Emekli Memur Sen: İnsan onuruna yakışır bir maaş istiyoruz

Emekli Memur Sen: İnsan onuruna yakışır bir maaş istiyoruz
Emekli Memur Sen Genel Başkanı Ali Küçükkösen, emeklilerin maaş beklentisi ile ilgili basın açıklaması yaptı. Emekli Memur Sen Genel Başkanı Ali Küçükkösen, emeklilerin maaş beklentisi ile ilgili basın açıklaması yaptı....
Emekli Memur Sen Genel Başkanı Ali Küçükkösen, emeklilerin maaş beklentisi ile ilgili basın açıklaması yaptı. 

Emekli Memur Sen Genel Başkanı Ali Küçükkösen, emeklilerin maaş beklentisi ile ilgili basın açıklaması yaptı. Emekli Memur-Sen Başkanı Küçükkösen, "Devletimizden beklentimiz; kamu görevlilerine yapılan seyyanen ödemenin emeklilere de yansıtılması,  çalışan-emekli arasındaki uçurumun azaltılması, eksikliklerin gidermesi, sesimizin duyulmasıdır" açıklamasında bulundu.

Ali Küçükkösen'in konuşmasından satır başları şu şekilde:

"Sıkılaşma tedbirleri en çok emekli üzerinde oynanıyor. Emeklinin hakkı, verilen vergilerin sonunda elde edilmiş bir haktır.

"Emekli maaşı az olduğu için emekli olmak istemiyorlar"

Hayatımızın geri kalan kısmını insan onuruna yakışır bir maaş elde ederek, geçim kaygısı düşünmeden huzurlu bir şekilde yaşamak kamu iş vereninden beklemek en doğal beklentimizdir. Kamu görevlileri bugün emekli oldukları takdirde maaşlarının yüzde 50'sinden fazlasının düşeceğini bildiği için emekli olma hayali kuramıyor. Emekli ya emekli aylıklarımız düzeltilsin ya da kamu görevine tekrar dönüş hakkı verilsin diyor.

Emekli günlerini hesap yaparak geçiriyor."

Konuşması sık sık atılan sloganlarla kesilen Emekli Memur Sen Genel Başkanı Ali Küçükkösen, şunları söyledi:

“Emekli Memur-Sen olarak; temmuz ayında kamu görevlilerine yapılan 8 bin 077 TL iyileştirmenin emeklilere de yapılması, 1 Ekim itibarıyla çalışmalarına başlayan TBMM’ye çağrıda bulunarak emekli aylıklarımızın artırılması, 29 Aralık 2023 tarihi itibarıyla ise Ulus Meydanı’ndan yeni yılda insanca yaşamaya uygun emekli aylıkları için basın açıklamaları gerçekleştirmiştik. Israrımızın, kararlılığımızın ve mücadelemizin sebebi, 6 aydır emekli aylıklarımızın hak edilen seviyeye çıkarılmaması, sesimizin duyulmaması, taleplerimizin karşılık bulmamasından kaynaklanmaktadır. Mevcut aylıklarla emekliler, ne 6 ay daha mücadele edecek ne geçim derdini sürdürecek ne de hayatını idame ettirecek seviyededir. Emekli olabiliriz. Ama sesimizi meydanlarda yükseltmek için hala genciz. Emekli olabiliriz. Ama sözümüzün gerekli yerlere ulaşması için hâlâ mücadeleye devam ediyoruz. Emekli olabiliriz. Ama hakkımız olanı almak ve sendikal hakka kavuşmak için mücadelemizde kararlıyız. Emeklileri; ‘yaşlı’ olarak gören bakış açısına karşı, ‘tecrübeli, kararlı ve hürmet görmeyi hak eden’ gerçeğini yansıtmak için buradayız. Ortada büyük bir adaletsizlik var. Nedir bu adaletsizlik? Nedir bizleri her seferinde ekran karşısına getiren? Bu durumu sizlere 2 başlıkta kısaca açıklayacağım. Birincisi; kamu personel sistemi kurgulanırken, kamu hizmetine ya da kamu görevlisine ilişkin bir süreç esas alınmamıştır. Kamu görevlisi gibi emeklisi de personel sisteminin bir parçasıdır.

“‘8 bin 77 TL’yi kamu görevlisine verelim, emeklisine sessiz kalalım’ anlayışı maalesef bu yangını körüklüyor”

Mevcut kadro unvanı üzerinden kamu görevlisine yapılan iyileştirmeler, kamu görevlisi emeklisini de etkilemektedir. Mevcut kadronun ek göstergesi artarsa, emekli kamu görevlisinin de ek göstergesi artar. Mevcut kadronun taban aylığı artarsa, emekli kamu görevlisinin de taban aylık tutarı artar. Mevcut kadronun aylık, gösterge aylığı, kıdem aylığı artarsa, emekli kamu görevlisinin de bu unsurların artış oranına göre emekli aylıkları artar. Yani, kadro sadece kamu çalışanına verilmiş bir hak ve menfaat değil, aynı zamanda kamu emeklisini de kapsayacak bir haktır. Bizler emekli olduğumuzda, öğretmen emeklisi, hemşire emeklisi, mühendis emeklisi, genel müdür emeklisi, memur emeklisiyiz diyoruz. Neden? Çünkü emekli olduğumuz kadro, bizim haklarımızı sadece çalışırken ya da emekli olurken değil, emeklilik sürecimizin tamamında etkiliyor. Kamu görevlisinin görev aylığı ve emekli aylığı arasındaki bu orantısız, adaletsiz, hakkaniyetsiz büyük farklılık neden? Cevabını da biz verelim. Bütçede tasarrufu en rahat nereden yaparız? Emekliden. Sosyal Güvenlik giderlerini en çok nereden kısarız? Emekliden. ‘8 bin 77 TL’yi kamu görevlisine verelim, emeklisine sessiz kalalım’ anlayışı maalesef bu yangını körüklüyor.

"Ya emekli maaşı artsın ya da mesleğe geri dönüş hakkı verilsin"

Gelişmiş ülkeler emeklilerini, el üstünde tutup, haklarını artırmak, hayat standartlarını yükseltmek için düzenleme yaparken, bizdeki mevcut durumda; emeklileri devletimize yük ve ek maliyet gibi gösteriyorlar. Sıkılaşma politikaları, mali disiplin hükümleri, tasarruf tedbirleri en çok emeklilerin üzerinde uygulandı ve uygulanmaya da devam ediyor. Emeklilik, hazineye gider ya da devlete maliyet değil yıllarca verilen emeğin, sunulan katkının, dökülen alın terinin, eksiksiz yatırılan vergilerin sonucunda elde edilmiş bir haktır. Hayatımızın geri kalan kısmını insan onuruna yakışır bir maaş elde ederek, geçim kaygısı düşünmeden, huzurlu bir şekilde yaşamak kamu işvereninden en doğal beklentimizdir. Kamu görevlileri, bugün emekli oldukları takdirde maaşlarının yüzde 50’den fazla düşeceğini bildikleri için yaşına, yaşlılığına, hastalığına, on yılların getirdiği yorgunluğa ve yıpranmışlığa rağmen bırakın emekli olmayı emeklilik hayali bile kuramıyor. Emekliler ya emekli aylıklarımız düzeltilsin ya da kamu görevine tekrar dönüş hakkı verilsin diyor.

"Emeklilerimiz buraya gelirken verecekleri yol parasını bile düşünüyorlar"

Bizlere, emekli olup geçim derdi yaşamayı mı, yoksa kamu personel sistemini ve personel istihdamını olumsuz etkileyecek şekilde zorunlu emekliliğe kadar çalışmayı mı tercih edeceğimizi bilemediğimiz bir sistem dayatılıyor. Peki bu işin sosyal maliyetini düşündünüz mü? Peki bu işin adaletsizliğini, hakkaniyetsizliğini düşündünüz mü? Emeğin ve alın terinin hakkını düşündünüz mü? Düşünülmüş olunsaydı, emekliler bugün koştura koştura buraya gelmez, ailesiyle, çocuklarıyla, torunlarıyla rahat bir hayat yaşardı. Acı ama gerçek olan bir durumu ifade etmek istiyorum. Emeklilerimiz buraya gelirken, hakkını ararken, adil olanı isterken dahi ödeyeceği yol parasını, masrafını düşünmek zorunda kalıyor. Emekliler hürmet görmeyi beklerken, maalesef günlerini hesap yaparak geçiriyor.

"Adil bir ücret emek veren herkesin hakkıdır"

İkinci husus; çalışırken elde edilen birçok gelir, ek ödeme, fazla çalışma, tazminat, hatta eş ve çocuk yardımı emekli olduğunuzda kesiliyor. Emekli olduğunuzda; eşinizle, çocuğunuzla aranızdaki bağ kopuyor mu? Hayır. Ama geliriniz bu kopuşu yaşıyor. Sosyal güvenlik ve emeklilik; bireyin, çalışanın, emek verenin ve alın teri akıtanın adil bir ücret elde etmeyi beklediği en doğal hakkıdır. Sosyal devlet ilkesinin de en temel unsuru bu adalet terazisini doğru kurmaktan geçmektedir. 2024 yılı için asgari ücret yüzde 49,11 artışla,17 bin 2 TL olarak belirlendi. Aralık ayı enflasyon rakamlarının açıklanması ile İşçi, Bağ-kur emeklisine yüzde 37,57, memur ve memur emeklisine yüzde 49,25 artış yapılacak. En düşük memur maaşı (bekar) 30 bin 910 TL iken, en düşük memur emeklisi aylığı 14 bin 700 TL olarak belirlendi. İşçi emeklilerinin aylıklarının ise bu tutardan çok daha alt seviyelerde olduğu görülmektedir. Bu artış sonrası en düşük emekli aylığı asgari ücretin dahi altında kalmaktadır.