Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

BANA NE VERECEK

Bütün bir anlayış bu basit cümle içinde kurulu, düzenli. Baştan kabullü. 

Oyumu istiyorsun da bakalım bana ne vereceksin. Bana, ben, tekil, birinci kişi. Hep birinci. Ben. Gözleme dayalı bir bulgu olarak, ilçe belediye başkan adaylarının etrafının böyle insanlarla çevrili olduğunu düşünüyorum. Hatta, şu sıralar mobil olmak zorunda kalan başkan adaylarının gittikleri her yerde ve dibinde durmakla ve yağlı yağlı gülümsemekle meşguller. Sosyal medya hesaplarından yayınlayacakları fotoğraf karelerinde başkan adayının yanında mutlaka görünmenin trajikomik bir gösterisini sergiliyorlar. Kötü bu insan(lar).  Çıkarcı, dolandırıcı ama yeri geldiğinde yaralı parmağa işemeyen, korkak...  

 

Yoksa, azımsanmayacak büyüklükte bir kısmımızın sütü mü bozuk? Kötü, zararlı, çıkarcı, düşük nitelikli ve işe yaramaz mıyız? Nasıl bu kadar çok sayıda kötü olunabilir ki… Kanun mu? Hadi canım, siz de! Din de düzeltemiyor… Nasıl bir kitapsa bunların okuduğu… 

 

MAHALLE MUHTARLARI 

Kötü deyince, bazı mahalle muhtarlarının nüvesi saraya gidince bozuldu, fikrimce. Okullu cübbesi giydirirsen, püskülünün ne zaman sağda ne zaman solda olacağının bilgisi kepi giydirende de olmayınca ortaya hazımsız birinci kişiler, ben’ler çıkar. Bakın ne duydum geçenlerde: Bir ilçede, çok sayıda muhtardan biri ufak ufak arazi toplama işine girmiş diye duydum. Sadece birini duydum. Belki başka başka ilçelerde başka başka  muhtarlar da vardır, tarlaları ucuza alıp kenara atan. Ya da arazi almaya parası yetmiyorsa civarda tanıdığı müteahhit, inşaatçı, demirci, fırsatçı birkaç kişiyle girişimcilik örneği sergileyen! SİT alanlarının parsel numaralarını ezbere bilip sermayecilere kolaylık sağlayan muhtar olmaz mı? Olur. Sorarsan kendisine iş adamı der. Doğrunun peşinde olan bizler rantçı diyoruz bu tekil, bu zararlı, bu çıkarcı, bu düşük nitelikli ve aslında hiçbir işe yaramayan varlıklara. Yanında hazine arazisi varmış, birinci derece SİT alanıymış vesaire, kim takar. Haber büyük yerden geldiyse, muhtardan daha muktedir birisi yakında arazi derecesi yükseltilecek diye haber uçurduysa… Yalnız benden söylemesi, muktedirin kulağına giderse taştan ezici içine yatırılmak, bir ucundan soğuk sıkım çıkmak var. 

 

ÇEVRİMİÇİ CANIMIN İÇİ

Bunların bir de eskiden belediye başkanlığı yapmış olanları da mevcut. El emeği ile geçinmeye çalışanlardan, köylülerden kurduğu kooperatifte satış malzemesi toplamış -buraya kadar iyi ama işte bir şey dürtüyor ve zararlı, kötü insan oluveriyor- Kovid virüsü pandemisi döneminde çevrim içi satış şirketi aracılığıyla, daha önce topladığı malları 5 katına satmış ve sıkı para yapmış. Emeğini koyan köylüye karşılığında bir verdiyse kendisine beş almış. Sömürmüş. Kendisine soracak olsan köylüyü kalkındırdım, der. Yalan söyler. Ben. Tekil. Birinci kişi. Kötü insan.

 

Arazi toplamaya aracılık eden muhtar olur da aracıya ihtiyaç duymayan ensesi kalınlar olmaz mı… İktidara yakın inşaat şirketlerinden biri pırıl pırıl koyları, zeytinlikleri, asırlık çam ağaçları olan onlarca dönümlük arazide jeotermal tesis yapacağım, onun yanında konaklamalar, şunlar, bunlar, villalar, eğlence yerleri yapacağım diye ortaya çıktı. Çıkar çünkü SİT alanı derecesi düşürülüvermiş, hükümet edenler tarafından. Halkın bir iskemle bir şemsiyesiyle gittiği, denize girdiği, güneşin batışını ister ayranla ister birayla izlediği, günü bitirince çöplerini topladığı yerler buralar.  Masum ve kendi halinde kıyılara, kıyıya kıvrımla inen zeytin ağaçlı, çamlı tepelere gözlerinde kötülüğün çaldığı kaka rengiyle (çocuk kakası değil, bildiğiniz ..ok) bakan inşaatçıların rant ve talan sevdası bir grup çevreci, STK tarafından engellenmeye çalışılıyor. İyi kalpli, hiçbir çıkarı olmayan birkaç kadın ve erkek araziye nasıl çöküldüğünün öyküsünü ve sonraki adımları bitmeyen, tükenmeyen bir enerjiyle anlatıyor. Belediye başkanı adayı da konunun hem takipçisi hem de çevreci gönüllüsü olacağını söylüyor. 

Böyle o kadar çok yer var ki ve mücadele eden o kadar iyi insan… 

Yerim bitti. Haftaya yine yazarım. Tolstoy’un sözünü şuraya bırakıyorum; “Kötüler kendilerine tahammül edildikçe daha çok azarlar.” 

 

---------0----------

 

İzmir, 15 Mart 2024.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi