Yükseköğretimin Geleceği

2020 yılının başında ortaya çıkan yeni koronavirüs salgını tüm dünyadaki
eğitim sistemlerine büyük bir darbe vurdu. Tüm dünyada gönüllü veya zorunlu olarak uygulanan sosyal mesafe kısıtlamaları enfekte birey sayısının sağlık sisteminin kapasitesini aşmamasını hedefliyor, fakat aynı zamanda salgının
süresini de uzatıyor. Salgını artık kontrol altına almak mümkün olmadığından
sürü bağışıklığına geçişi beklemek
gerekecek gibi. Şu anda pandeminin ne
zaman sona ereceği konusunda tahmin
yürütmek zor, fakat geçmişteki salgınların 12 ila 36 ay arasında sürdüğünü
düşünürsek, bırakın yaz okulunu, 2020
güz döneminde %100 yüzyüze eğitime geçilmesini beklemek bile fazla
iyimser olabilir. Ayrıca bu yeni bir
virüs olduğundan, birdenbire ortadan
kalkmayacak ve bağışıklığı olmayan
bireyleri enfekte etmeye devam edecek.
Dolayısıyla, salgın bitmiş gibi görünse
bile Eylül 2020’de okulları açmak riskli
olabilir.
DEĞIŞIMLER
Bu salgın tümüyle bittikten sonra
bile, eğitim kurumlarının salgın öncesi
eğitim modeline dönmelerini mümkün
görmüyorum. Tüm sistemin yeniden
düşünülmesi gerekecek. Üniversite
tanıtımlarını çevrimicine taşınacak,
oryantasyon kısmen çevrimici kısmen
de küçük gruplar halinde yapılacak, yurt
odaları tek kişiliğe çevrilecek, ortak kullanıma açık banyo ve tuvaletlerin sayısı
artırılacak, yemekhane veya kafeterya
yerine tek öğünlük paketlenmiş yemeklerin dağıtıldığı noktalar olacak, okulda
sürekli maske dağıtılacak ve takılacak,
girişlerde ateş ölçümü yapılacak, öğrenciler yanyana veya arka arkaya oturmayacaklarından sınıflarda sınıf kapasitesinin en fazla dörtte biri kadar öğrenci
olabilecek, dersliklerin ve laboratuarların renove edilmesi gerekecek, yüzyüze
yapılması gereken eğitimlerin küçük
gruplara en az dört defa tekrarlanması
gerekecek, eğitimi destekleyen araştırma görevlilerinin ve asistanların önemi
ve sayısı artacak, çevrimici eğitim ve
tersyüz eğitim (flipped learning) uygulamaları artacak. Belki de eğitime en
büyük darbe, öğrencilerin ders dışında
yetkinliklerini geliştirebildikleri öğrenci
klüpleri ve spor takımları etkinlikleri ile
yüzyüze staj ve yarı-zamanlı çalışma
olanaklarının azalması olacak.
HAZIRLIK
Tüm kurum ve bireylerin korona-sonrası eğitime hazırlanması gerekiyor.
Örneğin, YÖK’ün eğitimi örgün veya
uzaktan şeklinde keskin bir şekilde ikiye
ayırmak yerine eğitimin karma (blended) modelde (kısmen yüzyüze, kısmen
çevrimici) verilebileceği fikrine adapte
olması gerekiyor. Eğitim kanallarının
kullanımının fakülte ve program bazında optimize edilmesi gerek. Bazı derslerin (örneğin uygulamalı laboraturalar)
tümüyle yüzyüze yapılması gerekirken,
bazıları (örneğin birçok giriş dersi)
tümüyle çevrimici yapılabilir. Kanımca
derslerin büyük çoğunluğunda karma
modele geçmek ve belirli bir oranda
çevrimicinden yararlanmak mümkün
olacak. Bu yapıldığında, iyi bir koordinasyon ile örneğin 30.000 kişilik bir
kampüste günlük öğrenci sayısı 6.000
ile kısıtlanabilecek ve sosyal mesafe
uygulaması mümkün hale gelecek.
Buna bağlı olarak bu yaz aylarında tüm
üniversitelerin çevrimici eğitim altyapılarının güçlendirilmesi ve tüm hocaların
çevrimici öğretme kapasitesinin artırılması üniversite yöneticilerinin birinci
önceliği olmalı.
Gelecekte eğitim eskisi gibi olmayacak. Korona ve koronadan sonra
gelecek salgınlar ile birlikte yaşamayı
öğrenmemiz gerekiyor. Tüm dünyada
çağdışı kalmış olan eğitim sisteminin
evrilmesi için iyi bir fırsat!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Erhan Erkut Arşivi