Özgür Özel: Kendi doğru siyasetimizi anlatırsak, son gün gizli protokol yapalım, MİT'i feda edeyim telaşı olmaz

Özgür Özel: Kendi doğru siyasetimizi anlatırsak, son gün gizli protokol yapalım, MİT'i feda edeyim telaşı olmaz
CHP Genel Başkanlığı'na adaylığını açıklayan CHP Grup Başkanı ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, Konya İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, “CHP, 27 milyon seçmenin düşman gördüğü bir parti olamaz. Topluma kendi özgün,...

CHP Genel Başkanlığı'na adaylığını açıklayan CHP Grup Başkanı ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, Konya İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, “CHP, 27 milyon seçmenin düşman gördüğü bir parti olamaz. Topluma kendi özgün, doğru siyasetimizi anlatmaya mecburuz. O zaman yüzde 48’i, 50,1 yapmak için hangi ittifak, hangi gizli protokol, son gün 3 bakanlığı vereyim, iktidar olunca MİT’i feda mı edeyim telaşı olmaz. Seçimden aylar önce ittifak gerekiyorsa, peşinden koşulan, ittifaka ihtiyaç varsa, diğer partilerin geldiği konuştuğu taviz verdiği, ama esas ittifakı sokakta, köyde, tarlada, fabrikada emekçilerle kurmuş, dayanışma içinde olması gereken herkesle kurmuş, bu Cumhuriyetin bütün evlatlarıyla kurmuş bir parti olursak, seçimi sandıktan çok önce kazandığımızı bütün Türkiye’ye ilan edebiliriz. Buna inanıyoruz, işte biz böyle bir CHP’yi savunuyoruz” dedi. Özel, “Üyemiz, bize umut bağlayanlar, bizden yeniden umut olmamızı isteyenler neyin değişmesini, kimin değişmesini, nasıl değişmesini istiyorlarsa o değişimi yapmak, yenilenmek ve yeniden umut olmak zorundayız” dedi.

Özel, konuşmasında, “CHP’nin kongreleri son derece canlı, heyecanlı, yarış varsa en demokratik şekilde olması gereken ve salona ayrı ayrı girilse de kol kola çıkılan, girişte kırgınlıklar varsa da bir bayram gibi yaşanan kongre sonrasında, gönül kırgınlıklarının ortadan kaldırıldığı, barışın, birlikteliğin sağlandığı ve önümüzdeki sürece birlikte yüründüğü kongrelerdir. Ben Konya örgütümüzün konuşarak, tartışarak, birbirinizin fikirlerinden faydalanarak, elbette eleştirerek ama bu kongre salonundan bütün Türkiye’ye, cumhuriyetin kalesi birliktedir ve dimdik ayaktadır mesajını vererek çıkacağına inanıyorum. Ben, 2019 seçimlerinin ertesi gününden beri cumhuriyetin 100’üncü yılında önem atfettiğimiz seçim için durmadan, duraksamadan, 81 ilde ve davet aldığım ve yetişebildiğim 500’e yakın ilçede bu seçim çalışmış, sizlerle konuşmuş, sizlere söz vermiş, söz almış bir evladınız olarak bugün buradayım. Maalesef büyük bir üzüntüyü, iç burukluğunu yaşıyoruz. Ben buraya geldiğimde bunun muhalefetteki son toplantılarımız olduğunu, cumhuriyetin 100’üncü yılında, cumhuriyete, kurucu kadrolarına husumet duyanların değil, cumhuriyeti kuranların, Atatürk’ü, İsmet Paşa’yı, Bülent Ecevit’i şeytanlaştıranların değil, onların kuruluşta, kurtuluşta ve en önemli kavşaklarda yaptıkları göreve minnet duyanların iktidar olacağına inanmıştım. Bunun sözünü verdim ve Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarında bir grup başkanı olarak, bir milletvekili olarak gelmeyi çok arzu ettim” dedi.

Özür dileyerek başladı

Özel, şunları kaydetti:

“Bir tartışma sürüyor, yapılması lazım, sürdürmeliyiz çünkü doğruyu bulmak için tartışacağız. Bir seçim başarısızlığı var mı? Var. Bu seçim başarısızlığında bir suçlu bulalım, tek başına Genel Başkanımızı suçlayalım, vallahi haksızlık olur. Seçim başarısızlığında Genel Başkanımızın eski, yeni çalışma arkadaşlarını suçlayalım, vallahi haksızlık olur. Seçim başarısızlığında birbirimizi suçlayalım, kim öbürüne bir şey derse haksızlık olur. Şunu söylemek gerekir ki bir şeyler yaptık, sonuç almayı çok istedik, başarılı olamadıysak hiçbirimiz suçsuz değiliz, hepimiz sorumluyuz. Ben şahsım adına, tüm temsil ettiklerim adına bu seçim yenilgisindeki payımı kabul ediyorum. Ve en kıymetli örgütlerimizden biri Konya İl Örgütümüzün şahsında seçim gecesini sabahı sabah etmeden, uyuyamadan, günlerce travmadan çıkamayan tüm üyelerimizden, bize inanan herkesten ağız dolusu özür dileyerek başlamak istiyorum. Hak etmediniz, ancak bu durumla karşı karşıyayız. Şimdi benim de temsil ettiğim, savunduğum bir görüş… Seçimden önce çok konuşuldu ya, Sayın Genel Başkanımızın helalleşme söylemi, son derece iyi niyetli ve içten gelen, doğru anlatıldığı zaman hepimizin sahiplenebileceği bir helalleşme. Şimdi CHP kadrolarının, üyelerinin artık bir araya gelip önce bir bu seçim sürecini konuşarak helalleşmesi, hesaplaşması, hesap görmesi ve önüne bakması gerekiyor.

"Değişimi yapmak, yenilenmek ve yeniden umut olmak zorundayız"

Deniyor ki, ‘CHP’de tartışma yürütülmesin, kendi kendimize kalalım, yerel seçimleri geçirelim, ondan sonra gerekiyorsa konuşuruz’. Oysa Çeltik’te, Ereğli’de, Akşehir’de, Konya’da, Iğdır’da, Edirne’de, Urfa’da, Trabzon’da, Antalya’da insanlar ne diyorlar diye baktığımızda, insanlar, ‘Çok yorulduk, çok üzüldük, çok kızgınız ve bundan sonraki süreçte size bunun bedelini ödeteceğiz’ diyorlar. Hesap vermek, bedel ödemek, özeleştiri yapmak sandıkla olur. Biz sandığı üyemizin önüne koymazsak, o sandıkta hesap vermezsek, korkarım vatandaş önümüzdeki dönemde karşısında bulduğu ilk sandıkta bizden hesap sormaya kalkacak. Şimdi karşı karşıya olduğumuz durum şu. Ya sağlıklı bir özeleştiri yapacağız, sandığı önümüze koyacağız, konuşacağız, tartışacağız ve Kasım ayının başını geçirmeden, Cumhuriyet Halk Partisi olarak değişmesi gereken neyse… Birileri diyor ki ‘Tüzüğü değiştirelim, işte değişim bu’. Vallahi bu ipteki cambaza bak, beni görme demek. Birileri diyor ki genel başkan değişsin, birileri diyor ki ekibi değişsin… Üyemiz, bize umut bağlayanlar, bizden yeniden umut olmamızı isteyenler neyin değişmesini, kimin değişmesini, nasıl değişmesini istiyorlarsa o değişimi yapmak, yenilenmek ve yeniden umut olmak zorundayız.

Geçtiğimiz günlerde bir kadro hareketi olarak, çok sayıda kadın arkadaşımızın içinde olduğu, milletvekillerimizin, PM üyelerimizin, çok sayıda gençten oluşan bir ekiple yola çıktık. Bu yolculuğumuzun adını Değişimin Yüzyılı, Yüzyılın Değişimi olarak özetledik. Geçmişteki itirazlarımızı, rahatsızlıklarımızı elbette kamuoyu önünde konuşmadık. Partinin başarısı için çalıştık. Ama bundan sonraki süreçte CHP’nin özellikle siyaset yapış biçimini tartışması gerektiğini kamuoyuyla paylaştık. CHP siyasetini yaparken, ‘Ben nerde durayım, bununla yan yana durayım, uzak kalmayayım, bunun karşısında olayım, buna çok yaklaşırsam, bu benden uzaklaşır’ diye sürekli pozisyon değiştiren bir konumun içinde olamaz. CHP, oyunu artıramayacağına inanmış… ‘Biz cam tavanı aşamayız, CHP olarak yüzde 25’i cebimizde bilelim ve artırmak için CHP’nin ilkeleriyle değil, farklı yaklaşımlarla sağa açılalım, sağdan danışmanlar getirelim, onların verdiği akıllarla hareket edelim. Oyumuzu o şekilde artıralım ya da kendimiz küçülelim, yanımızdaki büyütelim, seçimi bu marifetle kazanalım’ yaklaşımına ben itiraz ediyorum. CHP’nin altıokundaki değerlerin tarihsel gerekliliğini savunarak, olgusal gerçekliğine inanarak nerede duracağını belirlemesini, CHP’nin doğru yeri alıp, bütün dünyanın ona göre konumlanması gerektiğini yürekten savunuyorum. Biz olacağız, birlikte olacağız, özgüvenli olacağız, tepemizdeki cam tavanı tuzla buz edeceğiz. Buna inanıyorum.

"Yanındakilere benzeyen CHP, her geçen güç küçülür"

Bu belgeyi açıkladığımdan beri, aklına fikrine güvendiğimiz arkadaşlarımızla dünyada sol, sosyal demokrat partiler nasıl başarmışlar, nasıl zayıflamışlar inceliyoruz. CHP’nin 1970’lerde işçi sendikalarıyla etkileşen, onlara güç veren, örgütlenmenin önünü açan yaklaşımını biliyoruz. İşçi hareketlerini konuşmayan, sendikal mücadeleyi konuşmayan bir Cumhuriyet Halk Partisi, yanında, sağında, solunda olduklarına benzeyen bir CHP, onlardan farklı olmayan bir Cumhuriyet Halk Partisi her geçen gün biraz daha küçülür, biraz daha yok olur. Çağın nereye gittiğini gören, dünyayı gören, kimin için siyaset yapacağını bilen Cumhuriyet Halk Partisi gitgide gelişir.

"Kendi doğru siyasetimizi anlatırsak, son gün gizli protokol yapalım, MİT'i feda edeyim telaşı olmaz"

Tayyip Erdoğan’ın yaptığı siyasete itiraz ederken, kimin için siyaset yaptığımızı tarif edemiyoruz. O, toplumdaki bir farklılığı buluyor, üstünde tepiniyor, toplumu bölüyor, böldüğünü uzaklaştırıyor, iyice uzaklaşanı kutuplaştırıyor, karşı kutbu şeytanlaştırıyor, kendi arkasını kalabalıklaştırıyor. Peki, biz bu siyasette neredeyiz. O, sağcı solcu diye, Alevi, Sünni diye dikine keserek bölüyor. Bu kutuplaşma ve kimlik siyaseti üzerinden yürütülen bir tartışma. Cumhuriyet Halk Partisi küçük tarafta kalıyor. Hadi biraz daha ittifak yapalım, büyük taraf olalım… Büyük taraf olsak da koca bir yüzde 50 karşımızda. CHP, 27 milyon seçmenin düşman gördüğü bir parti olamaz. O zaman meseleye Tayyip Erdoğan’ın dikine kesen siyaseti yerine, topluma kendi özgün, doğru siyasetimizi, enine kesen, herkese dokunan siyasetimizi anlatmaya mecburuz. O zaman yüzde 48’i, 50,1 yapmak için hangi ittifak, hangi gizli protokol, son gün 3 bakanlığı vereyim, iktidar olunca MİT’i feda mı edeyim telaşı olmaz. Seçimden aylar önce ittifak gerekiyorsa, peşinden koşulan, ittifaka ihtiyaç varsa, diğer partilerin geldiği konuştuğu gerekirse taviz verdiği, ama esas ittifakı sokakta, köyde, tarlada, fabrikada emekçilerle kurmuş, dayanışma içinde olması gereken herkesle kurmuş, Cumhuriyet ki bilhassa kimsesizlerin kimsesidir, bu Cumhuriyetin bütün evlatlarıyla kurmuş bir parti olursak, seçimi sandıktan çok önce kazandığımızı bütün Türkiye’ye ilan edebiliriz. Buna inanıyoruz, işte biz böyle bir CHP’yi savunuyoruz.

"Ben bu takımı şampiyon yapmaya talibim"

Özgür Özel’in genel başkan adayı olarak ve gencecik kadrolarımızın, inançlı arkadaşlarımızın yaklaşımı şudur: Birilerinin göstermek istediği gibi kongrelerde, kurultayda, onun karşısında, bunun yanında değiliz, biz Cumhuriyet Halk Partisinin üyelerinin kalbinde, vicdanında yer almaya, meselemizi, derdimizi, hikayemizi anlatmaya geliyoruz. İlk yola çıkarken şunu dedim: Kaybeden tarafın santrforuyum ben, keyfim yerinde, en iyi mevkideyim ama bir karar verdim. İki gece uyumadım seçimden sonra ve bir karar verdim. Madem ki bu takımın adı CHP’dir, bu takım kaybedemez. Ben kaybeden takımda santrfor olacağıma şampiyon takımda her mevkiye talibim. Bu partinin evladıyım. Bu partinin ana damarını, bu altıoku, Atatürk sevgisini şah damarı gibi hisseden bir evladıyım. Diyorsanız ki ‘Özgür yedek otur’, yedek otururum. Ama diyorsanız ki, ‘Özgür vazife sana düştü’. Ben bu takımı şampiyon yapmaya varım. Mezar taşına kazınan Cumhuriyet ve Cumhuriyet Halk Partisi sevdasından bahsediyoruz. Buna hepimiz inanırsak, Konya inanırsa, Manisa inanırsa, Muş inanırsa, Edirne inanırsa, Bayburt inanırsa… Biz ikna kabiliyeti en yüksek partilileriyiz. Bizim her bir partilimiz, okumaya, anlamaya, anladığını anlatandan daha iyi savunmaya muktedirdir. Sizler bu salondan çıkıp köylerinize, mahallelerinize gittiğinizde bu salondaki ruhu, 5 Kasım’da Ankara’da doğacak ve yükselecek ruhu, değişimden gelen enerjiyi ve o enerjinin bize getirdiği özgüveni ilçenize, köyünüze taşıdığınızda değişim başlayacak. Biz kazanmaya olan inançla meşgul olmalıyız. Ben inanıyorum, sizin inandığınızı biliyorum, hep beraber bunu başaracağımıza yürekten inanıyorum. Siz de inanıyor musunuz?”