Yerel yönetimler ve eğitim hizmetleri

Yerel yönetimler ve eğitim hizmetleri
Türkiye derin ekonomik ve sosyal kriz içinden geçmekte. İçinden geçilmekte olan bu büyük krizin sonuçlarının etkilediği ve ağır yoksulluk koşullarında yaşamaya mecbur bıraktığı toplumsal gruplar zor durumda. Uygulanan yanlış...

Türkiye derin ekonomik ve sosyal kriz içinden geçmekte. İçinden geçilmekte olan bu büyük krizin sonuçlarının etkilediği ve ağır yoksulluk koşullarında yaşamaya mecbur bıraktığı toplumsal gruplar zor durumda. Uygulanan yanlış ekonomik politikalar nedeniyle içine düşürüldükleri bu kötü halden kısa veya orta vadede kurtulma umudu ufukta görülmemekte. Krizin etkilediği milyonlar, büyük bir çaresizlik içinde yerel yönetimlerin sunduğu sosyal yardımlar ile ucuz hizmetlere gereksinim duymakta. Eğitim hizmetleri ücretsiz sunulan sosyal hizmet alanları sıralamasında önemli bir yer tutmakta.

Son 40 yılda köylerden kentlere doğru çok yoğun göç hareketliliğine tanık olmaktayız. Nüfusun yalnızca yüzde 6,6’sı iki bin altı nüfusa sahip belde ve köylerde yaşamakta. Kentlere bakıldığında, çarpık yapılaşmadan alt yapı yetersizliklerine, barınma ve ulaşım sorununa kadar pek çok sorunu görmekteyiz. Milyonların köylerden kentlere akışının yarattığı kaos ve çarpık kentleşme ile demografik değişimin sosyo-ekonomik sonuçları en çok eğitim ve kültür alanında görülmekte. Genel nüfus artışında görülen değişimi TÜİK’in 2022’deki ADNKS sayıları ile 10 yıl önceki verilerinin karşılaştırmasında görmek mümkün.

Türkiye toplumunun demografik değişimine dair sayısal verilere göre bir analiz yaptığımızda;
Türkiye’nin 2022 yılı sonu itibariyle 18 yaş altı çocuk nüfusu 22 milyon 578 bin,18 yaş üstü nüfusu ise 62 milyon 779 bin kişi olarak hesaplanmakta. 5-17 yaş aralığında zorunlu eğitim çağında olan nüfus 16 milyon 914 bin. Köy ve beldelerde yaşayan 0-17 yaş grubundaki çocuk sayısı 1 milyon 277 bin. Çocuk nüfusun yüzde 94,35’i kentlerde yaşamakta Toplam çocuk nüfusun yüzde 32,6’sı yoksul. 5-17 yaş aralığında olup örgün eğitimde okuyan yoksul çocuk sayısı 5 milyon 151 bin. (TÜİK 2021 Çocuk İstatistikleri)

Yoksulluk eşitsizlikleri de beraberinde getirmekte, bu eşitsizliklerin etkilediği alanlar içerisinde eğitim önemli bir yer tutmakta. Bundan 11 yıl önce, 2011’de yetişkin nüfus 55 milyon 490 bin kişiydi. Türkiye geçtiğimiz 11 yıla göre yaş almış durumda. 11 yıl önce yetişkin nüfusun dörtte biri 50 yaş ve üstünü oluştururken bu oran şimdi üçte bire düştü. Yetişkin nüfus ve çocukların büyük bölümü kentlerin bütünleşik yerleşim alanlarına sıkışmış durumda. Artık karşımızda köyüne yol, su, elektrik isteyen bir toplumundan çok kentlere özellikle de büyük kentlere akın eden toplumun beklenti ve talepleri var.

Türkiye toplumunun genel eğitim seviyesi son 11 yılda görünür biçimde artmış olmasına rağmen, her 100 kişiden 7’si hala herhangi bir örgün eğitim almamış, üniversite mezunları ise ancak yüzde 19’a gelmiş. 11 yıl önce 7,5 yıl olan ortalama eğitim süresi şimdi 9 yıl. Her ne kadar toplum küçülen birimler halinde yaşamaya başlamış olsa da nüfusun üçte ikisi halen 3 ila 5 kişilik hanelerde yaşamakta. 2011’de 1-2 kişilik hanelerde yaşayanlar yüzde 15 iken şimdi bu oran yüzde
22’ye çıkmış; 6-8 kişi bir arada yaşayanlar 10 yıl önce yüzde 16 iken şimdi yüzde 11’e gerilemiş durumda. Nüfusun yüzde 70’den fazlası artık apartmanlarda, sitelerde yaşarken kireç badanalı banyolar, mutfakların yerini, seramik kaplı banyolar ve mutfaklar almakta. Kentlere göç eden toplumun gündelik pratikleri, anlayışı ve değerleri değişmekte. Homojen kültürün hakim olduğu köylerden, kasabalardan kentlere, büyükşehirlere gelişle birlikte farklılıkların teması ve bir arada yaşaması başlamakta. Homojen kültürün içinden gelenlerle kentlerde yaşayanların kültürel farklılıkları zaman zaman karşıtlıklar ve gerilimler oluşturmakta. Bu durumun en somut örnekleri aynı okul binalarında okumakta olan çocuklar arasında adına “akran zorbalığı” denilen olaylarda görülmekte.

Yukarıda sıralanan sosyolojik ve ekonomik nedenler, yerel yönetimlerin kendi yerellerinde eğitim alanına kaynak ayırarak katkılar yapması gerektiğini göstermekte. Yerel yönetimler çeşitli yaş gruplarına sundukları eğitim hizmetlerini sosyal, kamusal yerel yönetim anlayışı içinde ve hizmetlerin yönetimini parçalı hizmet birimleri yerine bütüncül/birleşik hizmet yapıları ve yaklaşımı ile ele alarak yapılandırmaları gerekmekte.

Toplumun değişik gruplarına yönelik yürütülen eğitim hizmetleri, -bu hizmetleri verenlerin hizmetin gerektirdiği niteliğe, yeterliliğe ve donanıma sahip olmaları verilen hizmetin niteliğinin güçlü olmasına katkı sağlayacaktır.
-çocuklara ve gençlere yönelik verilecek eğitim hizmetlerinin; okulöncesi eğitim, psiko sosyal destek ve rehberlik, zararlı alışkanlıklar ve suça sürüklenme ile mücadele. Burs, yurt, beslenme destekleri, sınavlara hazırlık amaçlı yetiştirme ve destek etütleri, spor sanat ve kültürel kurslar/etkinlikler, ödüllü yarışmalar, dijital cihaz destekleri, yazılı, görsel ve işitsel materyal setleri, gezi turları, özel çocuklara yönelik eğitim hizmetleri vb gibi.
-yetişkinlere yönelik; 21.yüzyıl becerilerini ve ihtiyaç duyulan meslek alanları ile diğer meslek eğitimleri ve gelişim sertifika programlarını içeren kurslar, kişisel gelişim, hobi, sosyo kültürel ve sanatsal kurslar, el sanatları ve diğer eğitim alanlarını kapsayan kurslar.
Sonuç olarak, yeni bir yerel seçim dönemine girmiş bulunmaktayız. Bu yeni dönem yerel yönetim hizmet politikalarında eğitimi önceleyen bir söylem ve eylem programı siyasal partilerin/adayların sürekli gündemi olmalı. Eğitimi önceleyen politikalar, uygulanmakta olan iktisadi sistemin yıkıma uğrattığı orta ve alt sınıflarla temas kurulmasını sağlayacak, bu sınıfların tercihlerinde etkili olacaktır. Bu nedenle yerel yönetimler eğitim hizmetleri alanında yeni bir hikaye yazarak topluma çoklu ve alternatif seçenekler sunmalı.