Yüzleşme...

Yüzleşme...
Hazır lige, Avrupa’ya veda etmişken, içi boşaltılmış bir Ziraat Kupası’ndan medet ummanın da anlamı yok. Hatta gıda fiyatları konusunda Türkiye rekor kırarken, kupa maçlarına Beşiktaş’ın “Kupayı bırak köylüye sahip...

Hazır lige, Avrupa’ya veda etmişken, içi boşaltılmış bir Ziraat Kupası’ndan medet ummanın da anlamı yok. Hatta gıda fiyatları konusunda Türkiye rekor kırarken, kupa maçlarına Beşiktaş’ın “Kupayı bırak köylüye sahip çık” sloganıyla çıkmasını bile öneririm. Beşiktaş yenildi. Yeni yönetim beyaz bir sayfa istiyordu. Buyurun size beyaz sayfa.

Kötü yönetimler, sadece dönemleri berbat etmezler. Giderken bıraktıkları enkaz ile görevi devralanların işini de zorlaştırırlar. Hatta utanmaz pişkinlikle “Aha biz gittik de ne oldu” diye oturdukları masada yancılarına gülümserler.

Beşiktaş’ın bir önceki yönetiminin bıraktığı enkazın ne büyük olduğunun ilk göstergesiydi dün geceki maç.

Fenerbahçe’nin bu statta galibiyeti yoktu henüz.

Oldu. Farklı ve haklı.

Beşiktaş’ın önceki yönetimi, santraforu olmadan iki şampiyonluk getiren Sergen Yalçın konusunda kibrinin bedelini tüm camiaya ödetmeye devam ediyor.

Beşiktaş, rakibine yenildi. Yenilebilir. Kimse üzülmesin. 10 kişi kalmadığından Beşiktaş yenildi saysınlar. Beşiktaş, orada burada rakibini 10 kişi çok hizaya çekmiştir.

Mesele Fener değil. Kadrosu ortada rakibin ki Kartal’ın eksikliklikleri ve yetersizlikleri de. Normal bunlar. Ancak yüzleşme ile karşı karşıya takım.

İnanın maçı yazarken VAR’a depar atan hakemin Fener lehine tercihlerinden söz etmek sıkıcı. Federasyonun Beşiktaş düşmanlığı yeni değil. Yeni şeyler söylemek lazım.

Ahlak bunların başında gelmeli.

Her şeyi mahveden ahlaksızlık.

Geçenlerde düşündüm, maarif ahaliye sadece din dersi vermiyor. Dersin adını Din ve Ahlak bilgisi olarak koyuyor. Yani “Evladım hangisi olursa olsun din yetmez ahlak da öğrenmelisin” diyor.

Ahlak önemli.

Türkiye’de futbolun ahlakının, dürüstlüğünün çoktan hicret ettiği de yeni bir haber değil.

Bir gün önce Galatasaray maçını izliyorsunuz çok mu farklı? Dün İnönü’de Atilla Karaoğlan’ın çırpınışlarına bakıyorsunuz, ne diyeceksiniz?

Beşiktaş dün gece lige havlu attı.

Hayırlısı olsun. Bu coğrafya ettirir bu sözü. Büyük yıkıntılar, yeniden doğuşlar için müjdeli umutlar üretir.

Beşiktaş, dünden daha kötü oyunu ile yüzleşirse ders alır. Bu ders hem yönetim hem teknik direktör Rıza Çalımbay için geçerli. O formayı giyenler için de ha keza. Formasını ıslatanlar Necip Uysal ve kaleci Mert’ten ibaretti dün gece.

Beşiktaş, milyonlar verip bu kramponlara forma hediye etmemeli. Formayı ıslatmak önemli.

Beşiktaş, Süleyman Seba ayarlarına dönecek ise baştan aşağı dönmeli ve hızla dönmeli.

İki başkan adayını maç öncesi birlikte sahada görmek, canlarımız Atiba ile Q7’yi alkışlamak pek güzel. Ancak hayatın vurduğu yerlerden yeterince romantik değil miyiz?

Beşiktaş, karşısındaki lobilerle, federasyonlarla, onların hakemleriyle, sınırsız paralarıyla yıllarca mücadele etmedi mi?

Beşiktaş, Rıza ile Metin ile Feyyaz ile Ali ile Sergen ile içinden yetişenlerle dünyayı başlarına yıllarca yıkmadı mı? Yine yıkabilir.

Dün gece alınan ağır mağlubiyetin ardı topyekün bir yüzleşme olmalıdır.

Acımasız yüzleşme.

Hazır lige, Avrupa’ya veda etmişken, içi boşaltılmış bir Ziraat Kupası’ndan medet ummanın da anlamı yok. Hatta gıda fiyatları konusunda Türkiye rekor kırarken, kupa maçlarına Beşiktaş’ın “Kupayı bırak köylüye sahip çık” sloganıyla çıkmasını bile öneririm.

Beşiktaş yenildi.

Yeni yönetim beyaz bir sayfa istiyordu. Buyurun size beyaz sayfa.

Her şeyi baştan yapmak için hem de Süleyman Seba gibi yapmak için fırsat.

Yeter ki yüzleşin.

Gerçekten yüzleşin ve bunu gizlemeyin.