sistemi ve İnşaat İşçileri

İnşaat sektöründe sürekli istihdamın azalarak taşeronlaşma vasıtasıyla geçici istihdamın hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde yaygınlaştığı bilinmektedir. Pek çok ülkede genel bir eğilim olarak doğrudan istihdam edilen iş gücü düşerken taşeronlar ve aracılar vasıtasıyla geçici ve/veya günlük olarak istihdam edilen işçilerin sayıları artmıştır. İnşaat sektöründe doğrudan istihdam yönteminden dolaylı istihdam edilen iş gücüne doğru bir değişim gerçekleşmiştir.
Genel olarak herhangi bir üretim alanında faaliyet gösteren tüm şirketleri etkisi altına alan rekabet, inşaat sektöründeki yoğun taşeronlaşmanın önemli bir dönemsel nedendir. Yapısı gereği inşaat sektöründe talebin istikrarsız olmasının yanında Türkiye’deki şirketlerin finansman ve yönetim problemleri gibi zayıf noktalarına rağmen ucuz iş gücüne erişebilmeleri bu şirketlerin rekabet etme kapasitelerini arttıran neredeyse yegane araçtır. Tam bu noktada taşeronlaşma inşaat sektörü için ucuz iş gücüne erişimi sağlayarak emek maliyetini azaltmanın yolunu açabilmektedir.
Şirketler arasındaki yoğun rekabet yukarıda belirtilen sebeplerden dolayı taşeronlaşmayı beslerken, yoğunluğundan fazla bir şey kaybetmeden taşeronlar arasında da yaşanmaktadır. Herhangi bir işi alabilecek çok sayıda taşeronun olduğu durumda taşeronlar arasında rekabet kaçınılmazdır.
Nitekim çok katmanlı rekabetin inşaat işçilerini gelip bulması çoğunlukla düşük fiyatla işi alan taşeronun, kendisine kalan kısmı olabildiği kadar artırmak için daha fazla baskıcı olmasıyla başlar. Alt yüklenicinin devrettiği “parça” işi alan taşeron, işçiye daha düşük ücret öderse ve zaman baskısıyla işi ne kadar erken bitirirse kendisine kalan fark artmış olur. Diğer taraftan şirketin bina kalitesi üzerindeki denetimi nedeniyle malzemeden çalarak kendisine kalan farkı artırma imkânı sınırlıdır.
İnşaat sektöründe taşeronlaşma, işçilerin çalışma koşullarına etkilerini, taşerona ve müteahhide maliyetlerini mümkün olan en düşük seviyeye çekmek üzerine kurulan bir istihdam biçimidir. Taşeronlaşma örneğinde genel olarak da tüm dolaylı istihdamda işçi-işveren ilişkileri bulanıklaştırılıp, işçilerin sınıf bilinci belirsizleştirilmektedir. Çalışma ilişkileri daha en baştan belirsizleşmektedir. Sermaye sahibi ile işveren olma birbirinden fiilen ayrışmaktadır. Sermaye sahibi şirket, üretimi finanse edip çıkmış ürünü kendi adına veya kendi adıyla satar. Bu ilişki içinde işçiyi en fazla etkileyen nokta işverenden aldığı ile işçilere ödediği para miktarı arasındaki farktan kazancını sağlamasıdır. Taşeronların farkı arttırmak üzerinden kazanç sağlamaları işçilere aktardıkları risklerin ölümcül seviyelere yükselmesine neden olmaktadır.
Zamanın daha kritik önem kazandığı üretim aşamaları işçinin hızlı bir şekilde, olabildiği kadar itaatkar, mümkün olduğu kadar savunmasız kılınmış olmasını gerektirir. Bu yüzden şiddet, işsizlik tehdidi, çalışma ilişkilerinin içinde şekillendiği akrabalık, hemşehrilik gibi daha geniş sosyal ilişkilerden yaratılan baskı ile birlikte işçilerin daha itaatkar ve savunmasız olmaları sağlanmaktadır. Bütün bu etkenler işçileri yalnızlaştırarak daha kolay yönetilebilir, her türlü çalışma koşuluna hemen uyum sağlayabilen üretim araçlarına dönüştürmektedir.
İşçinin kendi emek gücü üzerinde karar verme iradesini olabildiği kadar zayıflatarak işçi “bir meta sahibi olmaktan çıkıp meta haline gelmiş olur”. Ancak burada “özgür ücretli işçi olmaktan çıkıp köle haline gelmekten” söz edilemez. Çünkü köle sahibinin kölesi için belirli sorumlulukları üstlenmesi beklenirdi ancak işçiler, daha çok iş makinesi gibidir. Yani belirli bir süre kullanıldıktan sonra sorunsuz bir şekilde üretim alanının dışına atılırlar.
Taşeronlaşmanın çalışma ilişkilerini biçimlendirme mantığı etnisite, hemşehrilik, göçe dayalı olarak oluşan grupların karşı karşıya kalmalarına ve işçiler arası dayanışmanın çözülmesine neden olmaktadır. Göçle beraber yenilerinin iş gücü piyasasına dahil olması “daha savunmasız olanların” her zaman bulunmasına ve işçiler arasındaki dibe doğru yarışın devam etmesine neden olmaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kubilay Kaptan Arşivi