Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

YOLSUZLUK

Dünyanın, özellikle batının defterinde yolsuzluk sayfaları bir hayli kabarık.
Aslında tarih, ara sıra, sıçraya hoplaya pat diye bir yolsuzluk anı çıkartıyor karşımıza.
Zaten, güç ve yolsuzluk birbirini tanıyan eski arkadaşlar.
Al gözüm, seyreyle:
Amerikan siyasetinde açgözlülük konusunda William Tweed, yolsuzluğu bir tür sanat formuna döndürmüş, örneğin. Tweed ve Belediye Başkanı Fernando Wood'un da aralarında bulunduğu bir grup elit, Amerika’nın iç savaş döneminde New York’u kendileri için altın yumurtlayan tavuk haline getirmişler. Tweed belediyenin pazarcılar için sağladığı ve her biri aslında 5 Amerikan Doları olan açık tezgahlardan 300 tane almış, sonra hepsini tanesi 600 dolara belediyeye satmış. Arada yemlenen, kayıt işlerinden belediye başkanına kadar 5 kişi var. Sonra Tweed halk sağlığı merkezlerine lazım olan termometreleri ucuza alıp, belediyeye her bir termometre için 7500 Amerikan Doları fatura kesmiş. Bu sağlık merkezlerinde kullanılmak üzere bildiğimiz çalı süpürgelerini tanesi 41bin dolara, mobilya ve halı için 5.7 milyon dolara satmak üzere belediyeyi hortumlamışlar. Zaman içinde gittikçe artan bir azgınlık hali söz konusu. Belediyeye lazım gelen masa, kitaplık ve benzeri marangozluk işleri için ayda 361bin dolar almış, örneğin. Marangozun kendisine ne kadar ödediğini bulamadım! Tweed’in yasadışı kazançlarının 200 milyon dolar olduğu söyleniyor. Ve henüz 1860lı yıllar… Fakat, yasa/kanun bir yerinde yakalamış, Tweed’i. 1878’de cezaevindeyken ölmüş. Ailesi, biz bu adamla anılmak istemiyoruz diyerek soyadı değişikliği yapmış.
Aynı ülkeden devam edelim: Amerika Birleşik Devletleri’nin 18inci Başkanı Grant bir çok savaşa katılmış, başarılı, bol apoletli bir generaldi. Şanı yürümüş, şöhreti duyulmuş, bol ödenekli bir insan olup da görev süren boyunca (1869’dan 1877’ye kadar) iki büyük yolsuzluğa neden bulaşırsın… Crédit Mobilier ve Union Pacific’deki hissedarların 20 milyon dolarını demiryolu inşaatı yapacağım diye alıp buharlaştırmış. Kaçak içki üreticilerinden rüşvet alıp Hazine Bakanlığı’nda 100 kadar devlet görevlisine yedirmiş. Kendisi kim bilir neler yemiş. 1885 yılında, 63 yaşındayken gırtlak kanserinden ölmüş. Hakkında hiçbir soruşturma açılmadan… Amerikalılar –özellikle de Cumhuriyetçiler- onun hakkında konuşmaktan hoşlanmıyorlar.
Sadece kişiler değil, ülkeler de yolsuzluk faili olabiliyor. Uluslararası Şeffaflık Örgütü, Bangladeş’i dünyanın en yozlaşmış ülkeleri listesinde en üstte konumlandırmış. Araştırmalar özet olarak, başkent Dakka’da rüşvet vermeden 100 metre yürüyemeyeceğini, postacıdan postanı alabilmek için rüşvet vermen gerektiğini, toplu taşıma şoförünün o hat için hem polise hem belediyeye rüşvet verdiğini söylüyor. Bir mağduriyeti olan kişi, polis kendisine yardım etsin diye polise rüşvet vermek mecburiyetinde. Rüşvet almadan elini stetoskopa uzatmayan doktor neredeyse yok. Evdeki elektrik sayacını okumaya gelen memur da rüşvet alıyor. Vermezsen sayaç okumada bir sıfır ekleyiveriyor. İşsizlik oranı %70… Yaşı 40 ve üzeri okuyucularım bir dönem e-posta kutularına gelen, akıl karıştırıcı, iştah açıcı Bangladeş devleti tarafından gönderilmiş mektupları hatırlar sanıyorum. İnandırıcı bir dil ile okuyucusundan küçük miktarda ödünç para isteyip karşılığında 250bin Amerikan Doları ödeyeceklerini vadediyorlardı. Dolandırma amaçlı olduğu ortaya çıktı.
En tepedeki din adamı yolsuzluk yapar mı… Yapar.
1412 yılında Papa olan İspanyol asıllı 4’üncü Alexander, işe papa olabilmek için rüşvet vermekle başlamış. Papalığı döneminde uçkuruna söz geçirememiş, 7 tane gayri meşru çocuğu olmuş. Uygulamalar, bürokratik işlemler gibi konularda rüşvet vererek işlerini halletmiş. Nasıl bir şeytana uydu diyorlar ki onun için, öldüğünde bedeni kısa zamanda morarmış, şişmiş, tabuta koyamadan çürümüş. Tabutuna sığdırmak için kenardan etlerini kesmek zorunda kalmışlar.
Trump, Amerikan Başkanı olmadan önceki yıllarda ticari iflasını dört kez ilan etti. Vakıf kurdu, para işlerini oradan halletti. Amerikan Vergi Dairesine göre kendisi “yasal açıdan şüpheli bir vergi kaçağı”… Başka numaraları da var, Trump’ın.
Siyasette yolsuzluk, resmi süreçleri yırtıp atmak suretiyle demokrasiyi ve iyi yönetişimi baltalamak demek. Seçimlerde ve yasama organlarında yolsuzluk, hesap verme sorumluluğunu yok ediyor ve temsilciliği ortadan kaldırıyor. Yargıda yolsuzluk, hukukun üstünlüğünü tehlikeye atıyor. Kamu yönetimindeki yolsuzluk, hizmetlerin verimsiz olması demek. Daha genel olarak, yolsuzluk, prosedürler göz ardı edilirse, kaynaklar emilirse ve kamu daireleri satın alınır ve satılırsa, hükümetin kurumsal kapasitesini bozuyor. Devletin meşruiyetini ve güven ve hoşgörü gibi demokratik değerlerini bozması da cabası.
Tüm bunları ve benzerlerini “Bizde olmaz” duygusuyla okuyunuz. Gazetecilerimiz de hapiste, zaten. Siz sağ, ben selamet.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi