Ağır hasar...

Ağır hasar...
Bu yenilgi belki Fenerbahçe’yi Avrupa’dan kopartmayacak, İstanbul’da Trnava karşısında alınacak bir galibiyet yola devam şansı verecek ama şurası da bir gerçek ki, Fenerbahçe’nin kırılgan özgüveni yerle bir. Dahası tribünlerin,...

Bu yenilgi belki Fenerbahçe’yi Avrupa’dan kopartmayacak, İstanbul’da Trnava karşısında alınacak bir galibiyet yola devam şansı verecek ama şurası da bir gerçek ki, Fenerbahçe’nin kırılgan özgüveni yerle bir. Dahası tribünlerin, camianın İsmail Kartal’a güveni ağır hasarlı.

Artçı depremleri ağır olacak, utanılacak bir yenilgi aldı Fenerbahçe. Tamam yenilmeyi anlarım ama 90 dakika boyunca aynı hataları yapıp, birbirinin kopyası goller yiyip hezimete uğramayı anlamak zor. Üç tane 19-20 yaşındaki hızlı çocuğu durduramayan Fenerbahçe 6 gol yedi, İsmail Kartal da seyretti. Tamam İsmail Yüksek stoper değil, Yusuf 17 yaşında ama bu kadar basit 6 gol de yenmez ki!

Total kadrosundan 13 eksikle Danimarka’ya gitti Fenerbahçe. İlk on birde yer alabilecek yedi sakat oyuncusu vardı. İsmail Hoca, sol stopere, ligde bile henüz doğru dürüst süre alamayan 17 yaşındaki Yusuf Akçiçek’i koymuştu. Sağ stoperde ise orta sahanın defansif yükünü çeken İsmail Yüksek vardı. Bu durumda orta sahanın merkezi de Crespo ve Syzmanski’ye kalmıştı… Orta sahadaki diğer isimler Tadic, Ryan Kent ve Cengiz Ünder’di. Felakette de böyle geldi. Santraforda diğer Avrupa maçlarında olduğu gibi Batshuayi vardı.

“Nordsjaelland, 20 bin nüfuslu bir kasaba takımı, toplam değeri üç kuruş” falan diyerek küçümsemek doğru değil ama insaf, 6 yenecek bir takım da değil.

Fenerbahçe önde baskılı başlamak istedi ama olmadı. Ancak tempoyu arttırıp, hızlı paslaştığında etkili olabildi Sarı Lacivertliler. Ama bunu da pek sık yapabildiklerini söylemek zor.

Fenerbahçe ince ayarları yapılmamış, uyumsuz bir makine gibiydi. Ferdi yoktu, sol kanat çalışmadı. Sonunda ilk 11’de yer bulabilen Ryan Kent bulamasa daha iyiymiş, sol açığı yok gibiydi takımın. İrfan Can yoktu, sağ kanat çalışmadı. Yaklaşık 3 ay sonra ilk 11’e dönen Cengiz Ünder maç boyu üç kere topa dokundu mu şüpheliyim.

Önce bir kornerde seyirci kaldı Fenerbahçe defansı, ilk golü yedi. Hemen ardından tamamlanamayan bir atak dönüşünde Fenerbahçe defansı bu kez hızlı rakip forvetlere yetişemeyince ikinci gol geldi. Bu iki golü değil Becao, Djiku sahada Samet ya da Serdar Aziz’den sadece biri bile olsa yemezdi Fenerbahçe.

İkinci golden sonra Fenerbahçe kıpırdandı. İlk yarı boyunca amaçsız dolaşan Batshuayi 43.dakikada Syzmanski’nin ceza sahası çizgisi önünde verdiği topuk pasına öyle usta bir vuruş yaptı ki şapka çıkarttırdı. Hemen bir dakika sonra Syzmanski ile ikinci gol de geldi ama VAR’dan döndü.
İkinci yarıya önde baskı ile başladı Fenerbahçe ama keşke başlamasaydı. Defansın arkasına atılan her hızlı top pozisyon oldu. 55. dakikada böyle bir pozisyonda 3. Golü buldu Danimarkalılar. Hemen ardından Batshuayi’nin attığı gol bu kez de ofsayt gerekçesiyle VAR’dan döndü.

Ne hikmetse ikinci yarıya değişiklik yapmadan çıkan İsmail Kartal, 60. dakikada İrfan Can ve Dzeko’yu oyuna aldı. Ancak asıl sorun yaşanan orta sahaya ve defans göbeğine müdahale edemediği için değişen bir şey olmadı. Fenerbahçe gol için ileri gittiğinde, defans arkasınaatılan her hızlı top pozisyon oldu ve Livakoviç’in tüm çabalarına rağmen 6 gol yedi Fenerbahçe.

Bu yenilgi belki Fenerbahçe’yi Avrupa’dan kopartmayacak, İstanbul’da Trnava karşısında alınacak bir galibiyet yola devam şansı verecek ama şurası da bir gerçek ki, Fenerbahçe’nin kırılgan özgüveni yerle bir. Dahası tribünlerin, camianın İsmail Kartal’a güveni ağır hasarlı. Son beş altı maçtır aksayan takımı toparlayamayan İsmail Hoca’nın işi bu mağlubiyetten sonra daha da zor. Oyuncularıyla kafa kafaya verip çıkış yolu bulmak zorunda. Bir görev de yönetime düşüyor, sakatları bu kadar uzun süre döndüremeyen sağlık ekibini sorgulamak gerekmiyor mu?