Erken seçim ayarlı kapatma davası

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, HDP’nin kapatılması konusundaki ısrarı sürüyor. Bahçeli önceki gün yaptığı açıklamada, Yargıtay’a kapatma davası açma çağrısı yaptı. Bahçeli, “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bilhassa 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili hazırlanan ve hukuken açık ihbar niteliği taşıyan iddianameyi temel alarak HDP hakkında acil ihtiyaç olan kapatma davasını süratle açabilecektir.” ifadelerini kullandı.
Bahçeli devamında bir adım daha atarak, “Şayet kapatma davasının açılması tavını kaybedip tavsamaya havale edilirse MHP, Siyasi Partiler Kanunu’nun 100’üncü maddesine müzahir olarak gereğini zamanı geldiğinde inanmışlıkla yapacaktır” açıklamasını yaptı.
Bahçeli’nin açıklaması bize en kötü ihtimal, MHP’nin HDP’nin kapatma davası açılması için uygun bir konjonktürde başvuru yapacağını gösteriyor.
Cumhur İttifakı liderlerinin trafiği ve Bahçeli’nin bu son açıklaması bana, Türkiye’nin hızla bir erken seçime gittiğini gösteriyor.
Ve bu konudaki somut adım ise HDP hakkında açılacak kapatma davası ile gelecek. Yani HDP hakkında açılacak dava ile erken seçim kararı arasında doğrudan bir ilişki olduğu açık olacak.
NEDEN HDP?
Bu sorunun basit bir cevabı var. İster zamanında, ister erken olsun, seçimin anahtarı HDP’nin elinde. Yani HDP’nin siyasal tercihi, seçim sonuçlarında belirleyici olacak.
2017 Anayasa Referandumu’ndan bu yana Türkiye’de bir anlamda 2,5 parti var. Daha doğrusu iki büyük ittifak ve bir de parti var. Yeni iki partiyi ve SP’yi bu ayrımın dışında özellikle bıraktım.
İttifaklar, Cumhur ve Millet İttifakı. Parti ise bu ittifaklar dışında “bırakılan” HDP.
Bu ittifaklardan Cumhur İttifakı iktidar. Ve bu iktidarın Türkiye’yi getirdiği nokta, siyaset anlayışı, izlediği politikalar ve siyasal söylemi de ortada.
Buna karşı Millet İttifakı ise muhalefet olarak Cumhur İttifakı’nın tam tersi pozisyonu savunuyor. Ortak keseni demokrasi, özgürlükler ve adalet.
Bu tasnife göre HDP’nin izlediği siyasete, siyasal söyleme baktığımızda muhalefete yakın olduğu çok açık. Özellikle 2019’daki yerel seçimlerde bu net biçimde ortaya çıktı. Ki, HDP’yi Cumhur İttifakı için tehlikeli kılan da bu pozisyonu.
BİZDEN OLMAYAN TERÖRİST
Bu yüzden AK Parti ve MHP liderleri Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli, HDP için başka kriteri devreye sokuyor ve kimlik siyaseti üzerinden partiyi “terörle” irtibatlı göstererek siyaset dışına itmek ve son tahlilde tasfiye etmek istiyorlar.
HDP’nin terörle ilişkili olduğu iddiasını Bahçeli doğrudan söylerken, Erdoğan ise Cumhur İttifakı’nın terörle mücadele ettiğini ve kendilerini desteklemeyen başta CHP olmak üzere herkesi terörün yanında olmakla suçluyor. Gerçek olmamasına rağmen söylemle oluşturulmaya çalışılan “algı” bu.
Şu çok açık ki, “terör” önümüzdeki dönemde siyasi tartışmaların ana argümanlarından biri olacak.
Ve Cumhur İttifakı’na muhalif olan herkes bu suçlamadan nasibini alacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murat Aksoy Arşivi