Kerem Kırçuval

Kerem Kırçuval

ERDOĞAN GERÇEKTEN KILIÇDAROĞLU’NU İSTİYOR MU?

Yazıyı sonuna kadar okuyacağınızdan eminim ama yine de baştan söyleyeyim. Hayır istemiyor. Yazının sonundaki sürprizi kaçırmayın.

Neden mi istemiyor?

Anketler istediği gibi gitmiyor.

Finali Bay Kemal ile yapmak istemiyor.

Diğer adayların kendisine yeni bir olanak tanıyacağını, onlarla bir şekilde baş edebileceği görünüyor. Anketler dedim, zira kendisine sunulan yahut anlatılan anketlerin tümünde rakiplerin tamamı karşısında seçimin garanti olmadığını görüyor.

Dün partisinin grup toplantısında sayın Cumhurbaşkanı esti gürledi. Üçüncü yaşını dolduran güzel gazetemizde ayrıntılarını okursunuz ama bir bölümünü ben de burada paylaşayım. Ne diyor?

“Gücün yetiyorsa, yüreğin varsa, kendi özgür iradenle hareket edebiliyorsan seçimlerde çık karşımıza, birikimlerimizi, vizyonlarımızı, projelerimizi, heyecanlarımızı yarıştıralım. Bırakalım kararı millet versin. Yok eğer aday olmak istiyor; ama birilerinin tehdidine, şantajına, telkinine maruz kalarak bunu ilan edemiyorsan da korkma!”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı sadece yakından değil, sağ olsun çok sayın medyamız sayesinde aynı anda 20 kanalın ortak yayını ile dinleyenler iyi bilirler. Cumhurbaşkanı Erdoğan ne zaman esip gürlese ne zaman meydan okusa hep tersi olur, aksi yaşanır.

Aklınıza “One munite” mi geldi? Tahmin ettim. O müthiş çıkıştan, tam da yarım saat sonra, oturumda ne İsrail’in o dönemdeki Cumhurbaşkanı Peres ne de İsrail halkının hedef alındığını kameralar karşısında söylemiş, bu da canım televizyonlarımız tarafından canlı yayında ekrana getirilmişti. Erdoğan orada suçlunun moderatör olduğunu ilan etmişti.

Rahip Andrew Brunson’u hatırlarsınız, Türk kökenli Alman gazeteci Deniz Yücel’i misal… Söylemler ve eylemler… İç siyasete dair de onlarca örnek verilebilir. Dikkat çektiğim sayın Erdoğan ne zaman en üst perdeden konuşursa sonuçlarının farklı olduğu gerçeği. Yoksa kimseye sataşma derdinde değilim. Beni, silmedilerse Anadolu Ajansı arşivi doğrular.

Biz yine Bay Kemal’in adaylığı üzerinden gidelim ve yazının sürprizine gelelim.

İstemez Recep Tayyip Erdoğan Bay Kemal’i rakip olarak görmek. Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Millet İttifakı’nın oluşumunun en önemli mühendisinin, daha önce aday olmak yerine başka isimleri rakip çıkaran CHP Genel Başkanı’nın yine yarışta olmamasını ister çünkü.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun rakip olmaması kendisine psikolojik üstünlük sağlar, “Bakın yine karşıma çıkamadı” siyasetine imkân tanır zira. Siz bakmayın AK Parti sözcülerine. Erdoğan için zor rakip Bay Kemal. Kolay rakip ise adı geçen diğerleridir. Bay Kemal’in aday olmaması aynı zamanda Cumhur İttifakı’ndan kopan seçmenler ile Millet İttifakı’nın bir büyük çoğunluğunda da hayal kırıklığı yaratacağını hesaplar Sayın Erdoğan.

Peki neyi amaçlamaktadır sayın Cumhurbaşkanı? Millet İttifakı’nı köşeye sıkıştırmayı. İttifakın liderleri tek tek ya da koro halinde ve ısrarla seçim takvimi açıklanmadan adayın duyurulmayacağını söylüyorlar. Daha önceki gün Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu “Takvim açıklansın biz de adayı iki gün içinde açıklarız. Kimse merak etmesin” demedi mi?

Yazımı bir sürprizle bitireyim. Sayın Cumhurbaşkanı siyasette şaşırtmayı çok sever ama bu kez esas şaşırtmacaya Bay Kemal’in hazırlandığını söyleyeyim. Bay Kemal sürprizi, masadakileri değil, ama AK Parti’de “Haydi çıksın karşımıza” diyenlere olacak. Bekleyin görün.

“Bay Kemal’i bekleyin”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kerem Kırçuval Arşivi