Ekrem İmamoğlu, Trump'ın mektubunu hatırlattı: Tek bir kelime bile yanıt vermedi!

Ekrem İmamoğlu, Trump'ın mektubunu hatırlattı: Tek bir kelime bile yanıt vermedi!
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yazdığı mektubu hatırlattı ve "Tek bir kelime bile yanıt veremedi" dedi.Silivri'de...

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yazdığı mektubu hatırlattı ve "Tek bir kelime bile yanıt veremedi" dedi.

Silivri'de düzenlenen toplantıda konuşan İmamoğlu, şunları söyledi:

"Onlara oy vermeyen yaklaşık 25 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ya vatan haini ya da terörist ilan ediliyor. Bunlar, bu davranışı hep gösterdiler. Bunlar, ayak oyunlarını hep sevdiler. Bunlar, ne yazık ki daha önce de yaptılar şimdi de yapıyorlar. Yalanı, dolanı, montaj videoları severler. Biz, yani suçlanan taraf, yani Kemal Kılıçdaroğlu… Ne diyor Sayın Kemal Kılıçdaroğlu? ‘Gel televizyonlarda yüzleşelim’ diyor, öyle değil mi? Tıs yok. Korkuyorlar. Yalanları ayyuka çıkacak diye korkuyorlar. Bu millet, ‘Bizi neden kandırdın’ diyerek hesap sorar. Niye korkuyorlar? Bu anlayış, ne yazık ki kendi insanıyla kavga etmeyi, kendi insanına tuzak kurmayı sever. Daha birkaç yıl önce Amerika Birleşik Devletleri Başkanı mektupla kendisine hakaret etti, hatırlıyorsunuz değil mi? Ve bu hakaret hepimizin canını yaktı. Çünkü oy versek de vermesek de benim memleketimin bir yöneticisine, seçilmişine, hele hele en başındaki insana hakaret ediyorsa benim canımı yakar. Haddini bildirmesini, cevap vermesini bekleriz. Tek bir kelime yanıt bile vermedi. Veremez miydi? Verirdi, ama veremez, veremedi. Türkiye'de o cümleyi, bırakın Amerika Birleşik Devletleri Başkanı'nı şuradaki birisi o cümleyi kursa ne olurdu? En az 2 yıl Silivri'de yatardı. Öyle değil mi? Yahu Türk milletine gelince oluyorsun kabadayı, ama sıra Amerika Birleşik Devletleri'nin hepimizin içini yakan o kötü sözüne gelince oluyorsunuz sahte kabadayı. Hadi işinize bakın."

İmamoğlu'nun açıklamalarından öne çıkan diğer başlıklar şöyle:

"Sizlerin bana vermiş olduğu destekle en güçlü şekilde yoluma devam etmekten onur duyuyorum. Ne yazık ki bu memleketin, bu cennet vatanın yöneticileri, vatandaşlarımıza aynı hassasiyette davranmıyorlar. Ama biz, bunu sona erdireceğiz. 14 Mayıs'ta milletçe güzel bir demokrasi sınavı verdik. Evet, farklı tercihlerimiz oldu ama sandık başında birbirimize saygı göstermeyi de başardık. Göreceksiniz, 28 Mayıs'ta da aynı şey olacak. Vatandaşlar olarak, birbirimize yine saygı göstereceğiz. Siyasi kavgaların, zamanında ne acı sonuçlara yol açtığını hepimiz gördük. Siyaset kavga etmeden, gerginleşmeden yapılsın, huzurumuzu kaçırmasın isteriz. Hatta bize huzurun yolunu açsın isteriz. Huzur kaçsın isteyen bir anlayış var. Kendisine oy vermeyen herkesi ne yazık ki vatan haini olmakla suçlayan bir anlayışla karşı karşıyayız. Bu anlayış, milleti bölmeye, düşmanlaştırmaya dayalı bir anlayış. Maalesef rakibimiz böyle bir anlayışla siyaset yaptı, yapmaya devam ediyor.

"Terör örgütünün söylemleri, Erdoğan'ın işine gelecek söylemler"

Bu milleti aldatamazsınız. Bu ülkenin bütün dürüst, namuslu, delikanlı insanları yüzleşmekten kaçmaz. Yüzleşmekten kaçmanın da ne anlamı olduğunu çok iyi bilir. İftiranın, yalanın, samimiyetsizliğin, cesaretsizliğin biraz peşinden gidelim. Anlatalım bunları millete, bunları kovalayalım. Ama bunun peşinden gidip oy verenlere deyin ki ‘Bunun peşinden gitme kardeşim. Bugün bana kötü diyen, bugün bana vatan haini diyen, yarın ona oy vermediğin zaman sana da her şeyi söyler’ deyin. Her daim, bir seçim dönemi başladı mı hemen bir başka olay yaşanır. Bir bakarsınız, farklı terör örgütleri açıklama yapmaya başlar. Videolar çekerler, yayınlarlar. Terör örgütleri bakın bunlar, terör örgütleri. Ama bunun adı FETÖ'dür, ama bunun adı PKK'dır. Fark etmez. Bir bakıyorsun, o videoda ne diyor diye bir bakıyorsun, söylemleri Erdoğan'ın işine gelecek anlatımlar.

"İlk seçimin zararını biz çektik"

İşte ilk seçim bitti. Bunun belki de zararını biz çektik. Ama yine durmuyorlar. Dün yine baktım, açıklamalar yapıyorlar. Bunların her sözü Erdoğan'ın işine yarıyor arkadaş ve konuşmaya devam ediyorlar. Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki ‘Bak bak, bunlar sizi destekliyor’ diyor. Filmlerini yapıyor. Ya bu nasıl iş? Faydaları sana iken nasıl bizi destekliyor bunlar? Bakın, bunların her sözünü kullanan sizsiniz. Terör açıklamalarını alıp, milyonlarca liralık reklamlara çevirip sosyal medya mecralarında karşınıza düşüyorlar. Milleti aldatmak adına bu videoları reklamla piyasaya çıkaran sizsiniz. Ya bu malzemeyi de sana veren onlar, terör örgütleri. Bu, danışıklı dövüş değil de nedir? Ya bir değil, iki değil, üç değil. Bakın, olayla bizim hiç alakamız yok. Ama bunlar faturayı bize kesmeye çalışıyorlar. Hâlâ devam ediyorlar bu kirli düzene. Ya düşün yakamızdan. Bu memleketin, bu milletin insanlarının geleceğine terör örgütleri üzerinden korku salamazsınız. Terör örgütleri üzerinden yalanlarla, iftiralarla bu milletin geleceğine, demokratik haklarına, oylarına mani olamazsınız, olamayacaksınız. Oradan ekmek yeme peşinde olan sadece sizsiniz. O bir avuç insan, o bir kişi.

28 Mayıs çağrısı

Benim gözümde bu ülkenin 86 milyon vatansever insanı var. Hepimiz bu topraklarda yaşıyoruz. Kimse kimseden vatansever değil. Siyaset ayrı, seçim ayrı; vatanını, bayrağını sevmek, milletini sevmek ayrı. Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, vatanseverdir. Bakın, bir şerh koyarım, o da neye biliyor musunuz? Bu memleketin vatandaşlığını ucuz bir biçimde yabancıları açarsınız, daha Türkçe'nin T'sini bilmeden, bu memlekette yaşamanın ne olduğunu bilmeden onlara uydurma vatandaşlık verirseniz -onları tenzih ederim, onu söyleyeyim. Mülteci meselesi ayrı bir yerde, sığınmacı meselesi ayrı bir- onun için memleketimin asli vatandaşlarına, 86 milyon insanına başka türlü bakarsanız bunun adı bölücülüktür. O yol bizi huzursuzluğa, mutsuzluğa götürür. Onun için, 28 Mayıs'ta bu ayrıştırıcı, düşmanlaştırıcı siyaset tarzına hep birlikte ‘hayır’ diyeceğiz.

Hepinizin komşuları var, arkadaşları var. Onların arasında belki bizden farklı adaya oy verecek olanlar da var. Emeğinizi sonuna kadar ortaya koyun. 28 Mayıs'ta hep birlikte milletçe doğru karar vermezsek bizi gerçekten bir felaket bekliyor. Çok net. Bunların aklı bizi, yıllar önce memleketimizde yaşadığımız huzursuz günlere götürür. Bakın, bunların aklı -ki akıl kalmamış bunlarda- eğer bu seçim aksi sonuçlanırsa çok büyük bir ekonomik darboğaza sokar bunlar bizi.

"Denetlenebilir mekanizma koyacağız"

Bakın Genel Başkan’ımız, cumhurbaşkanı adayımız; sağcısıyla, solcusuyla, milliyetçisiyle, muhafazakarıyla milletin bütün siyasi akımlarını etrafında birleştirmiş durumda. Bu birleşme, bizim toplumsal huzurumuzun güvencesidir. Siz, 28 Mayıs'ta bu ülkenin dengesini yeniden kurmak zorundasınız. Artık Meclis seçimi bitti. Milletvekilleri seçildi. Çoğunluk Cumhur İttifakı’nda olabilir. Olsun, sorun yok. Cumhurbaşkanı olarak Kemal Kılıçdaroğlu'nu seçersek bu memleket adına büyük bir denge oluşturacağız. Yeni yasa yapma yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde olacak, olsun. Bakın ama yürütme, icra görevi de sizlerde olacak. Kemal Kılıçdaroğlu'nda, Millet İttifakı'nda ve milletin evlatlarında olacak. Millet birbirini denetleyecek. Biz, denetlenebilir bir mekanizmayı koyacağız.

"30 yıldır yapamadıklarını ben yapacağım"

30 yıldır yapamadıkları Selim Paşa kavşağının ben açılışını yapacağım. Yakında meydanıyla, geçişiyle, altıyla, üstüyle pırıl pırıl hizmetinize girecek. Onun için bu denge sistemini Türkiye'ye kazandırmalıyız. Hep birlikte sonuna kadar bunun mücadelesini vermeliyiz. Dengeyi 28 Mayıs'ta kurmazsak, yani cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu seçmezsek ana muhalefetten, karanlık bir döneme, şımarık bir döneme, liyakatsiz bir döneme gireceğiz Eşimizi, dostumuzu ikna ederek, bir oy fazla diyerek, özenli çalışarak, bakın bunlardan İstanbul'u bile korumamız için, İstanbul'a bile zarar vermelerini engellememiz için… Onların aklında bin bir çeşit şeytanlık var. Efendim neymiş? Seçimden bir gün sonra Ekrem İmamoğlu'nun hesaplarını göreceklermiş. Ekrem İmamoğlu'nu bu millet size yedirmez kardeş. Onun için, her bir arkadaşınızı ikna edip sandığa götürmeye, oylarını istemeye çalışacağız.”

Trump ile mektup gerilimi

2019 yılında Barış Pınarı Harekatı’nın başlamasından sonra dönemin ABD Başkanı Trump, Erdoğan’a birlikte çalışma çağrısı içeren bir mektup yollamış, mektupta ise diplomatik dille ilgisi olmaya tehditkar ifadeler yer almıştı. Trump, Erdoğan’ı Türkiye Ekonomisini mahvetmekle tehdit etmiş ve Erdoğan’a “aptal olma” diye hitap etmişti. Söz konusu mektup kamuoyuna sonradan yansırken, hükümetin mektuba yönelik herhangi bir cevap vermemesi tepkilere sebep olmuştu. Söz konusu olaydan sonra Türkiye’de ciddi bir kur krizi patlak da vermişti.