Tunceli'de kadınlar Rojin Kabaiş için sokaklara döküldü
Haber: Caner Aktan
(TUNCELİ) - Geçtiğimiz yıl Van'da göl kıyısında cesedi bulunan 21 yaşındaki üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş'in ölümüyle ilgili adalet arayışında bulunan Dersim Kadın Platformu üyeleri, Tunceli'de bir yürüyüş gerçekleştirdi.
Rojin Kabaiş, 27 Eylül'de Van'daki yurttan ayrıldıktan sonra kaybolmuş ve cansız bedeni 15 Ekim'de Mollakasım Mahallesi sahilinde bulunmuştu. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü'nde 1. sınıf öğrencisi olan Rojin'in şüpheli ölümünün aydınlatılması için Tunceli'deki kadın platformu üyeleri yürüyüş düzenledi.
Yürüyüş sonrası platform adına konuşan Eylül Yantemur, delil saklama iddialarına dikkat çekerek adalet taleplerini dile getirdi. Yantemur, Rojin'in ölümünün üzerinden bir yıl geçtiğini belirterek "Bundan tam bir yıl önce, 15 Ekim 2024'te, kaybolmasının üzerinden 18 gün geçmişken Rojin'in cansız bedeni, kaldığı yurttan 24 kilometre uzakta, Van Gölü kıyısındaki Molla Kasım Köyü sahilinde bulundu. Rojin Kabaiş'in cenazesinin bulunduğu yerle kaybolduğu yer arasındaki 24 kilometrelik mesafeyi nasıl kat ettiği sorusu yanıtsız bırakıldı. 16 Ekim 2024'te Baba Kabaiş, vali ve emniyet yetkilileriyle baş başa yaptıkları görüşmede kendisine "intihardır" dediklerini ifade etti. Tıpkı dönemin Tunceli Valisi Tuncay Sonel'in Gülistan Doku'nun ailesine de aylarca söylediği gibi..." dedi.
14 Kasım 2024 tarihinde İstanbul Adli Tıp Kurumu'ndan gelen raporda, ölüm sebebinin "suda boğulma" olarak kaydedildiğini ifade eden Yantemur, şu ifadeleri kullandı:
"Ancak ailenin avukatları ve barolar, otopsiye katılan hekimlerden gelen ve akciğerlerde su olmadığını, mide içeriğinin dolu olduğu yönündeki iddialarla raporun çeliştiğini ve intihar algısı oluşturulmaya çalışıldığını savundu. Bu süreçte ATK, Rojin Kabaiş'in vücudunda tespit edilen iki ayrı DNA örneğinin vücudunun hangi bölgelerinden alındığına dair kritik bilgiyi açıklamadı. Van ve Diyarbakır Baroları, 25 Eylül 2025'te soruşturmada ciddi ihmaller olduğu iddiasıyla Adli Tıp Kurumu hakkında suç duyurusunda bulundu. Soruşturma dosyasına giren 10 Ekim 2025 tarihli raporda ATK, iki farklı erkeğe ait tespit edilen DNA'nın göğüs ve iç vajina bölgesinden alındığı bilgisine yer verdi."
'Kadın cinayetlerinde ceza adaletsizliği'
"Kadınlar evlerinde, kaldıkları yurtların önünde, iş yerlerinde, sokakta öldürülüyor. Katiller cezasızlıkla ödüllendiriliyor" diyen Yantemur, "Tıpkı Rojin'in ve Gülistan'ın ailesinde olduğu gibi acılı aileler adalet mücadelesi vermekten yas tutmaya zaman bulamıyor. Tüm bunlar olurken bilimsel bir kuruluş olan Adli Tıp Kurumu dahi cinsel saldırı ve cinayet şüphesinin olduğu ve toplum vicdanını böylesine derinden sarsmış bir hadisede bile delil saklayabiliyor. Yargı, bilim, siyaset el birliğiyle kadın cinayetlerinin üzerini örtmeye çalışıyor" şeklinde konuştu.
'Rojin'in bedeninde şiddet izleri, erkek DNA'sı kalıntıları intihar olmadığını ortaya koyuyor'
Ailelerinin büyük bir özenle yetiştirdiği ve her anlarına dikkat ettiği genç kadınların, erkek şiddeti ve faili meçhul cinayetlere maruz kalmasına isyan ettiklerini dile getiren Yantemur, "Ataerkil devlet anlayışının ve kurumlarının katilleri koruyup kollamasına isyan ediyoruz! Genç bir kadının göl kenarında tek başına oturup müzik dinlemesini bile çok gören bu zalimliğe isyan ediyoruz. Yetkililere sesleniyoruz, Rojin Kabaiş dosyasında tespit edilen DNA'lar kime ait? Rojin'in bedeninde şiddet izleri, erkek DNA'sı kalıntıları intihar olmadığını açığa çıkarıyor. ATK neden bu izleri ve delilleri kamuoyuna açıklamadı? Kimi koruyorsunuz? Kadınların ölümünün üzerini neden "intihar" diyerek kapatmaya çalışıyorsunuz. Kadın örgütleri olarak diyoruz ki: Kadına yönelik her türlü şiddet politiktir. Rojin Kabaiş dosyasında faillerin açığa çıkmaması için gösterilen bu çaba da münferit değil, sistematik fail koruyuculuktur. "Gülistan Doku Nerede" diyenler olarak Rojin için adalet arıyoruz. Katiller açığa çıkarılıp cezalandırılıncaya kadar susmayacağız" şeklinde ifade etti.
Kaynak:ANKA