Yerel Seçime Dair Bazı Yanılgılar

Yerel Seçime Dair Bazı Yanılgılar
31 Mart 2024’te yapılacak yerel seçimler kamuoyunun gündeminde her gün biraz daha fazla yer almaya başlıyor. Bir süredir ittifaklar nasıl şekillenecek, partiler işbirliği yapacak mı, kim nereden aday gösterilecek gibi konular...

31 Mart 2024’te yapılacak yerel seçimler kamuoyunun gündeminde her gün biraz daha fazla yer almaya başlıyor. Bir süredir ittifaklar nasıl şekillenecek, partiler işbirliği yapacak mı, kim nereden aday gösterilecek gibi konular etrafında şekillenen siyasi tartışmalar, artık çeşitli yerlerde seçimlerin nasıl sonuçlanabileceğine dair öngörü ve değerlendirmeleri de içermeye başladı. Yerel seçim sonuçlarına dair ortaya atılan bazı öngörü ve değerlendirmelerin ise ciddi yanılgıları beraberinde getirebileceği görülüyor.

En son İYİ Parti GİK toplantısına sunulduğu söylenen ve CHP ile İYİ Parti arasında işbirliği yapılması ve yapılmaması durumunda kazanılma ve kaybedilme ihtimali olan yerleri gösteren iki haritayı bu duruma örnek gösterebiliriz. Partilerin 14 Mayıs milletvekilliği seçiminde aldığı oylar üzerinden yapıldığı söylenen bu hesaplamaların yerel seçim dinamiklerini yansıtmadığı çok açık. Yerel seçimler, milletvekilliği seçiminden oldukça farklıdır. Yerel seçimde çok farklı dinamikler işler. En büyük seçmen sayısına sahip kentlerde bile ana siyasal tablodan farklılaşan durumlar ortaya çıkar. Bu yüzden milletvekilliği seçiminde partilerin o seçim çevresinde aldığı oy oranına bakarak belediye başkanlığını kimin kazanacağını hesaplayamazsınız.

Her şeyden önce aday fark yaratır. Öyle adaylar vardır ki partisinin o seçim çevresinde aldığı oy oranının çok ötesinde oy alır. Bunun pek çok örneği bulunabilir. Dahası, mevcut belediye başkanı da fark yaratır. Eğer görev süresi içinde çok olumsuz bir yönetim ortaya koymamışsa mevcut başkanlar yarışa bir adım önde başlar. Hatta olumlu bir başkanlık süreci geçirmişlerse Türkiye’ye egemen olan bu kutuplaşma ortamına rağmen milletvekilliği seçiminde karşı kutuptan bir partiye oy vermiş seçmenlerin bir kısmının da desteğini rahatlıkla alırlar. Örneğin kamuoyu araştırmalarında “belediye başkanlığı için hangi partinin adayına oy verir siniz” diye sorulduğunda seçmenler kendi ait hissettikleri partinin ismini zikrederken, aday ismiyle ve özellikle de başarılı bir mevcut başkanın isminin yer aldığı bir listeyle sorulan sorularda bazı isimlerin kendi partisinin çok ötesinde oy desteğine ulaşabildiği görülmektedir.

Örneğin kısa süre önce Adana’da gerçekleştirdiğimiz bir seçmen eğilimleri araştırmasında mevcut Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın partisinin oy oranından 10 puan daha yüksek bir halk desteği elde ettiğini gördük. Karalar gibi güçlü, ulusal siyasal tartışmanın bir parçası olmaktan ziyade kentle özdeşleşmiş, kentin belediye başkanı olarak algılanan isimlerin bu farkı yarattığı başka örnekler arasında Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer de sayılabilir.

Üçüncüsü, seçmen belediye başkanlığı seçiminde daha fazla stratejik oy verme eğilimindedir. Yani kazanma ihtimali düşük görünen partilerin seçmenleri yakın hissettiği adaylara yönelmeye başlar. İYİ Parti gibi parti aidiyeti çok güçlü olmayan, ideolojik oy davranışı düşük partilerin seçmenleri stratejik oy verme konusunda daha kolay ikna edilebilir. Buna karşın DEM Parti (HEDEP) gibi parti bağlılığı oldukça güçlü olan partilerin seçmenlerinin yakın hissettiği adayı desteklemesi için stratejikdüşünmenin ötesinde sıklıkla parti/siyasetçi yönlendirmesine ihtiyaç olur.

Partilerin seçmen desteğinin farklılık sergilediği çeşitli il ve ilçelerde gerçekleştirilen araştırmalar hem İYİ Parti hem de DEM Parti seçmenlerinin yaklaşık olarak üçte birinin kazanacağını düşünmesi durumunda CHP adayını desteklediğini, diğer üçte birinin kategorik olarak CHP adayına oy vermeyi reddetmediğini, buna karşılık geri kalan üçte birin CHP’li adaylara daha uzak olduğunu gösteriyor.

Bir diğer önemli nokta, bir partinin işbirliğini reddederek kendi adayını çıkarmasının daha önce ittifak yaptığı parti için her zaman ve her yerde olumsuz sonuçlar üretmemesidir. Yine Adana örneği üzerinden gidecek olursak İYİ Parti’nin Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde kendi adayını çıkarması CHP adayına belirgin bir zarar vermiyor. Aksine Cumhur İttifakı’nın AK Partili bir aday çıkarması durumunda MHP’den İYİ Parti adayına ya da MHP’li bir aday çıkarması durumunda AK Parti’den İYİ Parti ve Yeniden Refah Partisi’ne oy kayması olduğu görülüyor.

Sonuç olarak söz konusu olan yerel seçimler olduğunda önceki seçim sonuçları üzerinde kestirme çıkarımlara ulaşmak mümkün görünmüyor. Bu seçim, ne 14 Mayıs milletvekilliği ne de 31 Mart 2019 belediye başkanlığı seçimlerine bakılarak çıkarımlarda bulunulabilecek bir seçim. O yüzden belki de şimdi ölçme ve değerlendirme çok daha önemli.