Fanus

Fanus
Beyefendinin hayatta kalması için üç ana unsur gerekli. Unsurlardan en az iki tanesi yoksa, olmazsa, kendisi ve şürekâsı için hiçbir şey yok demek ki olacak iş değil… Beyefendinin önemsediği bu şeyler son derece bencilce ve...

Beyefendinin hayatta kalması için üç ana unsur gerekli. Unsurlardan en az iki tanesi yoksa, olmazsa, kendisi ve şürekâsı için hiçbir şey yok demek ki olacak iş değil… Beyefendinin önemsediği bu şeyler son derece bencilce ve yüzeysel. Güvensizliğinin ve içindeki o boşluğun gerçek bir yansıması bu.

Unsurların en başında imaj geliyor. Görünüş, kıyafet, şu, bu. Öte yandan nasıl göründüğünü veya nasıl algılandığını pek de umursamadığı için küfredebilir, sinir gösterisinde de bulunabilir. Her şey onun oyun alanıdır. Sadece onun. Beyefendinin arzu ettiği noktaya gelmek için “çabaladığı” ilk yıllarında iyi biriymiş gibi görünmek, vizyon sahibiymiş, vicdanlıymış gibi görünmek konusunda çok çaba sarf ettiğini biliyorum. Stratejik davrandığını biliyorum. Çevresindeki insanlara, kendisinin görmesine izin verdiği şeyler konusunda stratejik idi, örneğin. Arabadan indiği anda, odasından çıktığı anda, kalabalıkla karşılaştığı anda her şey bir performansa dönüşüyordu. İmaj var ya, imaj. Performans imajla uyum içinde olmalı. Öyle de yaptı. Öyle büyük paralar harcadı ki bu yolda. İnsanların kendisi hakkında iyi düşünmesini sağlamak için hem zaman hem para hem enerji harcadı. Her şey itibarını ve konumunu iyileştirmek, basamak atlamak için… Ailesi gerçek resmi biliyor ya neyse. O kısmı beni ilgilendirmez ama gerçeği, çektikleri zulmü en iyi onlar biliyor. Zulmü bu dünyanın sunduğu maddi oyuncakları alarak, daha çok alarak, istifleyerek geçiştirmeye çalışıyorlar. Heyhat.

Hayati unsurlardan ikincisi, yarattığı sahte imajın bir sonucu olarak beyefendiye etrafındakiler tarafından sunulan ilgi ve övgü. Kendisini iyi hissetmesi için her daim ilgiye, kesintisiz ilgiye, sürekli övülmeye ihtiyacı var. Herkes tarafından sevildiğini, büyük ve kocaman saygı gördüğünü bilmeye ihtiyacı var. Ancak beyefendinin karşılığında sevdiğini, güvendiğini iddia ettiği kişileri her daim inciterek, aşağılayarak, yeri geldiğinde döverek, ihanet ederek elde ettiği karanlık kaynağa da ihtiyacı var. Besleniyor. Tuhaf olan, bu kaynağı elde etmek için etrafında belirenlerin kendisiyle öyle ya da böyle bir ilişkiye girmeleri için kandırmayı başarıyor. Onun için insan(lar) sadece bir araç. Bu nedenle kimseyi gerçekten sevemedi, sevmiyor. Değer vermedi, vermiyor. O kırdığı için üzülen, incinen, dayak yiyen, ihanete uğrayan zavallı bizler beyefendinin kendisini güçlü ve tüm kontrolü elinde tutanmış gibi hissetmesini sağlıyoruz. Okuyucumu niye bulaştırdım ki…

Para ve güç olmazsa olmaz. Beyefendinin sahte ve sakil imajını güçlendirmek için paraya ihtiyacı var. Sefil varoluşundan uzaklaşabilmek için de kendisini mutlu etmeye çalışacak. O nedenle mülk üstüne mülk, altın üstüne altın, balya balya para tutuyor. Para mutluluğu satın alıyor mu?… Beyefendi öyle düşünüyor. Daha fazlasına sahip olabilmek için “başarması” lazım. Hem parayla insan satın alabiliyor. Hali hazırda yanında görünenleri yanında tutmak için de para yeterli olabiliyor. Ah, bir de tatmin olsa! Daha fazla para daha fazla güç demek, beyefendi için. Hayat, onun oyun alanı. Sadece onun. Çevresindekilerin hayatını kontrol etmekten, arada onları korkutmaktan büyük zevk alıyor.

Hayat, film. Film, hayat.

Sinema filmi senaryosu için bir karakterin analizini yaptım. Gibi düşünün. Gerçek hayatla benzerliği tamamen tesadüfi olsun.

Senaryoda bir Şeker Bayramı kutlaması var, o da şöyle: Sıra sıra dizili, taze mezarlar. İçinde çocuklar. Bazısının başucunda bayram hediyeleri, bayram elbiseleri, bayram şekerleri, bayram çiçekleri, hayatta kalan kardeşler, hayatta kalan anneler, hayatta kalan babalar, dedeler, nineler hayatta kalan. Teyzeler, amcalar, kuzenler…

Geride depremin üstüne seli yaşamış küf kokulu çadırlar. Güneşin henüz kurutamadığı çamur içinde öbek halinde, birbirine sokulmuş duran hayatta kalan çocuklar, hayatta kalan anneler, hayatta kalan babalar, teyzeler, amcalar, kuzenler…

Şeker yok.

Bayram yok.

Beyefendinin olduğu yerde.

The End.