Mücella Yapıcı'dan Gezi tebliğnamesi tepkisi

Mücella Yapıcı'dan Gezi tebliğnamesi tepkisi
Gezi davası kapsamında Bakırköy Cezaevi'nde tutuklu bulunan yüksek mimar Mücella Yapıcı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın tebliğnamesini değerlendirdi.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, yargılama sürecinde yaşananlarla...

Gezi davası kapsamında Bakırköy Cezaevi'nde tutuklu bulunan yüksek mimar Mücella Yapıcı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın tebliğnamesini değerlendirdi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, yargılama sürecinde yaşananlarla yalnızca Türkiye'de değil, uluslararası kamuoyunda tepki çeken ve hukuk tarihine bir 'skandal' olarak adını yazdıran Gezi davasıyla ilgili tebliğnamesini yayınladı. 

14 Mayıs'ta Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay’ın yargılamanın durdurulması talebinin reddini isteyen başsavcılık, Mücella Yapıcı dışında tüm sanıkların cezalarının onanmasını talep etti. Yapıcı duruma tepki gösterdi.

T24 yazarı Murat Sabuncu, avukatı Fikret İlkiz'le görüşen Yapıcı'nın sözlerini şöyle aktardı:

"Tebliğname yayımladıktan sonra Türkiye'nin en saygın hukuk insanlarından, Mücella Yapıcı'nın avukatı Fikret İlkiz Bakırköy Cezaevi'ne gidip kendisiyle bir görüşme yaptı. Fikret İlkiz'e söylediklerinden bir bölümünü burada aktarmak istiyorum:

'Tebliğnameyi hayretle karşıladım ve öncelikle etik bakımdan hiç doğru bulmadım. Bu davada yargılananlar bakımından beni diğer sanıklardan ayırarak hakkımda böyle bir yargıya varılamaz. Neden etik bulmuyorum? Kendimi aşağılanmış ve hakarete uğramış hissediyorum. Öyle bir algı yaratılıyor ve öyle bir durum ortaya çıkarmak istiyorlar ki, Mücella Yapıcı 'yaşlı başlı birisidir onu ayıralım ve cezaevinde ölmesin'. Başlarına dert olmamdan çekiniyorlar…İsteseniz de istemeseniz de böyle bir görüş ileri sürmekle böyle bir durum algılanıyor. Böyle bir yaklaşımı kabul etmiyorum, şiddetle reddediyorum. Kimsenin bana hakaret hakkı bulunmadığını da herkesin bilmesini istiyorum. 

Herkesin kararını onaylayacaksınız, Mücella Yapıcı hakkındaki mahkûmiyeti bozacaksınız. Böyle şey olmaz. Mademki benim hakkımda mahkûmiyetime yeterli, kesin ve inandırıcı delil yoksa, elde edilememişse, delil yoksa, diğer sanıklar bakımından da kesin ve inandırıcı delil yok demektir. Tebliğnamede yazılı. Daha önce İstanbul Asliye Ceza'da yargılandım ve beraat ettim.

30. Ağır Ceza'da yargılandım beraat ettim. O zaman hakkımdaki davayı reddedin. Şimdiye kadar hiçbir yargı organı davanın reddi gerekir demedi. Neden? Böyle bir karar vermek istemiyorlar. Gezi davası bir bütündür ve haklarında mahkûmiyet kararları verilenlerin hepsi delilsiz yargılanmış ve haklarında inandırıcı bir delil olmadan mahkûmiyet kararı verilmiştir.

Yargının bağımsız ve tarafsız olmadığını biliyoruz dediğimize göre bağımsız ve tarafsız olmayanlardan ne istenebilir ki zaten. Türkiye'deki hukuk budur. Tebliğname benim için şaşırtıcı olmadı ama en üzüldüğüm ve öfkelendiğim tarafı benim hakkımda mahkûmiyetine yeterli, kesin ve inandırıcı delil elde edilemedi deniliyor ama ardından 'sabit olan eylemleri nedeniyle ayrı ayrı cezalandırılması gerekirken' denilmiş…

Ne demek şimdi bu? Göstersinler o zaman hangi eylemlerim suçmuş, sabitmiş… Böyle bir hukuk anlatısı olmaz, olamaz. Cezaevindeyim, yaptığım her şeyi inanarak yaptım ve kendi kendime çok bahtiyarım. Çünkü ne benim ne diğer sanıkların hiçbirimizin suç işlemediğimize adım gibi eminim. Gezi davasında ben değil, bizler varız. Beni diğer sanıklardan ayırarak hukuk ve adalet yaratamazsınız.' (...)"