EHP sempozyumunda asgari ücret tartışması: “Enflasyonu ücretler değil, kârlar yaratıyor”

EHP sempozyumunda asgari ücret tartışması: “Enflasyonu ücretler değil, kârlar yaratıyor”
Emekçi Hareket Partisi’nin düzenlediği “Alternatif Bir Ekonomi Programı Sempozyumu”nda, asgari ücret artışlarının enflasyon yaratmadığı vurgulandı.

Emekçi Hareket Partisi’nin düzenlediği “Alternatif Bir Ekonomi Programı Sempozyumu”nda, asgari ücret artışlarının enflasyon yaratmadığı vurgulandı. Akademisyenler ve siyasetçiler, gelir adaletsizliğinin temel nedeninin sermaye yanlısı ekonomi politikaları olduğunu ifade etti.

Emekçi Hareket Partisi’nin (EHP) 20–21 Aralık tarihlerinde Maltepe Yılmaz Mızrak Kültür Merkezi’nde düzenlediği “Alternatif Bir Ekonomi Programı Sempozyumu”, asgari ücret, gelir dağılımı ve kamucu ekonomi politikaları başlıkları etrafında yoğun tartışmalara sahne oldu. İki gün süren etkinlikte akademisyenler, sendika temsilcileri ve siyasi parti yöneticileri söz aldı.

Sempozyumda öne çıkan ortak görüş, asgari ücret artışlarının enflasyonun temel nedeni olmadığı, asıl sorunun zenginliğin bölüşümünde yaşanan adaletsizlik olduğu yönünde oldu.

“Asgari ücret artışının enflasyon etkisi sınırlı”

Prof. Dr. Ceyhun Elgin, 2005–2024 dönemini kapsayan veriler üzerinden yaptığı sunumda, asgari ücrete yapılan yüzde 10’luk bir artışın enflasyonu yalnızca yüzde 1, en fazla yüzde 2 oranında etkilediğini belirtti. Elgin, enflasyonun asıl nedenlerinin ücretler değil, artan kâr marjları ve döviz kuru şokları olduğuna dikkat çekti.

Emek payı yarı yarıya azaldı

Prof. Dr. Aziz Çelik ise gelir dağılımındaki bozulmayı tarihsel verilerle ortaya koydu. Çelik, 1974 yılında kişi başına düşen ücretlerin GSYH’nin yaklaşık yüzde 81’ine karşılık geldiğini, bugün bu oranın yüzde 43’e kadar gerilediğini söyledi. Bu tabloyun, üretilen toplumsal zenginlikten emekçilerin aldığı payın uzun süredir sistematik biçimde azaltıldığını gösterdiğini vurgulayan Çelik, asgari ücret tartışmasının teknik değil, doğrudan bir bölüşüm meselesi olduğunu ifade etti.

Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir de mevcut iktisat anlayışının sınıfsal çatışmayı görünmez kıldığını belirterek, gelir adaletsizliğinin teknik değil siyasal bir tercih olduğunu dile getirdi.

“Ücret ve mülkiyet meselesi programın merkezinde olmalı”

Sempozyumun siyasal boyutunun ele alındığı oturumda konuşan EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk, alternatif bir ekonomi programının yalnızca iktidara gelindikten sonra uygulanacak teknik düzenlemelerden ibaret olamayacağını söyledi. Öztürk, “İktidara geldikten sonra ne yapacağımız kadar, iktidara nasıl gideceğimiz de yanıtlanması gereken bir sorudur” dedi.

Programın çıkış noktasının ücret mücadelesi olması gerektiğini vurgulayan Öztürk, işçi sınıfının yaşadığı yoksulluğun temel nedeninin, ürettiğinin karşılığını alamaması olduğunu ifade etti. Ücret tartışmasının ardından asıl başlığın mülkiyet sorunu olduğunu belirten Öztürk, üretimin kâr için değil toplumsal ihtiyaçlar için yapılması gerektiğini savundu.

Kamuculuk ve planlama çağrısı

Sempozyumda alternatif ekonomi programının temel ilkeleri de tartışıldı. Prof. Dr. Özgür Orhangazi, üretim ve bölüşüm ilişkilerinin piyasanın insafına bırakılamayacağını belirtirken, Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu ekonominin insan ihtiyaçlarını merkeze alması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Ahmet Haşim Köse ise ücretlerin enflasyona karşı yıl içinde korunması, çalışma saatlerinin düşürülmesi ve servet vergisi gibi somut öneriler sundu.

Siyasi parti temsilcileri de kapitalizmin yarattığı çok boyutlu krizlere dikkat çekti. Sol Parti MYK Üyesi Alper Taş, mevcut düzenin yalnızca ekonomik değil ekolojik ve toplumsal bir kriz ürettiğini ifade etti. TİP Genel Başkanı Erkan Baş, “kaynak yok” söyleminin gerçeği yansıtmadığını, bütçede yapılacak tercihlerle toplumsal sorunların hafifletilebileceğini söyledi. DEM Parti MYK Üyesi İlknur Birol ise neoliberal dönemde yaşanan mülksüzleşmeye işaret ederek, sosyalizmin güçlü bir toplumsal alternatif olarak yeniden anlatılması gerektiğini vurguladı.

Kaynak:Haber Merkezi

Öne Çıkanlar