'Didimangisa bizi seviyor'

'Didimangisa bizi seviyor'
Laz müziğini, kendine en uygun tür olabilecek progresif rock ile buluşturan Gormot, uzun bir aradan sonra ikinci şarkısı “Korku”yu yayınladı. Laz mitolojisinin en ürkütücü karakteri olan Didimangisa’yla “korku” olgusu...

Laz müziğini, kendine en uygun tür olabilecek progresif rock ile buluşturan Gormot, uzun bir aradan sonra ikinci şarkısı “Korku”yu yayınladı. Laz mitolojisinin en ürkütücü karakteri olan Didimangisa’yla “korku” olgusu arasında zıt bir ilişki kurarak korkuların insan bilinciyle oluştuğuna vurgu yapan şarkı, Gormot’un ilk şarkısı “Hicazuri”de ispat ettiği rüştünü birkaç basamak yukarı taşıyor.

İki yıldır nerelerdeydiniz? Arada bir “Selvi Boylum Al Yazmalım” cover’ınız var. Ama yeni bir şarkı, albüm vs. gelmedi. Önce buradan başlamak isterim.

Evet, biraz uzun gibi duruyor. “Hicazuri” ile başladık, ardından kısa bir süre sonra Selvi Boylum cover’ını yaptık. Sonraki süreçte benim ve Çağatay’ın Londra’ya taşınma süreci araya girdi. Selvi Boylum şarkısından sonra İngiltere’ye yerleştik; yeni bir ülke, hsıfırdan bir hayat, adaptasyon süreci, işleri toparlama süreci derken Gormot projesi durmadı, fakat biraz ağır ilerlemeye başladı. Aslında, 2022 yılı bizim için bir kayıt süreciyle geçti. Albümün davul kayıtlarını Burak ile birlikte bitirdik. Ardından biraz bilgisayar başı işlerle uğraştık. “Korku” şarkısını 2022’nin sonunda bitirmiştik, ancak yayınlamak konusunda biraz tereddütlerimiz oldu. Açıkçası, ben albümü tek seferde konsept olarak çıkartmaktan yanaydım, fakat günümüz şartlarında değişen dinlenme algoritmaları göz önüne alındığında çevremizde bu işle ilgilenen değerli insanlar, single çıkarmak gerektiği konusunda fikirler verdiler. Sonrasında karar verdik, ancak ülkemizde yaşanan ve bizi derinden yaralayan deprem felaketi açıkçası bize şarkı çıkarma psikolojisi bırakmadı ve “Korku” şarkısını ancak Kasım ayında çıkartabildik. Şahsen, her şeyin bir zaman döngüsü içinde olduğunu düşünüyorum; eğer daha önce çıkarmak isteseydik, Gülbaba Müzik ile çalışmamış olacaktık. Biraz geciktik ama bu gecikme güzel tanışmalara vesile oldu, diyebilirim.

İlk şarkınız “Hicazuri”, The Birth (doğum), The Life (yaşam) ve The Eternity (sonsuzluk) bölümlerinden oluşan bir projenin başlangıcıydı ve “Hicazuri” The Birth’e (doğum) ait bir şarkıydı. Yeni şarkınız “Korku” hangi bölümde ve neden? Biraz anlatır mısınız hikâyeyi?

The Birth konsepti, Doğum, Yaşam, Sonsuzluk Üçlemesinin ilk bölümüdür ve şarkılarında başroldeki kişinin ilk hissettiği duyguları ve yaşadığı ilk olayları anlatır. Bu, adeta duyguların doğuşunu ifade eder. “Hicazuri”de, küçük bir çocuğun köyünde nineleri ve dedeleri ile geçirdiği mutlu anları konu alır, ardından onları kaybettikten sonraki hayal kırıklığını anlatır. Olgunlaştıkça, o günleri hatırladığında o hayal kırıklığı ve üzüntüyü her seferinde hisseder. “Korku” da yine “The Birth” (doğum) bölümünde yer alır. Bu şarkı, çocuğun bilinçaltına anlatılarak yerleştirilen, hayali kişilerin ve olayların bir süre sonra onu etkileyerek içinde bir korkuya kapılmasını sağlayan bir hikâyeyi anlatır. Bu da, korku duygusunun çocukta varlığının bir nevi doğuşunu simgeler. The Life konseptinde bunlarla başa çıkabilecek duruma gelecek.

“Korku”da yine Laz mitolojisinden bir figüre, Didimangisa’ya yer veriyorsunuz. Şarkının tamamlayıcı bir unsuru olarak mı düşündünüz Didimangisa’yı?

Evet, çünkü Didimangisa özelinde herkes kendi Didimangisa’sı ile yüzleşebilir diye düşündüm. Korkular, kişinin deneyimlerine, kültürüne ve yaşadığı çevreye bağlı olarak çeşitlilik gösterebilir. Biz Laz coğrafyasının melodileri ile müzik yaptığımızdan dolayı, Didimangisa’yı tam da konuya uygun bir şekilde eklemek istedik. Didimangisa figürü, benim ve benim gibi birçok Laz arkadaşımın yaşadığı bir korku figürüdür. Küçükken bize Didimangisa masalları anlatılır ve asla salatalık bahçesine girmememiz gerektiği, yoksa Didimangisa’nın bizi elindeki kanca ile kaçıracağı söylenirdi. Şarkıdaki sözler, çocuğun masallardan bilinçaltında kalan düşüncelerden etkilendiğini ve evde odasında yalnız uyurken odadaki objeleri sanki birer hayaletmiş gibi görüp, acaba Didimangisa gelir mi düşüncesiyle yaşadığı korkuyu anlatıyor.

Şarkıda korkuyu hem kafamızda oluşan düşüncelerle bizim yarattığımızdan bahsediyorsunuz hem de konuyu Didimangisa’yla ilişkilendiriyorsunuz. İki durum nasıl birbirine bağlanıyor?

Korkularımız, kendi irademiz dışında bilinçaltımıza yerleştirilen bir duygu karmaşasıdır. Ancak bu karmaşanın içinden bilinçaltımızı biraz olsun bloke edip, korkularımızla yüzleşip, aslında onların bilinçaltımızda yarattığımızdan farklı olabileceklerini düşünmemiz gerektiğini düşünüyorum. Didimangisa, pek tabii ki çocukları kaçırmak için değil, çocukların ektiği veya orada yaşayan halkların ektiği ürünleri, ekinleri korumak için de var olabilirler. Kısacası, bize birileri Didimangisa’nın sürekli kötü olduğundan ve korkulması gereken bir karakter olduğundan bahsetti. Burada Didimangisa özelinde genel bir durumdan söz ediyorum: herkes Didimangisa’nın yerine başka bir şey de koyabilir. Dinsel, ırksal, sınıfsal... En nihayetinde bana göre; asıl olan sevgi duygusudur ve korku duygusundan daha güçlüdür. Bu yüzden de diyorum ki, Didimangisa bizi seviyor.

Aycan, aynı röportajımızda sound’unuz için, “Progressive Rock müziğe kuzeyin ruhunu üflüyoruz gibi bir durum diyebiliriz,” demiştin. “Korku”da bu durumun birkaç basamak yükselerek şarkının atmosferine tamamen hakim olduğunu düşündüm dinleyince. Bu yavaş yavaş ilerleyen Gormot hikâyelerinde nelerle karşılaşacağımızla bir ipucu olabilir mi? Ek olarak bu sound’da -özellikle sözlere girmeden önceki gitarlarda biraz eskiye döndüğünüzü de söyleyebilirim. Ucu açık işler heyecanlandırıyor sanırım sizi. Zira biz dinleyici olarak şarkının nereye gideceğini kestiremiyoruz ve bu duygu bize sirayet ediyor…

Evet, müziğimizi ifade ederken, “Progressive Rock müziğinin Kuzeyden gelen ruhu,” demiştim. Şarkıları bu denli dikkatli dinleyip ciddi analizler yapman beni mutlu etti açıkçası. Çünkü bir film izledikten sonra onunla alakalı notlar alıp sahneler üzerine detaylı konuşmak, verdiği duyguları paylaşmak gibi yaptığımız müziğin de üzerine tartışmak, konuşmak, dinamiklerini irdelemek ve insanlara geçen duygularını konuşabilmek gerçekten çok güzel bir his. Şarkıların bir hikâyesi olduğundan, çaldığımız melodilerin inişleri veya çıkışları da biraz hikâyeye göre oluyor diyebilirim. Örneğin “Hicazuri”, geçmişte yaşadığın güzel anıları ve sevdiğin insanları yitirdikten sonra bir daha geri gelmeyeceklerini bilmek, bu yüzden üzüntü duymak ve buna içten içe isyan etmek gibi duyguları barındırıyor. Hikâyenin görselleri de öyle, melodileri de. Vokal kısımları çok sesli bir ayin ya da dua gibi. “Korku”da da aynı “Hicazuri”de olduğu gibi, melodiler olsun senkoplar olsun, hikâyenin bütünü ele alarak oluşturduk. Ve artık biraz daha hızlı ilerlemeyi düşünüyoruz. İçerde olduğumuz için biz çok hissetmesek de, sizin bir dinleyici olarak “Korku” ile enerjiyi birkaç basamak daha yukarı çıkarttığımızdan bahsettin, o zaman doğru yoldayız demektir. Bence çok haklısın, “Korku” ile birlikte aslında hikâyenin nerelere gideceği ve ne şekilde gideceği konusunda bir ipucu vermiş olabiliriz, ama bence hâlâ merak uyandıran birçok ayrıntı var. Western gitar melodisi tamamen şarkının o kısmındaki görsel hikâye düşünülerek eklendi, umarım güzel bir hava katmıştır. Özellikle Gormot projesinde atmosfer hiç bitmesin, bir yerden başka bir yere gitsin ama bütünlüğünü korusun gibi akıl dışı şekilde çalıştığımız doğrudur, bu da işi ucu açık hale getiriyor ve hem merak uyandırıyor hem de heyecanımızı arttırıyor. Hatta albüm provaları için stüdyoya girdiğimizde Burak şarkıya girince haber verin diye takılırdı bize, çünkü bazı şarkıların girişleri biraz uzun. Fakat bu tamamen müziği hikâye ile birlikte paralel yaptığımızdan kaynaklanıyor

Bundan sonra neler var kafanızda? Bahsettiğimiz projenin tamamlanmasına ne kadar var?

Ocak ve Şubat aylarında birer single daha çıkarmayı planlıyoruz. Bu şarkılardan biri yine bir mitolojik karakteri konu alıyor. Diğerinin hikâyesi ise bir olayı ve onun getirdiklerini anlatıyor. Ardından, Nisan ayına kadar çıkarttığımız tüm şarkılar ile birlikte 5 ya da 6 yeni şarkı ekleyerek “The Birth” albümünü nihayete erdirmeyi planlıyoruz. Ve en önemlisi, “The Birth” konsept konserlerini düzenleyebilmek. Tüm bu hikâyeleri içinde barındıran konserler yapmak, albüm sonrası en önemli planımız olacak. Umarım başarabiliriz. Son olarak, ilk röportajımızı “Hicazuri” ile yapmıştık, şimdi “Korku” ile tekrar buluştuk. Bu güzel soruları sorduğun için sana çok teşekkür ederiz; müzik konuşmayı özlemiştik.