Mehmet Şandır

Mehmet Şandır

HALKIN SORUNLARI NEDEN “GÜNDEM” OLMUYOR?

Siyasetçilerin ve özellikle de ülkeyi yöneten siyasetçilerin öne çıkardıkları konuları ve birbirleri ile olan kavgalarını her akşam televizyonlarda seçilmiş kişilerin saatlerce tartışmaları ile oluşturulan gündem, sorunlar içinde kıvranan toplum için bir anlam ifade etmiyor.


İnsanımız, bu “order book” dayatması karşısında kendisini aşağılanmış/dışlanmış hissediyor, siyasete güveni ve devlet yönetimine sadakati azalıyor, gelecek umutları tükeniyor.
Aylardır iş bulamayan, evine ekmek götüremeyen, hayat pahalılığı altında her geçen gün alım gücü düşen ve çocukları için bir gelecek rüyası göremeyen vatandaş açısından hükümetin son günlerde öne çıkardığı ve “gündem oluşturan” konuların hangisinin ne kadar önemi var?
Hükümet’in “Çoklu Baro“ sistemi dayatması ve avukatların “Savunmanın Yürüyüşü” tartışmaları, Ayasofya ibadete açılsın mı açılmasın mı, Seçim Kanunu değişiklikleri nasıl olsun, erken seçim yapılsın mı, darbe tartışmaları gibi konular insanımızı ne kadar veya ne kadar insanımızı ilgilendirmektedir? Türkiye’nin ve halkımızın gerçek gündemi bu konular mı olmalı?


Libya konusu, Doğu Akdeniz’deki egemenlik ve çıkarlarımızın korunması, terörle mücadele için Irak’ta ve Suriye’deki pozisyonumuz tabi ki önemli ancak bu gibi milli konular “Devletin gündemi” olmalı, gereği yapılmalı, yapılıyor, yapılanlara milletin desteği yeterince var; ancak milletin gündemini kim konuşacak, kim tartışacak?
Mesela, ana akım medyada ve büyük haber kanallarında çiftçinin ve tarımın sorunlarının tartışıldığı bir programı hatırlayan var mı?
Her yıl, yollarda, çay/fındık/zeytin bahçelerinde, üzüm bağlarında, pamuk tarlalarında çoluk çocuğu ile perişan olan özellikle Güneydoğulu vatandaşlarımızdan oluşan “mevsimlik işçiler” için “gündem” oluşturan bir program gördünüz mü?
2002 yılında 2,6 milyon çitçinin toplam borcu 530 milyon Tl. (352 milyon Dolar) iken 2019 yılında sayısı 2,1 milyona düşen çiftçinin toplam borcu106 milyar Tl’ye(1.056 Milyar Dolar) yükselmiş.
Son 15 yılda her beş çiftçiden biri tarım yapmaktan vazgeçmiş, tarlasını, köyünü terk etmiş şehirlerin varoşlarında kaybolmuş, son otuz yılda yaklaşık 5 milyon hektar tarım alanını, son 50 yılda mera arazilerimizin yarısını kaybetmişiz. Türkiye hızla tarım ülkesi olmaktan çıkmış ve 2018 yılında 5,5 milyar dolar tarım ürünü ihraç ederken 9,1 milyar dolarlık tarım ürünü ithal etmek zorunda kalmıştır. Samanı bile ithal eder duruma gelmişiz.
Tarımın sorunları yalnız 2,1 milyon çiftçi ailesini değil 83 milyon insanımızı ve geleceğimizi yakından ilgilendirir. Bu gidişle yakın zamanda yiyecek ekmeğe muhtaç olacağız; Türkiye ve Türk Milleti için bundan daha büyük bir sorun olabilir mi?
Gündem olması gereken daha önemli bir “beka sorunu” olabilir mi?
Özellikle gençlerde %25’e ulaşan işsizlik, toplumun %70’ini kuşatan yoksulluk, artan hayat pahalılığı, artan gelir dağılımı adaletsizliği; (sefalet ve safahat ehli ateşle barut misali bir arada, aynı sokakta patlamaya hazır yaşıyor.) hızla artan sosyal şiddet ve toplumsal cinnet hali bu ülkenin en önemli sorunu değil mi gerçek gündemi değil mi?
Bu konularda siyaset kurumunun/ülke yöneticilerinin bir görevi/sorumluluğu yok mu?
Daha da acısı, halkın gerçek gündeminin hiçbir zeminde ve hiç kimse tarafından gündeme taşınmaması veya taşınamamasıdır. Özellikle muhalefetin; siyaset ve STK’ların gücünün bu konuları gündeme taşımaya yetmiyor olmasıdır.
Eskiden, TBMM çalışmalarında haftada üç gün, Meclis’te grubu bulunan her partinin, halkın genel veya bölgesel sorunları hakkında verdikleri araştırma önergelerinin gündeme alınması için “Grup Önerisi” vermek hakkı vardı. Bu öneriler üzerinde her parti grubunun 10 dakika konuşması olurdu. Böylece “vatandaşın gündemi” uzun uzun tartışılır; partilerin sorunlara bakış açıları, çözüm önerileri, tenkitleri ve iktidar partisinin cevapları bir arada müzakere edilirdi. Bu tartışmalar, TRT3’ten canlı yayınlanırdı ve bazen haberlerin de ana konusu olurdu. Vatandaş, kendisini ve bölgesini ilgilendiren sorunların tartışılmasını canlı izlerdi. Bu kadarı bile vatandaş için önemliydi, TRT3’ün Meclis programları en çok izlenen programlardı. Bu uygulama vatandaşı gündeme, hayata bağlardı.
Ancak, sistem değişti, Meclis İçtüzüğü değişti, süreler kısaldı, Meclis’in ülke yönetimi ile ilişkisi büyük oranda kesildi. Artık, Türkiye’de cevap veren/muhatap bir hükümet yok, siyaset yok, sadece BAŞKAN var; O da çok meşgul, ulaşmak mümkün değil…
Meclis, İktidar partisi, muhalefet partileri artık göstermelik, demokrasi, milli irade, serbest seçimler çok bir anlam taşımıyor. Bürokrasi ile siyasetin dolayısıyla milletin ilişkisi kesildi.
Kısacası, Millet ile devletin bağları koparıldı; Milletin Devlet’e sadakati ve güveni yeniden tesis edilmezse işte o zaman “beka sorunu” başlayacaktır. Allah sonumuzu hayreylesin…
BENCE
Bu böyle devam ettirilemez!
Sistem değişikliği ile yapılan yanlıştan mutlaka geri dönülecektir; Devlet, milletin örgütlü gücüdür, Devlet, millet için vardır ve milletin sorunlarını “gündem yapmaya” mecburdur.
Türk Milleti, bağımsız devleti ile binlerce yıl var olagelmiştir.
Kıyamete kadar da var olacaktır, İnşallah…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Şandır Arşivi