Hem savaşın, hem sevişin!
Haydi herkes yataklara!.. Liderlerimiz bizden daha fazla çocuk istiyor! Baksanıza zavallı Japonya'nın haline... Askere alacak genç bulamıyor! Batı'da aileler bebekleri "melatonin"li şekerlerle uyutuyor, hızla çoğalan Nijerya'da öksüzleri "Kuran âlimleri" büyütüyor! İyi de ne olacak "Alfa kuşağı"nın geleceği? Cevabı Uruguaylı sosyolog Ignacio Pardo veriyor.
Bugün pazar. Hava gri ve kasvetli. Cepte de para yok zaten. Ne yapmalı peki?.. İşte size bedava bir tatil etkinliği: Derhal eşinizle yatağa girin ve sevişin! Neden mi? Çünkü dünyaya yön veren liderlerimiz bizden daha fazla çocuk talep ediyor!
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping örneğin... Ekim ayı sonunda ülkesine "yeni bir aile trendi" öneriyor ve gençlerin evliliğe, bebek sahibi olmaya özenmesi gerektiğini vurguluyor. Hey gidi "Tek çocuktan fazlası yasak!" diyen "kızıl imparatorluk"... Nüfusu 1961'den beri ilk kez düşünce nasıl da panikliyor.
Keza "kardeşim Putin"... Rus kadınlarına büyük annelerini örnek almalarını salık veriyor. "En az 7, 8, hatta daha fazla çocuk!".. Ukrayna ile savaşta yüz binlerce asker kaybeden Rusya'nın ilelebet payidar kalması için verimli seks gerekiyor!
Ve demokrasinin bir diğer gür sesi, aşk kelebeği Kim Jong-un!.. Çocuk doğurmanın "en büyük vatanseverlik" olduğunu duyuruyor! Kuzey Kore'de "güçlü bir sosyalizm"in yolu... Tabii ki yatak odasından geçiyor!
20 ÇOCUKLU ALİ: NİJERYA'NIN GELECEĞİ
Business Insider'daki habere göre "natalizm"i (doğum yanlılığını) savunanlar sadece siyasiler değildi. Baksanıza Elon Musk'a... Bizzat kendisi de 11 çocuğa sahip multi-milyarder, "Düşen doğum oranları uygarlık için en büyük tehdit" demişti.
Abdülhamid Ali de öyle düşünüyor olacak ki dört eşinden toplam 20 çocuk yapmıştı. Nijerya'da yaşayan 41 yaşındaki Ali, evlatları için "allahın lütfu" diyordu. "Çocuk rızkıyla gelir". Ne ki iki odalı evinde onları yatıracak yer bulamıyordu.
Süddeutsche Zeitung'da Paul Munzinger'ın röportajına konu ettiği Ali, artık adını bile karıştırdığı ufaklıklardan hiç pişman değildi. Gerçi Maiduguri'de temiz su ve elektrik bile yoktu ama olsun... Sonuçta İslam'ın tavsiyesine uyarak ve 10 avro "başlık parası" ödeyerek kıydığı dört nikâh da "aşk evliliği"ydi. Vaktiyle oto tamirciliğinden iyi para kazanan Ali, Boko Haram'ın saldırıları sonucu işini kaybetmişti. Birkaç halı, yere serili tek bir şilte ve kapının önündeki plastik terlikler... Şimdi ailenin tek servetiydi.
Fotoğraf: Paul Munzinger (Süddeutsche Zeitung)
DOĞUM KONTROLÜ? BOŞ VER ŞİMDİ!..
Ali'nin eşlerinden Hamsatu, beşinci çocuktan sonra pes etmiş, doğum kontrolüne yönelmişti. Çare?.. Devletten ücretsiz hap ya da iğne... İğnenin rahim için zararlı olduğunu komşularından duyan Hamsatu, hapları kabul etmişti. Ama onları almayı da unutunca iki çocuk daha dünyaya getirmişti! Ali'nin 20 çocuğundan sadece biri okula gidiyordu. Peki diğerleri?.. Onlar ileride Boko Haram'ın eline düşebilirdi.
Zira 17 yıldır nüfus sayımı yapılmayan Nijerya'da 230 milyon kişi yaşadığı tahmin ediliyordu. Ve bu rakam hızla katlanıyordu. Böyle giderse 2050'de 375 milyon kişiyle dünyanın en kalabalık üçüncü ülkesi Nijerya olacaktı.
Tıpkı Ali gibi, sayısız çocuk yapan aileler, "fazla" gelenleri Kuran kurslarına veriyorlardı. Din âlimlerinden "maneviyat" öğrenen çocukların "dünyevi" geçim içinse ya dilenmesi, ya da hırsızlık yapması şarttı. Yoklukla, öfkeyle büyüyen dışlanmış bir nesil... Sonunda Boko Haram'ın eline düşmeleri kaçınılmazdı.
UYUSUN DA BÜYÜSÜN TİKTOK!..
Aynı hafta Batı'dan gelen haberler de enteresandı. İşte Almanya'da aileler... Bebekleri bir an önce uyusun diye onların şekerlemelerine gizlice "melatonin" (uyku hormonu) koymaya başlamıştı! "Aaa, nasıl da kolayca sızdı!".. Bu "başarı öyküsü"nü TikTok'ta yayınlamak yeni modaydı!
Zengin ebeveynler artık çocuklarını GPS'ler, çipler ve "akıllı saatler"le takip etmeye başlamıştı. Saat kaçta, neredeler? Bilmek lazımdı. Psikologlara göre tüm bu akımlar "para tuzağı"ydı ve çocukların öz güvenini zedelerdi. Ne fark eder? Günümüzde teknoloji her şeydi!
Fakirler içinse "sığınma yurtları" vardı. Berlin'de Kızılhaç görevlisi Alexander Paulsen... Sokağa atılan ya da evden kaçan çocuklarda patlama yaşandığını söylüyordu. Kendini son derece değersiz hisseden gençlik... İntihar ve şiddete meyilliydi. Sonuç? Neukölln'de "göçmen" ağırlıklı bir okulda çıkan biber gazlı "ergen kavgası"nda 49 öğrenci yaralanacak, bir öğretmenin eli kırılacaktı.
'MEVCUDU İYİ YAŞATIN'!
Bugünlerde Japonya, ordusunu güçlendirmek için milyar dolarlık yatırım yapıyor ama yaşlanan nüfusu nedeniyle asker olacak genç bulamıyor. Çözümü de daha az mürettebatla çalışan "akıllı gemiler"de arıyor. Komşumuz Yunanistan... Rahatına düşkün halkı çocuk yapmak istemediği için nüfusu 10 milyona doğru geriliyor. Ve İtalya... İş gücünden dışlanan kadınlar ileriyi göremiyor, hamile kalmaktan kaçınıyor. Neo-faşist başbakan Giorgia Meloni "daha çok çocuk" istiyor, sosyoloji profesörü Chiara Saraceno ise "Geleceğe ne yatırım yaptınız ki? Göçmen çocuklara vatandaşlık bile vermiyorsunuz" diye eleştiriyor.
Bir yanda ekonomik kriz, bir yanda "soyumuz tükenir mi" endişesi... Benzer sorunlar yaşayan Uruguay'da sosyolog Ignacio Pardo, "Korkmayın, milletler öyle hızla haritadan silinmez" diyor. Ve "Doğmamış çocukları düşüneceğinize mevcutları iyi yaşatın!" diye ekliyor!
Hippilerin "Savaşmayın, sevişin" sloganı geride kaldı. Şimdi devletler "daha çok sevişin ki daha çok savaşalım" demeye getiriyor. O savaş da dönüp "bomba ihbarları"yla Brüksel'deki okulları sürekli tatil ettiriyor. Neticede "fakir eğlencesi" seks!.. Ama rızkı ne Putin, ne Meloni veriyor. Batı'da şeker hastalığına yakalanan obez çocuklar... Ali'nin evlatları plastik terlikle "2050 hedefleri"ne ilerliyor.
2050 ve 2100 için ülkelerin nüfus öngörüleri bu şekilde... Listede yer almayan Türkiye'nin ise 2050'de 95 milyona çıkıp 2100'de 83 milyon nüfusa gerilemesi bekleniyor.