Ece Gürel Belgrad Ormanı’nda 4 günü nasıl geçirdi?

Gazete Pencere – Caner Taşpınar

İstanbul, Kağıthane Gültepe Mahallesi'ndeki evinden 2 Mart Pazar günü gezmek için Belgrad Ormanı'na gideceğini söyleyerek çıkan 35 yaşındaki Mimar Ece Gürel kaybolmuş, yakınlarının ihbarı üzerine ormanda çok sayıda arama kurtarma ekibinin katılımıyla geniş çaplı arama çalışması başlatılmıştı.

Ece Gürel'in cep telefonu ve bazı kişisel eşyalarına, 4 Mart'ta ulaşılmıştı.

Ekiplerin 4 gün süren çalışması sonucu 6 Mart saat 01.15'te sarp ormanlık alanda bulunan Ece Gürel, Maslak Acıbadem Hastanesi'ne kaldırılmıştı. Uzun süre soğukta kaldığı için hipotermi geçirdiği belirlenen Ece Gürel'in tedavisi sırasında bir süre kalbi durdu. Doktorların müdahalesinin ardından yeniden hayata döndürülen Gürel, entübe edilerek yoğun bakım servisine alındı. Ece Gürel yapılan müdahalelere rağmen hayatını kaybetti.

Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Ece Gürel'in ölüm nedeninin hipotermi olduğunu açıkladı. Bakan Memişoğlu, “Ece Hanımı kaybettik. Hipotermisi vardı. Tüm çabalarımıza rağmen kurtaramadık. Ailesine sabırlar diliyorum” dedi.

Ön otopsi raporundaki bulgular

Ön otopsi raporunda, Gürel'in ölümünün hipotermi ve beraberinde gelişen komplikasyon sonucu meydana geldiği değerlendirildi.

Raporda, ateşli silah yaralanması, akut cinsel saldırı ya da yaralanmaya bağlı herhangi bir travmayla uyumlu bulgu saptanmadığı belirtildi.

Otopside alınan örneklerin laboratuvar analizleri neticesinde ölüm sebebi hakkında kesin kanaat belirtileceği ifade edildi.

Ece Gürel 4 gün yaşama nasıl tutundu?

Ece Gürel’in montunu çıkarmış halde bulunması sosyal medyada çok konuşuldu. Olay “ritüel” üzerinden açıklandı. Ancak gerçekte hipotermi geçirenlerde mont çıkarma ve soyunma görünen bir durumdu.

Herkesin merak ettiği soru ise şu, “Hipotermi geçiren bir kişi yanında yiyecek ve su bulunmadan nasıl 4 gün hayatta kalabildi?”

Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Hakan Kar, Ece Gürel’in ormanda nasıl 4 gün yaşamam tutunabildiğinin ipuçlarını verdi.

Prof. Dr. Hakan Kar, ön otopsi raporunda ölüm nedeninin hipotermi olarak açıklanmasını eleştirdi.

“Diğer sebepler dışlanmadan hemen hipotermi denmez” diyen Hakan Kar şunları söyledi:

“Kan, idrar, iç organ parçalarının toksikolojik ve histopatolojik incelemesi yapılacak, oradan çıkan bulgularla kişi zehirlenerek ölmedi diyecekler, kalp krizinden ölmedi diyecekler, o zaman hipotermi diyebilirler. Yani hipotermi erkenden ortaya atılmış oldu. Hipoterminin bulguları var, evet var ama ona bağlı öldü demek için zehirlenme gibi bulguların olmadığını ortaya koymak lazım. Mesela kalp krizi yoktur, beyin kanaması yoktur gibi şeyler söylemek lazım ki, hipotermiye bağlı öldüğünü kesin söyleyebilelim.”

Prof. Dr. Hakan Kar “Otopside mide dolu mu boş muydu? Bağırsaklar dolu mu boş muydu? Onlara bakmak lazım” uyarısını yaptı.

Prof. Dr. Hakan Kar

Hipoterminin seviyelerini anlatan Hakan Kar, Ece Gürel’in 4 gün boyunca Belgrad Ormanı’nda hayatta kalabilmesini hava sıcaklarıyla açıkladı. Ormanda geceleri soğuk olmasına karşılık gündüz ise sıcaklığın artmasıyla vücudun ısınmasıyla Ece Gürel’in yaşama tutunduğunu anlattı.

Prof. Dr. Hakan Kar’ın hipotermiye ilişkin açıklamaları şöyle:

“Hipotermi hafif, orta ve ağır diye üçe ayrılıyor. 32-35 derece ise vücut ısısı hafif, 28-32 ise orta, 28’in altı ağır hipotermiye giriyor. En sık görülen sebebi hipoterminin soğuğa maruz kalmak. İkinci en sık sebep ise yetersiz gıda ve sıvı alımı… Bu vakada ikisi birden olabilir.

Hipotermi pıhtılaşma enzimlerini bozar, o yüzden vücutta kanama eğilimi artar. O yüzden iç kanamadan öldüğü söyleniyor.

Vücut en başta yoğun titreme ve vücuttaki iç yağları yakma yoluyla ısısını arttırmaya çalışır. Sıcaklık 32’nin altına düştüğünde titreme durur, bilinç bozuklukları ve hatırlayamama, bilinç kaybı gelişir. Bilinç bozuklukları, halüsinasyonlar ve Retrograd Amnezi dediğimiz geçmişi hatırlayamama olur. 29’un altına indiğinde ise soğuk narkozu başlar, yani kişi acı ve hiçbir şey hissetmemeye başlar. Acıyı ve soğuğu hissetmemeye başlar, kişi birden bir sıcaklama hisseder ve soyunur burada olduğu gibi… Hatta buna saklan öl sendromu derler. Bir köşede elbiselerini çıkarmış ve hipotermiden ölmüş bir şekilde bulunurlar, buna saklan öl sendromu denir.

O bölgede gündüzleri hipotermiye girecek bir sıcaklık yok, geceleri sadece soğuğa maruz kalıyor.

Geceleri soğuğa maruz kalıyor ancak gündüz güneş çıkıyor ve vücut tekrar ısınıyor. O yüzden uzun süre dayanabildi.”

Ece Gürel’in bulunamamasında bilinç kaybı mı etkili oldu?

Prof. Dr. Hakan Kar, Ece Gürel’in vücut ısısının 32 derecenin altına düştüğünde bilinç kaybının başladığının altını çizdi. Dolayısıyla Gürel’in yaşadığı bilinç kaybıyla arama-kurtarma çalışmalarına yanıt veremediği ve ormandan çıkmadığı da ihtimaller arasında.

Prof. Dr. Kar “Vücut sıcaklığı orta seviyeye geldiğinde yani 32 derecenin altına düştüğünde başlıyor bilinç bozuklukları, yakın geçmişi hatırlayamam ve halüsinasyonlar olabiliyor” dedi.

Ece Gürel’in ölümünde kaybolan deliller

Ece Gürel’in ölümüyle ilgili bir başka önemli konu ise olay yeri inceleme ve kaybolan deliller…

Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Hakan Kar, arama-kurtarma çalışmalarındaki amatörlükleri ve kaybolan delilleri şöyle anlattı:

“Olay yeri inceleme ekipleri gelmeden AFAD ekiplerinin hiçbir kanıta eldivensiz bir şekilde dokunmaması gerekiyordu, yerini değiştirmemesi gerekiyordu. Etrafın girilmeyecek şekilde şeritle çevrilmesi gerekiyordu. Kurtarma yapıldıktan sonra orası koruma altına alınmalıydı, delil açısından.

Ancak AFAD ekipleri kötü niyetli değil ama amatörce eldivensiz delillere dokunarak delil zincirini bozmuşlardır kanımca. Telefondaki parmak izlerini bozar bu durum, DNA’yı bozar.”

Ece Gürel'e ‘cadılık eğitimi verdim’ diyen kişinin mahkemedeki ifadesi