Seçim konuşması yapmasına izin verilmemişti; Can Atalay, Silivri'den seslendi: Hitap edebilseydim derdim ki...

Seçim konuşması yapmasına izin verilmemişti; Can Atalay, Silivri'den seslendi: Hitap edebilseydim derdim ki...
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay milletvekili adayı Can Atalay, anne ve babasıyla yaptığı telefon görüşmesinde vatandaşa seslendi. Gezi Davası nedeniyle tutuklu bulunan Atalay'ın seçim konuşması yapmasına TRT izin vermemişti....

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay milletvekili adayı Can Atalay, anne ve babasıyla yaptığı telefon görüşmesinde vatandaşa seslendi. Gezi Davası nedeniyle tutuklu bulunan Atalay'ın seçim konuşması yapmasına TRT izin vermemişti.

Atalay'ın konuşması TİP'in sosyal medya hesabından "Silivri 9 No'lu, A-47'den tüm yurttaşlarımıza bir mesaj var" notuyla paylaşıldı.

Atalay, sözlerini tamamlayamadan kesilen telefon görüşmesinde şöyle konuştu:

DEPREMZEDELERE SESLENDİ

Adayım ve hiç kimseye hitap edemiyorum. Hitap edebilseydim ne derdim diye düşündüm. Derdim ki: Sevgili Maraşlılar, Urfalılar, Malatyalılar, Adıyamanlılar, Osmaniyeliler, Adanalılar, Hataylılar depremin üzerinden henüz çok kısa bir zaman geçmiş olmasına karşın her şeyi normale döndürmeye çalışıyorlar. Yaşanan unutturulmasa, hiç yaşanmamış gibi kabul ettirilmeye çalışılıyor. Bunun böyle olamayacağını hep birlikte göstermemiz gerekir. Meselemiz budur.

Ben Silivri 9 Nolu'dan, A-47'den sesleniyorum, çok zor koşullarda sesimi onlara ulaştırmak istiyorum. Ulaşır mı ulaşmaz mı bilmiyorum. Ama şunu söylemek istiyorum; sadece yitip giden canlarımız için değil, sadece onların hatırasına sahip çıkmak için değil, sadece çekilen acının ödenen onca bedelin o kadar kaybın hesabının adil bir şekilde adalet önünde verilmesini sağlamak için değil, gelecek kuşakların benzer şeyleri yaşamaması için de önümüzde koskoca bir dava var. Bu davanın hakkını adım adım takip ederek vermemiz gerekir.

Türkiye bir afetler ülkesi, depremler ülkesi. Türkiye'nin bir afetler ülkesi olduğu çok uzun zamandır biliyoruz. Buna ilişkin yasalarda hangi değişikliklerin yapılması gerektiğini biliyoruz. Bu değişiklikleri söyledik, dinlemediler. İnsan hayatını korumayı, insanın hayatını sakınmayı başa yazmadılar rantı başa yazdırlar. Bütün yaşadığımız yıkımın sonucu budur.

İzmir depreminden sonra Recep Tayyip Erdoğan söylemişti, yıkılıp yeniden yapılan bina sayısı yanlış hatırlamıyorsan 750 bin, yıkılıp yeniden yapılması gereken yapı sayısı 1 milyona yakın demişti ve bunu 100 yıldan kısa bir sürede yapacağını ima etmişti. Yani 100 yıl daha iktidara talip olmuştu. Allah uzun ömür versin. Her insanın çok uzun hakkınca yaşaması, hak ettiklerinin tümünü görmesiyle yaşamasını dileriz. Fakat Türkiye'nin bu kadar vakti olmadığını belki de en ağır yaşayan illerden bir tanesi Hatay.

Hatay'ın belli bölgeleri neredeyse hiç kalmadı. Bu böyle olmayabilirdi. Deprem dirençli, afet dirençli kentler inşa edilebilirdi fakat Türkiye'nin kaynakları buna ayrılmadı. Bu bir rant meselesi haline getirildi. İstanbul'un zenginlerinin yaşadığı mahallelerde, rantı yüksek mahallelerde 'dönüşüm' gerçekleştirildi, geri kalanı ihmal edildi. Bunun böyle olmaması mümkündü. Bunun hesabını adil olarak sormak zorundayız. Ölenlerimiz, yaralılarımız için değil sadece, bu memleketin gelecek kuşakları borcu bu. Birinci olarak bunu söylerdim.

İkincisi ben televizyonun başında utanç içerisinde izledim. Bir tane yaşlı amca, ağzından erdemli söz çıkar, iyilik söyler diye beklerken, dedi ki arkada duran milletvekilleri adaylarını işaret ederek, 'Kardeşlerim, afet ben rahmet diyorum rahmet. Rahmet diyorum çünkü bu yıkımın içerisinden bir, bu karşılıklık gidecek ve sadeleşecek, her yer ak olacak' dedi.

Hataylılara sesleniyorum: Kentinize, kültürünüze, kendi yaşamınıza, ölenlerinizin hatırasına, gelecek kuşakların geleceğine sahip çıkmalısınız. Ağzından güzel söz çıkacağı umuduyla dinlediğiniz amcanın kem sözlerine ne Hatay'ı ne Türkiye'yi terk etmeyeceksiniz. Bu bir fetihçi kafa. Genç Cumhuriyet'e Hatay'ın katılmasından bu yana, Hatay bu memleketin en güzide köşelerinden bir tanesi. Hataylıların o inançtan ya da bu inançtan, o fikirden ya da bu fikirden ayrıştırılmasına, daha da ötesi düşmanlaştırılmasına dur diyeceksiniz.

Yüz binlerce Hataylı haklı olarak kent dışındalar. Ama bu tür sözlerden sonra Türkiye'nin kardeşçe, çoğulcu bir geleceğe sahip olacağına...