Mutlu Hesapçı

Mutlu Hesapçı

“BÖYLE BİR AŞK BENİM ‘AŞK’ TANIMIMLA ÇOK İÇ İÇE DEĞİL”

Türk edebiyatının başyapıtlarından büyük usta Sabahattin Ali’nin ‘Kürk Mantolu Madonna’ usta oyuncu Taner Barlas uyarlaması ve rejisiyle sahnede. Bu kadar önemli bir eseri sahnede izlemek eğer siz o dünyayı kafanızda defalarca canlandırmışsanız tedirginlik yaratıyor elbette… Ama Taner Barlas gibi ustanın farkı, fark yaratıyor. Hayalimizi yıkmayan, anlaşılır ve bizi duygusunda bırakan bir oyun seyirciyle buluşuyor. Kitabı okurken sahnede izliyorsunuz gibi bir his…

‘Kürk Mantolu Madonna’ oyununda Maria Puder karakterini Ceren Benderlioğlu oynuyor. Unutulmaz roman karakterine o kadar çok yakışmış ki adeta sahnede parlıyor. Sanki bir roman kahramanı gibi olmuş… Ceren Benderlioğlu ile kitaptan yola çıkarak oyuna dair konuştuk.

 

‘Kürk Mantolu Madonna’ kitabını ilk ne zaman okumuştunuz ve sizde bıraktığı duygu neydi?

Ben sanırım ilk lise yıllarımda okumuştum. Edebi diline hayran olmuş ama karakterlerle çok bağ kuramadığımı hatta karakterlere çok sinirlendiğimi hatırlıyorum. Oyun bana geldikten sonra hem sesli kitaptan dinledim hem de tekrar okudum. Yaşadıkları dönem imkânlarıyla daha kabul edilebilir aldım duygumu, çok yargı katmadan. Edebiyat anlamında muhteşem bir eser ama okurken herhangi bir karakterin yerinde olmak ya da onu düşünmekten ziyade neredeyse hepsine sinirlendiğimi söyleyebilirim.

“Maria ve Raif bir şeyleri yarım bırakmış iki kişi”

Böyle bir aşk olabilir mi, ne dersiniz?

Aşkın tanımı herkes için çok ama çok farklı. Kimi hep bir uçurumun kenarında olmaya aşk diyebilir, kimi çektiği çileye aşk tanımı yapabilir. Herkesin değerleri, algısı ve yaşama bakış şekli çok farklı. Benim aşk tanımımda bireyler kendini ifade eder, birbirlerinin yeteneklerini destekler, birbirinden güç alarak gelişim sağlar. Geçmiş, an ve gelecekte birlikte oldukları için güçlü ve güvende hissederler. O yüzden sanırım böyle bir aşk benim ‘aşk’ tanımımla çok iç içe değil. Maria ve Raif bir zaman diliminde tanışmış bir şeyleri yarım bırakmış iki kişi. Yarım kalan bir hikâyenin iki karakteri. Keşke bir elmanın iki yarısı olabilselermiş. Ama o zaman da biz bu romanı bu şekilde okur muyduk?

“Maria âşık olunacak kadın sıfatından ziyade cesur bir kadın”

İlk kez tiyatro sahnesindesiniz ve o âşık olunan kadını oynuyorsunuz, bu durumun üzerinizdeki ağırlığı nedir ve neler hissediyorsunuz?

Açıkçası ben oynadığım her karakterle aynı disiplin ve özveriyle çalışıyorum. Beni heyecanlandıran bir iş olmasaydı, tereddütlerim olsaydı bu işin içinde olmazdım. Maria âşık olunacak kadın sıfatından ziyade cesur, açık sözlü, zamanın ötesinde ve biraz da çılgın bir kadın. Ben kendi oyunculuk kariyerimde hiç bilmediğim bir tarafı açıp onu beslemek istedim. Ceren bunu ne kadar yapabiliri görmek istedim. Ve kendimi bu anlamda geliştirebildiğim için de mutluyum.

“Eleştiriden çok eleştiri yapanın kim olduğuna bakarım”

Bu kadar çok bilinen, sevilen kült bir romanın tiyatro oyununda oynamak size neler düşündürdü, beğenileceği kadar çok da eleştirenler olabilir endişesi taşıdınız mı?

Aysa Prodüksiyon imzası olduğu için endişeyle başlamadım. Eleştiriye de zamanla alıştım. Ben eleştiriden çok eleştiri yapanın kim olduğuna bakarım. Kaldı ki senelerdir edindiğim dostlarım ve ailem açık yüreklilikle ve dürüstçe eleştirir beni. Ben kendimi geliştirmek için bu eleştirileri silah olarak kullanmayı öğrendim. Tiyatro seyircinin enerjisiyle çalışır. Şimdiye kadar geri dönüşler iyi, umarım sahnede olduğum süre zarfında da seyircinin emeğini kendi emeğimle karşılayabilirim.

“Kendi sınırlarımı zorladığım bir çalışma süreciydi”

Oyun olarak kitap nasıl uyarlandı ve siz o efsane Maria Puder karakterine nasıl hazırlandınız?

Kitabın belli bir kısmı anlatılıyor metinde. Raif Efendi’nin son dönemi ile Maria ile Almanya’da karşılaştıkları ve ayrıldıkları dönemi kapsayan zaman dilimini içine alan bir metin. Metne bağlı kalarak olabildiğince kendi sınırlarımı zorladığım bir çalışma süreciydi. Ezber benim için en kolayıydı. Sahnede canlı performansta enerji kullanmayı öğrenmek de bu işten aldığım bir hediye olarak bileğimde bir bilezik.

“Sanırım kadersel bir şeydi projenin olması”

Oyunu izlediğimde sizin siz olduğunuzu anlamadım, sahnede olmak size ışıltı katmış yani o kadar parlıyorsunuz ki… Bu projeye nasıl dâhil oldunuz ve sahnede olmak size neler hissettiriyor?

Öncelikle çok teşekkür ederim. Sanırım kadersel bir şeydi projenin olması; çünkü çok uzun zaman sonra bir boşluğum vardı zamansal anlamda ve kendimi geliştirmek için bir eğitim arıyordum, bu da biçilmiş bir kaftandı, büyük bir fırsattı.

“İşini seven bir enerjiyle bu işe kabul edildiğimi düşünmeyi isterim”

Güzel bir kadın olmanın bu role seçilmede etkisi de ayrıca oldu mu? Güzellik de işe yarıyor ama çok da dezavantajı var dediğiniz durumlar var mı?

Güzellik algısı çok göreceli bir durum. Çirkin ve güzel kavramları kendi adıma enerjiyle alakalı. Sizin çok güzel diye gördüğünüz bir şey bana itici gelebilir. Sanatsal bir görece bu iki kavramda. Hissettiğin ve yönlendirebildiğim bir enerjiyle hayata geçen bir olgu. Ben güzellikten ziyade çalışkan ve işini seven bir enerjiyle bu işe kabul edildiğimi düşünmeyi isterim. Getir ve götürür her zaman vardır, kısmet ve yol güzel olsun.

“Kızımla ve eşimle kendi hikâyemizin kahramanlarıyız”

Romanın etkisi hiç geçmiyor ve o aşk hiç unutulmuyor. Böyle büyük bir aşk mümkün mü? Siz evlisiniz, çocuğunuz da var… Hem o karaktere ruh veren bir oyuncu olarak bu aşkın gücü sizi nasıl etkiliyor ve kendi hayatınızda bu aşkın varlığı nasıl karşılık buluyor?

Her şey yaşanabilir daha önce de dediğim gibi yarım kalan hayal kırıklıkları, olmamış şeylerin acaba olsaydı ne olurdu sorusu ve ihtimalleri seyirciyi de okuyucuyu da her zaman cezbeder. Şu an ben kızımla ve eşimle kendi hikâyemizin kahramanlarıyız. Her şeyin tadını çıkarıp birbirimizle düşünüyor ve düşünüyoruz, gelişimimiz bize keyif veriyor. Emir beni bırakıp hiçbir zaman bir yere gitmedi, beni bırakıp gidebileceği bir ihtimali olasılık olarak almadı. O yüzden benim aşkımın yolu ve yokuşları bambaşka.

 

“Her gün yeni bir eğitim günüdür”

Taner Barlas başta olmak üzere böyle bir tiyatro ekibinin içinde olmak size neler kattı ve oyunculuk kariyerinize etkisi neler olacak?

Her gün yeni bir eğitim ve öğrenim günüdür. Oyunculuk aşırı disiplin gerektiren, neredeyse bir sporcu kadar kondisyon isteyen, yaşamı sürekli izlemen, tartman ve anlaman gerektiren bir alan. Katkısı olur olmaz, ben günün sonunda aldığım işi başarıyla gitmesi gereken yere kadar götürmeye niyet ediyorum.

“Bir hayal kurdum ve hayat yardım etti”

Gerçi birbirine yakın alanlar ama radyo-televizyon bölümü okurken oyunculuk hikâyeniz nerede ve nasıl başlıyor?

Süreyya Sineması’nda beyazperde de izlediğim o müthiş filmler ve ‘Bir Demet Tiyatro’ sanırım ilkokul üç falandı bir hayal kurdum ve hayat yardım etti, ben de üstüne çok çalıştım durmadan.

 

“Kendim dışında kimseyle paylaşmam hayallerimi…”

Kurduğunuz hayaller neydi, nasıl bir yere geldi ve şu anda ne durumda?

Kurduğum hayaller zaman içinde değişti, bazı hayallerim hiç beklenmedik anda geldi; kimi içinse çok çalıştım ve çok emek harcadım. Ben hayal kurmaya ve çalışmaya devam ediyorum. Bir yol belirledim kendime o yolda kendi kendime düşleyerek yol alıyorum. Uzunca zamandır kendim dışında kimseyle paylaşmam hayallerimi, olgunlaşınca çalışma arkadaşlarıma ve en yakınlarıma anlatırım sadece. Hayaller kişiye özeldir olduğu gibi doğal ve akışında.

“Emeğimle, arzumla ve hissederek yapmak istiyorum”

Bu hayatta başardım dediğiniz ve sırada bunlar var dediğiniz neler var?

Kendimi bir şey başarmış gibi saymıyorum; sadece yoldayım, ne yaparsam yapayım emeğimle, arzumla ve hissederek yapmak istiyorum.

 

 

 

//////////////////kutu////////////////////

 

Kürk Mantolu Madonna oyunu

 

27 Şubat Salı Fişekhane saat 20.30

29 Şubat Perşembe Trump Sahne saat 20.30

02 Mart Cumartesi Kozzy saat20.30

12 Mart Salı CKM saat 20.30

21 Mart Perşembe Trump Sahne saat 20.30

30 Mart Cumartesi Fişekhane saat 20.30

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mutlu Hesapçı Arşivi