Bütçe teklifine 864 sayfalık şerh: CHP, AKP'nin gizlediği harcamaları tek tek açıkladı
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan geçen 2026 Yılı Bütçe Teklifi’ne ilişkin hazırladığı 864 sayfalık kapsamlı muhalefet şerhinde, iktidarın yönetim anlayışına ve mali politikalarına sert eleştiriler yöneltti. Raporda en çok dikkat çeken bölüm, Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerinin bütçeye getireceği devasa yük oldu.
CHP'nin muhalefet şerhinde, "ticari sır" gerekçesiyle milletvekillerinden dahi kaçırılan KÖİ projelerinin önümüzdeki üç yılda bütçeye getireceği maliyet detaylandırıldı.
KÖİ projelerinin bütçeye toplam yükü 821.5 milyar TL olarak hesaplandı.
Hesaplamalara göre bu projelerin bütçeye getirdiği yük her yıl katlanarak artacak:
2026 yılı: 238.5 milyar TL
2027 yılı: 274 milyar TL
2028 yılı: 309 milyar TL
Raporda, bu projelerin sözleşmelerinin gizlendiği ve önemli bir bölümünde fizibilite çalışmalarının doğru yapılmadığının sonradan anlaşıldığı vurgulandı.
Denetim sistemi eleştirildi
Şerh, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin (CHS) devlet yapısı üzerindeki olumsuz etkilerini ve denetim sorunlarını "Manzara-i Umumiye" başlığı altında topladı.
CHS ile birlikte yürütme organı üzerindeki neredeyse tüm denetim mekanizmalarının ve sınırlamaların ortadan kaldırıldığı savunuldu.
Devlet geleneğinde ve bürokratik liyakat kültüründe "dramatik bir bozulma" yaşandığına dikkat çekildi. Raporda sistem, "siyasi ve ekonomik krizlerin rejimi" olarak nitelendi.
Cumhurbaşkanlığı bünyesinde, mevcut kurumlara paralel yeni ofis, kurul veya başkanlıklar oluşturulduğu ve bu yolla kamu yönetimindeki kurumsal hafızanın "silindiği" ifade edildi.
Bütçe sunumunun Cumhurbaşkanı yerine yardımcısı tarafından yapılmasının "Anayasa’nın açıkça ihlali" olduğu belirtildi.
Türkiye Varlık Fonu'nun (TVF), kârlı kuruluşları bünyesine katarak adeta "ikinci bir Hazine" gibi çalıştığı ve kamu mali yapısında tahribat yarattığı ileri sürüldü.
CHP, yeni sistemin kamu kaynaklarını dağıtma biçiminin toplumsal ayrışmayı derinleştirdiğini savundu:
İşe alımlarda "partizanca bir anlayışın" hakim olduğu ve liyakat ilkesinin tamamen ortadan kalktığı belirtildi. Uzmanlık, vasıf ve bilgi birikiminin kamuda bir "değer" olmaktan çıkarıldığı vurgulandı.
Halkın ve kamunun olanaklarının denetimsiz ve adil olmayan bir biçimde dağıtıldığı, "Saray ve çevresi ile iyi ilişkiler kuranların kamu kaynaklarına haksız bir biçimde ulaşarak zenginleştiği" tespiti yapıldı.
MESEM gündemi
Şerhte, son dönemde tartışma yaratan Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) uygulaması da ele alındı:
MESEM’in, "çocuk emeğini sistematik bir şekilde sömüren bir düzen" hâline geldiği savunuldu.
Programın, eğitim alması gereken çocukları ucuz iş gücü olarak kullanmanın bir aracı olarak işletildiği ve ekonomik krizle boğuşan ailelerin çaresizliğinin fırsata çevrildiği değerlendirmesi yapıldı.
Kaynak:Haber Merkezi