Mutlu Hesapçı

Mutlu Hesapçı

Dağların arasında uçsuz bucaksız akan suların içinde bir dünya; Dersim/Tunceli

“Unutulunca Anadolu’nun bütünlüğünden bir şey eksilmediği varsayılan; hatırlanınca üzerinde yaşayan insanların maruz kaldıkları çilelerle yoğrulduğu topraklar bileşeni Dersim’de doğmak, yaşam yarışına çok gerilerden başlamak demektir. Doğum yeri olarak kafa kağıdına ‘Tunceli’ notu düşenler, deyim yerindeyse önce Türkiye’ye girebilmek gibi zorlu bir sınavı aşmak zorunda bırakılmışlardır.”

Bir Tunceli gezisi yazısında giriş olarak kullanabileceğim duygunun özeti aslında bu paragraf… Zaten bu cümlenin de bulunduğu kitabı okuyunca görmek istedim ve tüm duygularımla birlikte kucaklamak istedim o coğrafyayı.
Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç babaannesi Beser Hatun “Meçi’den Bir Bilge Geçti’ kitabında bir bilge kadının gözünden anlatıyor doğduğu toprakları, yaşananları ve coğrafyayı. Aslında acıların içinden çıkardıkları bir yaşamda var olma durumunu da gözler önüne seriyor insanlığa. O coğrafyadan çıktıktan sonra olmak istediği kişi olunca daha da güçleniyor kökleri ve o coğrafyada bizleri bir yolculuğa çıkarıyor başkan. Köklerini hiç unutmayan, anılarına sahip çıkan ve doğduğu toprakları insanlarla paylaşmak isteyen siyaset dışı bir Ali Kılıç portresinde bir gezi bu aslında.

Doğduğun yer en büyük zenginliğin
Daha önce gitmeden bu kadar heyecanlandığım bir yer olmamıştı, Türkiye’nin en doğusundaki illerini gezmiştim ama bir türlü yolum Tunceli’ye düşmedi… Belki önyargıdan, belki korkudan, belki de kendimi orada bulamamaktan korkmuş olabilirim… Şimdi düşününce tam sebebini bilemiyorum. İnsanlar doğdukları yeri seçemiyorlar ama biliyorum ki seçemedikleri o yer onların sağlam duruşta bir yükselişi oluyor. Her nerede doğmuşsan orası senin en büyük zenginliğin ve var oluş sebebin, seçemesen de orada doğmanın bir sebebi var hayatta karşılık bulan. Gezmeye gittiğim memleketin her köşesinde bu duygularla o iyi insanları tanıdıkça, onların doğdukları yerlerin içinde kendimi bulmaya başlıyorum böylece. Ve onlarla birlikte çoğalıyorum… Ne büyük
bir şans değil mi?

Pülümür Hacılı Köyü Pir Sultan Abdal Evi
Pülümür’de Hacılı Köyü’ne doğru yol alıyoruz Pir Sultan Evi’ni ziyaret ediyoruz ve yaşayan son dedelerden 89 yaşındaki Mehmet Çelebi ile manevi bir yolculuğa çıkıyoruz bu kez. Söylenceye göre Pir Sultan Abdal 16. yüzyılda Erdebil Tekkesi’ne gitmiş oradan görev alarak tekrar Anadolu’ya dönerek Hacılı Köyüne yerleşerek bu evi kurmuş. Pir Sultan ‘Hacı’ sayıldığı için köye de Hacılı ismi bu yüzden verilmiş. Pir Sultan Ocağı bir ev şeklinde ortasında ‘ulu direk’ binayı birbirine bağlıyor ve kutsal kabul ediliyor. Dede gözleri dolarak hikayeler anlatırken insanın kamil olma yolundaki dört yol Şeriat, Tarikat, Marifet, Hakikat ile temsil edildiğini belirtiyor.

‘Dersim Dört Dağ İçinde’

Tunceli’nin çok özel bir konumu var Karadeniz’i güneye bağlayan bir geçiş yolunda bulunuyor. Sıra sıra dağların uzandığı ve dağların hiç bitmeği türküsünde yazıldığı gibi ‘Dersim Dört Dağ İçinde’ konumlanmış durumda. O kadar görkemli ki dağlar anlatması çok zor, görmeniz gerekiyor ve dağların bulutla olan birlikteliği ise muhteşem. Dağlara gölge oluyor bulutlar ayrılmaz bir şekilde yaşıyorlar o coğrafyada. Bu bütünlük içinde bulut ve dağ ahenk içinde birbirine sevdalılar. Aşağıda ise yaşam kaynağı su akıyor bir uçtan uca ve serinletiyor varlığıyla, şifa veriyor.

Pülümürlü Cemal Süreya şiirleriyle yolculuğumuza eşlik ediyor
İlk durağımız Pülümür yaşanan olaylardan dolayı boşaldığı için günümüze 49 köy ve 5 mahallesi kalmış. Bölgenin okuma oranı çok yüksek herkes eğitimli ve çağdaş. Zihinleri pırıl pırıl insanların ve herkes birbirinin yaşamına saygılı, önyargısız bir hayat kurmayı ilke edinmişler. Bölgede hayvancılık yaygın, meralar çok geniş aynı zamanda arıcılık yapılıyor. Bölgeye sürü sahipleri mevsimlik olarak gelip yaylaları kullanıyorlar. Okuma oranı yüksek olduğu için de memur olarak çalışan çok sayıda insan var. Sohbetleri çok güzel, masal gibi anlatıyorlar; zaten masalları da meşhur. Pülümür’ün masalları anlatımı gerçek üstü, öyle ki klasik ‘bir varmış’ ile başlayan masallarda ‘bir yokmuş’ cümlesi yok Pülümür masallarında. Bu bölgedeki masallarda çeşmeler nazlı akıyor, su konuşuyor ve üç vakitte de şifa veriyor. Masal tadında bir hayatın içinde yolculuk yaparken şiirleriyle Cemal Süreya eşlik ediyor. Cemal Süreya’yı doğduğu topraklarında Pülümür’de hasretle anıyoruz.

Şampiyonlar ligi gibi bir ekip
Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç “şampiyonlar ligi” gibi bir ekip kurmuş diyebilirim. Benim de içinde olduğum basından güzel ve iyi insanların varlığını bir kenara koyarak bir bakıyorum Ataol Behramoğlu, günümüzün yaşayan en önemli şairlerinden biri yanımda; sanatçı Suavi’yi gördüğüm anda başka bir sevinç başlıyor bende; Mazlum Çimen’in olduğu her yer güzel… Onu da görünce anlıyorum ki hayatımın en güzel gezilerinden birindeyim. Üstelik Tunceli’yi Munzur Çayı boyunca bir baştan diğer başa kadar gezeceğim bir yol haritasının da içindeyim.

İnsana zamanı unutturan bir coğrafya

Tunceli-Dersim öyle bir coğrafya ki insana zamanı unutturan bir etkisi var. Sanki zaman donmuştu ve biz o coğrafyanın içinde yer bulmuştuk duygusunda kaldım. Güzel insanlarla tanıştım ve onların hikayelerinde dolaştım. O güzel insanlar bir zamanlar yaşadıkları acılardan dolayı doğdukları yerlerden gitmişler yıllar sonra tekrar dönmüşler. Gidip dolaşıp döneceğimiz yer memleketimiz duygusundalar. O topraklarda doğan hiç kimse geçmişini terk etmek istemiyor, sahip çıkıyor ve geri dönüyor bu yüzden de son yıllarda geriye göçler başlamış. Ben bu düşünceler ve hisler içindeyken Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç elbette bambaşka bir duygunun içindeydi çünkü doğduğu coğrafyada yolculuk yapıyordu. Kendisi çocukluğuna dönerken ben yeniden doğmuş bir coğrafyayı keşfetmeye çalışıyordum. Suavi o muhteşem sesiyle içimizin tellerini titretirken, Mazlum Çimen acıların içinden geçen türküleri gülümseyerek söylüyordu, Ataol Behramoğlu son cümleyi koyuyordu:
“Yaşadıklarımdan
Öğrendiğim Bir Şey Var…”

El değmemiş saklı cennet

Bu kez hareket noktamız Ovacık ilçesi oluyor. Bölgenin serin çayının kenarında uzun bir masa etrafında yemek yiyoruz. Bize ilçelerin belediye başkanları ve halkından çok sayıda insan eşlik ediyor. Bölgenin havası sıcak fakat suyun verdiği serinlikten dolayı sizi çok rahatsız etmiyor. Yemekleri et ağırlıklı ve bölgenin sularından çıkan balık da tercih edilebilir. Tatlı kültürleri yok onun yerine meyve ikram ediliyor yemek sonrası. İnsanlar yemek yedikleri yerde aynı zamanda yüzüyorlar. Su çok serin cesaret toplayarak girebiliyoruz biz ancak. Çivi gibi su şifalandırıyor insanı; oralara kadar gitmişken akan doğal çaya girmemek olmaz elbette. Çok sayıda çevre illerden hatta uzak şehirlerden tatile gelen insanlar var. Herkes bu doğa harikası coğrafyanın ve el değmemiş saklı cennetin keyfini çıkarıyor. Dağların arasında uçsuz bucaksız bir suyun akışına bırakıyorsunuz kendinizi. Öyle büyük turizm tesislerinin varlığına gerek yok orayı görmeniz için mutlaka turizm destinasyonunuza almanız gereken doğal bir yerde bulacaksınız kendinizi. Tabiatla iç içe bozulmamış bir yer olduğu için son yıllarda terör olayları da olmadığı için kendiliğinden canlanmış bölgede turizm. Burayı bir tatil beldesi gibi düşünebilirsiniz. Tunceli merkez ise çok küçük bir yer, kolayca yürüyerek bile gezebilirsiniz şehri. Otel açısından çok alternatif yok ama kalabileceğiniz temiz yerler ve güler yüzlü insanlar var. Hediye olarak alabileceğiniz şeyler yöre kıyafetleri, doğal tuz, bal, sarımsak ve tulum peyniri.

Munzur’da güzele ve iyiliğe dair insanlık adına dilekler diledik
Munzur Vadisi çok uzun bir alana yayılıyor ilk başlangıç noktası suyun ana çıkış kaynağı Munzur Gözeler’e hareket ediyoruz. Munzur suyu içme suyu olarak ayrıca değerlendirilen tadı güzel bir su, tesis de o bölgede bulunuyor. Munzur Gözeler’in girişinde çıra şeklinde mumlar karşılıyor bizi, rivayete göre burada dilenen dilekler kabul oluyor. Elbette sayısız dileğimiz olduğu için mumları ardı ardına yakarak dilekler diliyoruz. Önce insanlık için dua ediyoruz dileklerimiz iyiye, güzele ve insana dair. Ardından kendi hayatımızın dilekleri sıralanıyor. Aleviler için kutsal sayılan Munzur Baba’ya en içten dualarımla ben de dileklerimi diliyorum. Çok kalabalık ve ilgi gören bir yer burası dilekler için sıra beklemek gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mutlu Hesapçı Arşivi