Zor ve büyük açmaz

Zor ve büyük açmaz
Politika faizine bağlı olarak mevduat ve kredi faizlerinde yaşanan hızlı yükseliş ise talep üzerinde kendini hissettirmeye başladı. Enflasyon ile mevduat faizi arasındaki çok ama çok büyük negatif faizin neredeyse sıfırlanması...

Politika faizine bağlı olarak mevduat ve kredi faizlerinde yaşanan hızlı yükseliş ise talep üzerinde kendini hissettirmeye başladı. Enflasyon ile mevduat faizi arasındaki çok ama çok büyük negatif faizin neredeyse sıfırlanması farkında olarak ya da olmayarak insanların ne bulursak alalım hatta ihtiyacımızdan fazlasını alalım, çünkü bugün almazsak yarın bugünden pahalıya alırız düşüncesinden yavaş yavaş uzaklaşıp “Mevduat faizi %45-50’lerde. Ben bu parayı bankaya koysam aylık %4’e yakın faiz geliri elde ederim” düşüncesine getirmeye başladı.

Seçimlerin ardından ekonomi yönetiminde yapılan görev değişiklikleri ve Merkez Bankası’ndan gelen faiz artışları ilk etkilerini göstermeye başladı. Uygulanmakta olan ekonomi politikası, iç talebi kırarak ve döviz kurlarını belli bir bant içinde tutarak enflasyonu düşürmeyi amaçlıyor. Burada ilk öncelik bir kur atağına izin vermemek. Merkez Bankası’nın brüt rezervlerinde yaşanan artış, kullanılabilir döviz tutarındaki iyileşme ve elbette en önemlisi döviz talebinde yaşanan yavaşlama Merkez Bankası’nın elini bu konuda güçlendiriyor.

Politika faizine bağlı olarak mevduat ve kredi faizlerinde yaşanan hızlı yükseliş ise talep üzerinde kendini hissettirmeye başladı. Enflasyon ile mevduat faizi arasındaki çok ama çok büyük negatif faizin neredeyse sıfırlanması farkında olarak ya da olmayarak insanların ne bulursak alalım hatta ihtiyacımızdan fazlasını alalım, çünkü bugün almazsak yarın bugünden pahalıya alırız düşüncesinden yavaş yavaş uzaklaşıp “Mevduat faizi %45-50’lerde. Ben bu parayı bankaya koysam aylık %4’e yakın faiz geliri elde ederim” düşüncesine getirmeye başladı.

Buraya kadar yaşananlar ve gerek tüketici gerekse yatırımcıların davranış biçimde görülen farklılaşmalar normal. Bu enflasyon belasından kurtulmak için o acı reçete içilecek. Bundan kaçış yok. Kaça kaça buraya kadar geldik. Bu süreç bize belki de daha düşük büyüme ve daha yüksek bir işsizlik getirecek.

İç talepte bir yavaşlama olduğunu herkes kabul ediyor. Veriler de bunu gösteriyor. Son bir ayda Adana-Mersin-Antalya ve Alanya’da bulundum. Farklı sektörlerde ticaret yapan insanlarla farklı toplantılarda bir araya geldim ve sohbet etme imkanı buldum. Hangi sektörden olursa olsun son dönemde işlerde bir yavaşlama olduğunu herkes dile getiriyor. Dediğim gibi bu zaten istenilen bir durumdu ve faiz artışları ile sağlanıyor. Diğer taraftan kredi musluklarının kapanmış olması, kapanmasa bile maliyetinin yüksekliği de piyasadaki talebin kırılmasında önemli rol oynuyor.

Yalnız ekonomide iç talepten kaynaklanan kayıp dış talep ile telafi edilmek istenecektir. Daha net bir ifade ile büyümeden taviz verilmek istenmeyecektir. İhracat pazarlarımızdaki ekonomik tabloyu bir tarafa bırakalım. Bu seviyelerdeki kur seviyesi bize ihracat tarafında rekabet gücü mü sağlar yoksa rekabet gücümüzde bir zayıflamaya mı neden olur? Benim de görüş alışverişinde bulunduğum insanların da genel fikri bu kur seviyesi ile dış talebin, iç talepten kaynaklanacak kaybı telafi etmeye yetmeyeceği yönünde. Kur yukarı giderse de bu sefer fiyatlama davranışı bir kez daha bozulacak ve bu durum enflasyonun yeniden yükselmesine neden olacak.
Gerçekten zor bir açmaz…

Burada cevabı çok merak edilen bir soru karşımıza çıkıyor. %8,50’den yaklaşık altı ay içinde %40’a yükselmiş politika faizi ile ilgili hiç konuşmayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyüme ve işsizlikte sorunlar baş göstermeye başlarsa nasıl bir tavır alır?