Apple’ın yeni satın alımı ile yapay zeka hangi noktaya gidiyor?

Kızım bir hışımla odaya girdi. Bu tablet beni anlamıyor dedi. Açıkcası çok şaşırmamıştım. Her ne kadar Apple’ın asistanı Siri, dünyanın her yerinde söyleneni anlamama ile ilgili kötü bir şöhrete sahip olsa da yine de kızımın sorduğu soru dünyadaki dijital asistanların genel gelişimlerini bilen biri için şu anda cevap almaması normal olan bir durumdu. Kızım tabletine en son indirdiği oyunları göstermesini istemişti ki bu sadece Siri için değil bütün dijital asistanlar için çözülmesi zor bir soruydu.
2010 yılında iOS’a bir uygulama olarak dahil olan Siri’den beklenti çok yüksekti. Ancak geçen 10 yıl içinde şimdi kime sorsanız sadece bir fıkra anlat denildiğinde bunu yapan bir uygulamadan öte değil. Halbuki World Economic Forum’un yayınladığı “hayatımızı değiştirecek 10 önemli inovatif teknoloji” videosunda (görmek isteyenler için twitter hesabımda paylaştım) beşinci trend süper ileri kişisel asistanlar, diyabet hastaları için yaşam şekillerine tavsiyeler verecek kadar ileri bir yapay zeka ve makine öğrenmesine sahipler. Zira bunu yapabilmek için sadece söylenenleri anlamak yetmiyor, aynı zamanda değerlendirmek, yaşam desenlerini görmek gerekiyor.
Corona ile karşımıza çıkan bu yeni dünyada tüketicinin dijital ihtiyaçlarının hızla arttığını görüyoruz. Sanıyorum bu nedenle bu dönemde yapay zeka, kişisel dijital asistan ve makine öğrenmesi alanında gelişmeler artmaya başladı. Bu konularda herkesten erken yola çıkan IBM Watson’a öğrenmesi için veri sağlayacak şirketler almaya devam ediyor. Önce hava durumu bilgileri için weather.com sonra da sağlık bilgisi için Amerika’nın en büyük sigorta şirketlerinden birini satın alan IBM, bir yerde sıkılmış olacak ki; birazda eğlenceli şeyler öğrensin diye Watson’ı Youtube’deki yemek tarif videolarını seyretmeye yolladı. Youtube’un sahibi Google’la aralarında ne geçti bilmiyoruz ama bu proje bir şekilde sonuçsuz kaldı.
Google ise bu konuda çalışmalarını iki farklı başarı ile devam ettiriyor. Birisi dünyanın en basit görünen komplike oyunu GO’da Dünya Şampiyonu’nu yendi. Hatta sadece yenmekle kalmadı, bir oyunda yaptığı anlamsız görünen bir hamlenin sonucu öyle ezdi ki, eski şampiyon GO’ya ve hatta hayata küstü. (Merak edenler Netflix’de konuyla ilgili belgeseli izleyebilirler) Google’ın ikinci büyük başarısı ise bir lansman sırasında, Google Asistan’ın canlı yayında bir kuaförü arayıp takvim kontrol ederek randevu almasıydı. Burada sadece konuşma şekli ile değil, kullandığı örüntü ile de kuaförün karşısındakini insan zannetmesi ile inanılmaz bir başarı elde etti. Geçtiğimiz hafta içinde Google Asistan’ın artık alışveriş yapabilme özelliğine sahip olacağı, bunun için de sesleri birbirinden ayırt etme özelliğinin geleceğini açıkladı.
Ses tanıma konusu bu asistanların en önemli sorunlarından biri. Google seslerinden kişileri ayırt etmeye çalışırken, Apple ise bir süredir farklı şekillerde söylenen kelimeleri anlamak için yaptığı çalışmanın sonuna geldi.
Geçen hafta ise Inductiv adlı bir şirket alarak, Siri’nin makine öğrenmesini güçlendirmeye çalışıyor.
Yapay zeka teknolojileri ile ilgili her gün yeni gelişmeler olurken, endüstriyel konularla ilgilenen IBM’in Watson’ı dışında son tüketici pazarında muhtemelen Google Asistan, Amazon Alexa ve Apple Siri rekabeti uzun süre sürecek.
Ancak son tüketici açısından hala ciddi bir dijital asistan ne yazık ki yok. Bir internet araştırması yapıp sonuçlarını düzenli şekilde verecek, randevuları düzenleyecek, bir toplantının tarihini yada bir kişiye atılan son mesajın içeriğini hatırlayacak bir kişsel asistandan çok uzağız. Üstelik nedense sektör bu yönden ziyade sağlık bilgileri toplamak için olan özellikleri daha çok öne çıkarıyor. Bu da uzun vadede bizi asiste edecek bir yapay zekayı hayatımızda göreceğimiz ile ilgili umudu gün geçtikçe azaltıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Atıf Ünaldı Arşivi