Adem Soytekin, Yeni Şafak'a konuştu: 'Etkin pişmanlık' ifadesinde anlattığı 'sistemi' tutuklandıktan sonra duymuş!

Adem Soytekin, Yeni Şafak'a konuştu: 'Etkin pişmanlık' ifadesinde anlattığı 'sistemi' tutuklandıktan sonra duymuş!
İBB’ye yönelik operasyonlardan tutuklanıp ‘etkin pişmanlık’ kapsamında salıverilmek için var olduğunu iddia ettiği bir ‘sistemin’ detaylarını anlatan Adem Soytekin, Yeni Şafak’a verdiği söyleşide ‘sistem’i gözaltına alındıktan sonra duyduğunu söyledi

PENCERE - İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) odaklı ‘yolsuzluk’ soruşturmasında tutuklanıp ‘etkin pişmanlık’ kapsamında salıverilen işadamı Adem Soytekin, iktidara yakınlığı ile bilinen Yeni Şafak'a konuştu. Ekrem İmamoğlu tarafından kurulmuş bir 'sistem' olduğunu iddia eden ve buna dair pek çok kişi ve kurumunun isminin geçtiği uzun bir ifade vererek ‘etkin pişmanlık’ kapsamında ev hapsi kararıyla cezaevinden serbest bırakılan Soytekin, bu defa "Sistem adını ben de sonradan duydum. Gözaltı sonrasında" dedi.

İfadesinde anlattığı 'sistemi' gözaltına alındıktan sonra duymuş!

Aytekin'in "Sonradan duydum" dediği 'sistem' iddiası hakkında verdiği ifade iktidara yakın medyada "Adem Soytekin 'sistemi' anlattı" başlığı ile yer bulmuştu.

Soytekin, "Soruşturmada İmamoğlu ve ekibi tarafından kurulan ‘Sistem’ adı veriler bir yapı olduğu iddia ediliyor. Sistem nedir? Neyi hedefliyorlar?" sorusuna şu yanıtı verdi:

Sistem adını ben de sonradan duydum. Gözaltı sonrasında. Yani muhtemelen para bir yerde toplanıyor, oradan dağıtılıyor. Gayriresmi ödemeleri de oradan yapıyorlar. Etkin pişmanlıktan yararlanan diğer arkadaşlarımın bu yöndeki ifadeleri beni çok şaşırttı. Buradan görünce evet, gerçekten bir havuz var ortada, bir yerde toplanan bir para var. Bir sistem varsa sadece nakittir, konutun sistemde olduğunu düşünmüyorum.

İfadesinde "Biliyorum" dedikleri çıkınca "Duymuştum" oldu!

Soytekin'in Yeni Şafak'ın Sistem sadece İmamoğlu’na mı ait? Sistem'in güvenli evleri var mı? sorusuna da ifadesi ile çelişkili olarak şu yanıtı verdi:

Bir sistem varsa İmamoğlu’nun olabilir. Ayrım olduğunu düşünmüyorum. Sistemin sahip olduğu güvenli evler olduğunu duymuştum.

Oysa Soytekin, temmuz ayında verdiği ifadede aynı konuyla ilgili şunları söylemişti:

Operasyon öncesinde Fatih Keleş’in sistemin paralarını sakladığı güvenli evler olduğunu biliyorum. Veysel Erçevik’in kullanmış olduğu evde bunlardan birisiydi. Yine Fatih Keleş’ten Bakırköy’de Aşçıoğlu ve Nef’te Koru Florya’da Mustafa Keleş’e ait bir dairenin bu amaçlarla tutulduğunu bilmekteyim ancak halihazırda bu dairelerin aktif kullanılıp kullanılmadığını bilmiyorum.

İktidara yakın medya, tutuklanmasının ardından Soytekin'e 'İmamoğlu’nun inşaatlarında sıvacı-kalfa olduğu, kısa sürede baş döndüren bir servet edindiği' iddiasıyla "Sıvacı Adem" lakabını takmıştı.

TGRT, A Haber, Sabah, 24 TV gibi iktidara yakınlığıyla bilinen pek çok basın kurumu, Soytekin ile ilgili haberleri "Sıvacı Adem" başlığını kullanarak vermişti.

Soytekin, "Siz sıvacılık ya da kalfalık yaptınız mı?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:

Sıvacılık hiç yapmadım ama inşaatlardaki sıvacılar, demirciler hepsi kardeşlerim. Benim üzerimden sıvacılık mesleğini küçümsemek tuhaf geliyor bana.

Soytekin'in Yeni Şafak söyleşisinde öne çıkan diğer kısımlar şöyle:

Beylikdüzü belediye başkanlığı döneminde İmamoğlu sizden bir şey istedi mi? Bir talebi oldu mu?

Hiçbir şey istemedi. Seçim dönemi dostumuz olduğu için yardımcı olduk. Hatta belediyenin ilk zamanlar parası yoktu, belli işler vardı. “Şunları yapmamız lazım” dedi; gittik yaptık. Kreş, muhtarlık, kavşak, bakım onarım… “Yap” dediler, yaptık. Kâr amacı yoktu. Örneğin bölgeye okul yapmak isteyen firmalar bize yönlendiriliyordu. Fiyat konusunda anlaşıp yapıyorduk, onlar da bize karşılığında kısmen daire, kısmen çek, kısmen de para verdikleri oluyordu.

- Cezaevinde tehdit edildiniz mi? Konuşmamanız için uyarı aldınız mı?

Personellerim gözaltına alındıktan sonra ben etkin pişmanlık konusunda net karar verdim. O aradaki süreçte uyarıldım. Bir keresinde biri erkek diğeri kadın 2 tane tanımadığım avukat geldi. Erkek olan avukat “Beni devlet gönderdi. Devletimiz senin burada olmanı istemiyor. Konuşma, konu çok kısa sürede çözülecek” dedi. “Devlet burada bulunmamı istemiyorsa çıkartsın beni o zaman, burada niye tutuyor” karşılığını verdim. Başsavcılığa da konuyu aktardım. Başka bir seferde de avukat hanımefendi geldi, “Etkin pişmanlıktan faydalandığını biliyoruz” dedi. Şaşırdım. “Pardon ismininiz ne kimsiniz” dedim. Tolga Gül diye birinin avukatı olduğunu söyledi. Ben de Tolga Gül’ü tanımadığımı söyledim. “Sen bize 80 milyon liralık senet vereceksin” dedi. “Sen kimi tehdit ediyorsun… İsminizi söyler misiniz?” karşılığını verince bana şöyle dedi: “Sen boş ver benim ismimi, tutuklu olan sensin. İsmimi falan söylemiyorum. Benim ismim önemli değil sen senedi ne zaman vereceksin.” Ben de infaz memuru çağırarak hanım efendiyi tanımadığımı, dışarı çıkarılmasını istedim. İnfaz memuruna bunu tutanak altına aldırıp savcılığa bildirdim. Cezaevine girerken isim verdiği için oradan ismini öğrendim.

Ekrem İmamoğlu sizinle iletişime geçti mi? Size pusula gönderdi mi? Notlarda ve pusulalarda ne yazıyordu?

Benim etkin pişmanlıktan faydalandığım basına yansıdıktan sonra Ekrem Bey’in avukatı gelerek not iletti. Ondan sonraki seferde yine sözlü olarak not geldi. İkinci notta Ekre Bey’in “Kızgın değil, kırgınım. İzahat bekliyorum” dediği söylendi. Başka bir ziyarette Sistem’in avukatları “En kötü ihtimalle milletvekili olup çıkacaksınız. Sana garantisini veriyoruz” gibi ifadeler kullandı. Bu süreçte ben avukatlarla görüşmeyi kestim. Sistemin avukatlarını kabul etmediğim için artık benim avukatım üzerinden not gönderiyorlardı.

Kaynak:Haber Merkezi

Öne Çıkanlar