DÖNÜN BİR BAKIN DOĞU ŞEHİRLERİNE

Ağrı ve Erzurum insanına bir dokun bin ah işit!
Doğu’da soğukla mücadele eden şehirlerimizden biri de Ağrı…
‘Doğu Masası’ çalışmaları kapsamında zemheri ayında Doğu’nun sınır kenti Ağrı’dayız. Soğuk, ayaz, kar, tipi fırtınası yüzünüze, yaşadıkları yoksulluk yüreğinize çarpıyor…

Bazı şehirlerin kaderi ne yazık ki soğuk iklim oluyor. Gelişmiş ülkelerde soğuk iklimli şehirler, sosyal devlet olanakları, sağlıklı ekonomi yönetimi, çağdaş projeler ve sosyal katkılarla kış koşullarını aşabiliyor. Bizde ise soğuk doğa koşullarına bir de işsizlik, yoksulluk eklenince yaşam dayanılmaz oluyor.
Bizim ülkemizde soğuk şehirler adeta kaderleriyle baş başa bırakılmış görünüyor. Caddelerde, sokaklarda koştururken soğuktan kendinizi koruma çabası gösterseniz de dükkânını açmış müşteri bekleyen esnafın umutsuzluğu, caddelerde, sokaklarda paltosuz, elleri ceplerinde koşan gençlerle karşılaşmak insanı sarsıyor. Doğu’nun sıcak insanları, soğuktan, derinleşen yoksulluktan gülmeyi adeta unutmuş. Şehrin efendileri bile mutlu görünmüyor. Aydınlar, toplum önderleri, sanatçılar umutsuz ve mutsuzluklarını dillendiriyor.

Ağrı’da evlerin, kahvelerin, kafelerin, ofislerin kapılarından içeri girdiğinizde soğuk bir hava sizi karşılıyor. Küçük bir esnaf çarşısı içindeki Muhtarlar Derneği’ne giderken boş bir odada karanlıkta namaz kılan iki insandan biriyle yüz yüze gelince “Niye karanlıkta namaz kılıyorsun” diye sorunca “ Elektrik zamları can yakıyor” diye yanıt veriyor.
Marketlerin, kahvelerin içindeki ısının dışardaki soğuktan pek farkı yok.

Öğretmen evindeki temizlik, düzen, sıcaklıkla buluşsanız da sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinden dinlediğiniz tüp gazla ısınan çocukların hikâyesi, insan olanın uykusunu kaçırıyor. Soğuklar yaşamın her alanına sızınca bir zamanlar dillerdeki Ağrılı sanatçının “Ayaz Geceler,” türküsünü anımsıyorsunuz.

Ağrı Dağı karla yükünü yüklenmiş, beyaz gelinliğini sisle sakladığı için “Ağrı Dağı eteğinde/Uçan güvercin olsam” türküsü ile Ağrılıların ne halay çekmeye mecali kalmış ne de yarınlar adına kara gözlerinde umudun ışığı ışıldıyor. Ağrı Dağı bile eteğinde yaşam savaşı veren insanların hüznünden üstünü saran sisle saklanıyor.
Yılın yarısını zor kara kış koşullarında yaşayan Ağrı’ya ülkeyi yönetenler, kömür, elektrik, doğalgaz fiyatlarında kolaylık sağlamayı bile düşünmüyor. Bu isteği yıllardır dillendiren Ağrılılar artık bu konuda bir umut ışığı görmüyorlar.
Birkaç ay önce gittiğimiz Doğu’da toplumsal sorunların öncelik yitirdiğini görüyoruz. Birincil sorun işsizlik, ekonomik krizi konuşuyorlar. Ağrı’da yoksulluk giderek derinleşiyor…
Akşam karanlığında Ağrı’dan Erzurum’a karlı buzlu yolculuğumuzda gökyüzünde bize eşlik eden hilal ayla yol alıyoruz.
Erzurum kadın egemen bir şehirdir…

Nene Hatun’dan, Kara Fatma’ya kadın mücadelesinin liderleri ile gönenir. Cumhuriyet fikrinin atıldığı bu şehirde de ne yazık ki durum içler acısı…
Ana toprakları Erzurum’a vardığımda ana kucağı sıcaklığında uyudum… Gün erken başladı. Erzurum’un sivil toplum önderleri, kalemi, kelamı olan insanlarla buluştuk. O güzel insan yüzlerinde mollalar verdik. Hepsini dinledik. Bir zamanlar Doğu’nun Paris’i Erzurum’un çok geri kaldığından yakındılar. Tarihi, kültürel, doğa güzelliklerinin dünyaya sunulması bir yana adeta gölgelendiğini dile getirdiler. Erzurumlu Muğla Milletvekili Mürsel Alban’la dinliyoruz.
Dadaşlar da çok dertli…

Bir aydın, “Siz şehre mesafeli olursanız şehir de size mesafeli olur ”diyor.
Erzurum’da bir özel hastane bile yok, tren değil en hızlı tren istiyorlar. Uçak günlerini beklemek istemiyorlar. Çünkü Erzurum koca bir üniversite kenti. Ülkenin her köşesinde Erzurum üniversitesinde koşan gençler var. Atatürk Üniversitesi, Erzurum Teknik Üniversitesinde beş yüz nüfuslu üniversiteler.
“Atatürk’ün Erzurum’a Gelişinin 100. Yılı için biz Erzurumlular tüm kurumlarımızla, yazarlarımızla, bilim insanlarımızla, sivil toplum örgütlerimizle, başarılı kadınımızla, gençlerimizle bir yıl hazırlandık. Hangi lider gelip bizimle bu coşkuyu, bu gururu paylaştı. Sorunlarımızı dinledi” diyorlar.
Erzurum da kaderine terk edilmiş bir şehir.

Ağrı ve Erzurum’da konuştuğumuz sözünü söylemekten sakınmayan insanlar, “Doymuş kentleri bırakın! Yüzünüzü Doğu’nun insanı sıcak, doğası soğuk şehirlerine çevirin!”
Doğu şehirlerinden yaşayanlar ülkeyi yönetenlerden, kış koşullarında pozitif ayrımcılık bekliyorlar.
Doğu şehirlerinde dert çok derman ellerimizde…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yaşar Seyman Arşivi