Hava sahamıza giren İHA neden Karadeniz’de değil Çankırı’da vuruldu

Hava sahamıza giren İHA neden Karadeniz’de değil Çankırı’da vuruldu
Millî Savunma Bakanlığı, Karadeniz'den gelen İHA'nın vurulduğunu açıklamıştı. İHA, Karadeniz üzerinden ilerledi ve Çankırı-Elmadağ arasında düşürüldü. Düşürülen İHA’nın ardından “neden Karadeniz’de değil de Çankırı’da vuruldu?” tartışması başladı.

Gazete Pencere- Millî Savunma Bakanlığı'nın (MSB) dün Karadeniz’de kontrolden çıkan bir insansız hava aracının Türk hava sahasına yaklaştığını ve düşürüldüğünü duyurduğu olayla ilgili ayrıntılar ortaya çıktı.

CNN TÜRK Ankara Temsilcisi Dicle Canova'nın aktardığına göre; düşürülen İHA, Karadeniz üzerinden Kastamonu hattını izleyerek ilerledi ve Çankırı-Elmadağ arasında düşürüldü.

Canova, İHA'nın küçük olması sebebiyle radarda fark edilmesinin zor olduğunu savunarak "Türkiye'deki radarlara bir girip bir çıkıyor, iz bırakıyor." diye konuştu. Dolayısıyla İHA, ilk aşamada meteorolojik hava aracı izi gibi algılandı ancak takibine devam edildi. İHA'nın Türk hava sahasına girmesiyle F-16'lara alarm reaksiyon görevi verildi ve İHA'nın düşürülmesi için uygun bir noktaya gelmesi beklendi.

Neden Karadeniz’de düşürülmedi?

Düşürülen İHA’nın ardından “neden Karadeniz’de değil de Çankırı’da vuruldu?” tartışması başladı.

İlk tartışma CNN Türk ekranında başladı. Gazeteciler İsmail Dükel ve Zafer Şahin arasında İHA’nın düşürülmesi konusunda bir zafiyet olup olmadığı tartışıldı:

İsmail Dükel: İHA neden Karadeniz'de indirilmedi?

Zafer Şahin: Belki orada bir risk var.

İsmail Dükel: Orada balıklar var.

Zafer Şahin: Belki onlar ürkmesin diye indirmemişlerdir.

Yankı Bağcıoğlu: Çelik Kubbe zaman planları açıklanmalı

CHP Genel Başkan Yardımcısı emekli Tümamiral Yankı Bağcıoğlu ise hava savunma sistemlerindeki gecikmelere dikkat çekti. Çelik Kubbe ve KAAN uçağının zaman planlarının açıklanması ve gecikmelerin önüne geçilmesi gerektiğini ifade eden Yankı Bağcıoğlu uyarılarda bulundu.

CHP'nin Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, insansız araçların oluşturduğu tehdide ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Bağcıoğlu şunları kaydetti:

"Adeta ateşten bir gömlek olan bölgemizdeki güvenlik gelişmelerini yakından takip ediyoruz. Yaşanan savaş ve çatışmalardan elde edilen dersler çerçevesinde hazırladığımız, tespit ve önerileri içeren değerlendirmeleri, güncellemeler yaparak son iki yıl içerisinde üç kere kamuoyu ile paylaştık. İnsansız araçların önemli rol oynadığı, Rusya Federasyonu – Ukrayna çatışmasında, her geçen gün yeni bir taktik ve usul karşımıza çıkıyor. Son 24 saatte yaşanan, Esenboğa başta çeşitli havalimanlarındaki uçuşları da etkileyen Türk hava sahasındaki izinsiz yabancı İHA faaliyeti ile Karadeniz’de Rus denizaltısına insansız sualtı araçları ile yapılan saldırı ders alınması gereken iki olaydır.

"Otonom sistemlere karşı savunmasızlığını kanıtladı"

İnsansız sistemlerin modern savaşta oyun kurucu rol oynadığı bir dönemde, iki güncel olay geleneksel savunma yaklaşımlarının yetersizliğini açığa çıkarıyor ve Türk Silahlı Kuvvetleri için kuvvet koruma ile insansız sistemlere karşı savunma alanında yenilikçi teknolojilere ve dinamik tedbirlere olan ihtiyacı vurguluyor. İHA mevcudiyeti nedeniyle uçuşların durdurulmasıyla sivil havacılığın bu tip tehditlere karşı ne kadar hassas olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Benzer tehditler dünya genelinde havalimanlarını da etkilerken, geleneksel radar sistemleri, İHA'ları tespit etmekte zorlanabiliyor; bu da askeri üsler, havalimanları ve kritik tesislerde ciddi riskler yaratıyor.

Aynı gün Ukrayna, Novorossiysk limanında bulunan Rus denizaltısına su altı insansız araçlarıyla saldırı düzenlediğini açıkladı. Yayınlanan görüntülerde insansız deniz araçlarının liman savunmalarını aşarak yüksek değerli hedefe ağır hasar verdiği görüldü. Bu, tarihte ilk su altı drone saldırısı olarak kaydedildi ve yaklaşık 400-500 milyon dolar değerindeki Kalibr füzeli denizaltıyı hizmet dışı bıraktı. Bu operasyon, deniz üslerinin düşük maliyetli otonom sistemlere karşı savunmasızlığını kanıtladı.

"Geleneksel kuvvet koruma yöntemlerini aşıyor"

Bu iki olay, farklı alanlarda olsa da ortak bir mesaj veriyor: İnsansız araç teknolojilerinin hızla gelişmesi, geleneksel kuvvet koruma yöntemlerini aşıyor. Birlikte değerlendirildiğinde, terör örgütlerinden devlet aktörlerine kadar herkesin insansız sistemleri kullandığı bir asimetrik tehdit ortamı ortaya çıkıyor. Drone maliyetleri düşerken yetenekleri artıyor. Ankara ve Novorossiysk olayları Türkiye için uyarı niteliğinde. Kritik altyapı ve tesisleri, askeri üsleri, limanları, havalimanlarını doğrudan etkileyen bu gelişmeler, savunma stratejisinde köklü değişiklik gerektiriyor.

Tespit ve teşhis, erken ihbar ve angajman yeteneğine sahip Entegre Hava Savunma Sistemi (Çelik Kubbe) ile etkili bir muharip hava gücü ve denizde ileriden savunma sağlayacak hava savunma gemilerine çok acil ihtiyaç var. Çevremizdeki birçok devlet entegre hava savunma sistemine onlarca yıl önce sahip olmuşken, Çelik Kubbe Sistemi çalışmalarına ve TF-2000 hava savunma muhribi inşasına 2024’te başlanması bir zafiyettir. Ayrıca; vurucu muharip unsurlara sahip olmak kadar, onları koruyabilecek, kuvvet koruma kabiliyetine, farkındalık ve dinamik planlama yeteneğine, doktrin ve usullere, eğitim seviyesine, gelişmiş sistemlere sahip olmak da çok önemlidir.

"Türkiye gerekli tedbirleri almalı"

Türkiye, kritik varlıklarını, semalarını ve Mavi Vatan'ı insansızlaşan tehditlere karşı korumak için her alanda gerekli tedbirleri almalıdır. Bu çerçevede, 3 binden fazla savunma projesinin Savunma Sanayi Başkanlığı koordinesinde harekât ihtiyaç makamlarıyla tekrar önceliklendirilmesi gerekiyor. Kısıtlı kaynaklar nedeniyle iç politika odaklı popülist projeler yerine son 24 saat içerisinde yaşananlardan alınan dersler çerçevesinde; ertelenemez acil güvenlik projelerine ve yönlendirilmiş enerji sistemleri gibi yenilikçi projelere öncelik verilmelidir.

Gerekirse bekamız için acil ve kritik projelere diğer kurumların bütçelerinden uygun kalemlerden tasarruf yapılarak kaynak aktarımı sağlanmalıdır. Örneğin zengini daha da zengin yapacak vergi istisnaları için ayrılan 768 milyar lira bu kapsamda değerlendirilebilir. Kritik tesis ve üslerin kuvvet koruması, Çelik Kubbe, TF-2000 hava savunma muhribi, KAAN gibi kritik projeler için popülist söylem yerine gerçekçi zaman planları açıklanmalıdır. Proje yönetiminde yaşanan zafiyetler ve yanlış politikalar nedeniyle ana muharip platformlarda ve kritik projelerde son dönemde yaşanan gecikmelerin ve zafiyetlerin tekrarlanmasına asla izin verilmemelidir."

Kaynak:Haber Merkezi

Öne Çıkanlar