Memetcan Demiray

Memetcan Demiray

Ankete inanma, anketsiz de kalma!..

Youtube'un "sokak röportajcıları" bugünlerde Mersin'den Trabzon'a, Türkiye'yi karış karış geziyor, seçim öncesi ülkenin nabzını tutmaya çalışıyor. Üstelik "kesintisiz ve sayaçlı" yapılan anketlerde montaj yok! Neyse halim, videolarda o çıkıyor! Peki bizi "üç vakte kadar" sandıkta ne bekliyor?


Türkiye'de anketlere güven olmaz. Zira vatandaşın fikri neyse zikri pek öyle değildir. Örneğin herkes ülkesini çok sever. Batı... Bizim için "en büyük tehdit"tir! Bu sırada Hollanda ve İsviçre'ye iltica başvuruları tarihi seviyeye gelmiştir!
Futbolda adalet mesela... Her şeyden önemlidir. Ve hakemler tarafından en çok "doğranan" takım elbette ki bizimkidir. Sorduğunuz vakit halkımız TV'de en çok belgesel izler. Ağlak yerli dizileri ve Müge Anlı'yı reytinglerde zirveye taşıyan ise on yıllardır belirsizdir.

Bu kafa karışıklığı her seçim öncesi kamuoyu yoklamalarına da yansır. İşte 2014 yılı... Gezi olayları ve 17-25 Aralık dosyaları halkın sabrını taşırmıştır. Bunun sandığa yansımasına kesin gözüyle bakılmaktadır. Sonuç? Erdoğan yüzde 52 ile cumhurbaşkanı olurken "Ekmek İçin Ekmeleddin" sınıfta kalacaktır.

Keza 2018... Anketlere göre AKP kabak tadı vermiş, halkı canından bezdirmiştir. "Dip dalga"... Ha geldi ha gelecektir. Sonuç? "Reis" bu kez yüzde 53 almıştır. Büyük bir şok yaşayan muhalefet, 25 Haziran sabahına "Adam kazandı" diye uyanacaktır.

'MEHMET BAHÇELİ' İLE EHONOMİ ÇOH EYİ!

"Balkon konuşmaları"yla özdeşleşmiş bu travmatik ruh haline elbette "beklentiler" yol açar. Baksanıza, yaşadığımız site komple CHP'lidir. Twitter'daki ankette ise Millet İttifakı açık ara öndedir. Bizim AKP'li enişte bile... Nihayet "Reis"ten vazgeçtiğini Facebook'ta deklare etmiştir. O halde her seçimde ortaya çıkan AKP kitlesi neyin nesidir?

Son yıllarda bu sorunun cevabını Youtube sayesinde görür olduk. İşte kendisine mikrofon uzatılan Çorumlu dayıya göre "ehonomi çoh eyi"ydi. Çalışmak isteyene imkân çoktu ama gençler iş beğenmemekteydi. Ya da Eminönü'ndeki teyzelerimiz, yengelerimiz... "Mehmet Bahçeli"yi övmekte, "istikrar sürsün" istemekteydi! Yeni moda "sokak röportajcıları"... Youtube'da adeta "milli irade"nin röntgen filmiydi.

'ISMARLAMA ANKET'E ALTERNATİF

O sokak röportajcıları şimdilerde Türkiye'yi karış karış geziyor, yaklaşan seçim öncesi ülkenin nabzını tutmaya çalışıyorlar. Üstelik yeni moda videolarda "montaj" yok. Gidilen şehrin en işlek caddesinde kamera açılıyor, ortalama 30 dakikalık kayıtta vatandaşın beyan ettiği her oy, aşağıdaki "sayaç"a yazılıyor. Böylece olabildiğince "objektif" bir sonuç hedefleniyor.

"Kendine Muhabir" Hasan Köksoy da "ısmarlama masa başı anketler yerine sokağın sesini yerinde duyurma" iddiasında... Çankırı'da örneğin... Erdoğan'da büyük düşüş gözlüyor. Keza Manisa anketi... Geçen seçimi yüzde 10'la kaybeden Kılıçdaroğlu bu kez az farkla önde görünüyor. Eskişehir'deki oylama 90-69 Kılıçdaroğlu lehine sonuçlanıyor. Ve başkent Ankara... 75'e 55 ile Erdoğan'ın oyunu biraz artırdığını gösteriyor.



'ONDAN BAŞKASI MI VAR?!'

Ama rakamlar bir yana, vatandaşların ankete verdiği tepkiler dikkat çekici... Soru gayet sade aslında: Cumhurbaşkanlığı seçiminde oyunuz kime? "Buyür"?!.. Seçmenin bir kısmı için cevap, trigonometri bilgisi gerektiriyor!

Geniş kesimler ise net ve kararlı: "Oyum belli tabii..." diyor. "Ölümüne Reisçi"ler örneğin... Sanki oy verecek "Başkası mı var"dı?! Diğerleri "hain"di, "terörle işbirliği" yapmıştı! Yazıklar olsun: Altısı bir araya gelmiş, hem de HDP ile gizlice anlaşmıştı! Vaktiyle bu memleket koalisyonlardan çok çekmişti. "Bir ekmek az yiyelim. Düzenimiz bozulmasın"dı! Hem zamları yapan "fakir babası" Erdoğan değil, esnaftı!

Kılıçdaroğlu mu? Bu memlekete "bir direk bile dikmemiş"ti. Hatırlasanıza: O sağlık bakanı iken (!) hastanelerde kuyruk vardı. Şimdi maazallah iktidar olsa... Emekli maaşı bile yatıramazdı!



SEÇİM: BİR TÜR DERBİ!..

Aksini düşünenler de tartışmaya kapalıydı. "Yeter artık. 20 yıl olmuş"tu. Ülke mülteciden geçilmiyor, kiralık ev bile bulunamıyordu. Baksanıza şu alışveriş poşetine... 300 liraya zor dolmuştu! Kılıçdaroğlu "dürüst"tü, "çalmaz"dı. Hem artık muhalefeti bir kez olsun denemekte ne sakınca vardı?

Gençler arasında Muharrem İnce'ye olan eğilim dikkat çekiciydi. Füzyon ve "nazar boncuğu"... Belli ki ilk kez oy verecek kuşağa cazip gelmişti.

Peki çevre kirliliği, deprem güvenliği, enerji krizi, dış politika, kültür-sanat... Şimdi hiçbirini konuşacak zaman değildi! "Kurtarıcı" arayan Türkiye, "tarihinin en önemli seçimi"ne takım tutar gibi ilerlemekteydi.



ÜÇ VAKTE KADAR = 28 GÜN!..

Böyle bir derbinin galibi kim olacak? Videoların altına yorum yazanların bir kısmı dehşet içinde, AKP kitlesinin sadakati karşısında 15 Mayıs günü ülkeyi terk etmeyi düşünüyor! Medyali TV'de Zeynep Koç'un Konya ve İstanbul Kocasinan anketleri mesela... Erdoğan her şeye rağmen önde görünüyor. Oysa güneydoğuya odaklanan Ağaçkakan TV, deprem bölgesindeki isyanı ve "Artık değişiklik lazım!" çığlığını yansıtıyor. Ya da Trabzon'a giden Glass Media... "AKP'nin kalesi"nde Kılıçdaroğlu'na 62, Erdoğan'a 45 oy çıktığını yayınlıyor. Ve Mor Mikrofon'da Kılıçdaroğlu'na 147 oy verirken RTE'yi sadece 8 kişinin desteklediği Cizre... Sosyal medyanın yeni yıldızına dönüşüyor!

Ama anketleri eleştirenler de var tabii... Seçilen semtler bir yana, "sokakta rastlanan kişilerin yüzde 90'ı işsiz güçsüz ya da emekliler"den oluşuyor. Yani "örneklem" de pek ideal görünmüyor.  

Böyle bir ortamda Youtube videolarından "kesin sonuç" beklemek, kahve falından medet ummaya benziyor. Hanemize Yeniden Refah'ın "ay"ı mı doğar, Good Party'nin "güneş"i mi? Cevap üç vakte kadar bizi bekliyor! O üç vakit de tam 28 güne tekabül ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Memetcan Demiray Arşivi