Türkiye Psikiyatri Derneği'nden 25 Kasım açıklaması: 'Şiddet bireysel patolojiyle açıklanamaz'

Türkiye Psikiyatri Derneği'nden 25 Kasım açıklaması: 'Şiddet bireysel patolojiyle açıklanamaz'
TPD Kadın Ruh Sağlığı Çalışma Birimi’nden 25 Kasım Açıklaması: “Vazgeçmiyoruz, bir kişi daha eksilmeyeceğiz”

Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) Kadın Ruh Sağlığı Çalışma Birimi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında kapsamlı bir açıklama yayımladı. Açıklamada, kadına yönelik şiddetin yalnızca bireysel değil, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden beslenen politik ve yapısal bir halk sağlığı krizi olduğu vurgulandı.

“Kadına yönelik şiddet bir halk sağlığı krizidir”

Açıklamada, DSÖ’nün 2024–2025 verilerine göre dünya genelinde her üç kadından birinin yaşamının bir döneminde fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldığı hatırlatıldı. DSÖ Avrupa Bölgesi verilerine göre Türkiye’nin partner şiddeti oranında %34,7 ile üçüncü sırada olduğuna dikkat çekildi.

Kadına yönelik şiddetin yalnızca fiziksel saldırı olmadığının altı çizilerek; psikolojik, ekonomik, cinsel, dijital şiddet, sosyal izolasyon, ısrarlı takip ve ayrımcı söylemlerin de şiddetin yıkıcı biçimleri olduğu belirtildi.

“Şiddet bireysel patolojiyle açıklanamaz”

Şiddetin kaynağının, kadınların kamusal ve özel alandaki varlığını sınırlayan ataerkil toplumsal yapı olduğu ifade edildi. Kadınlara yönelik baskıların arttığı, eşit vatandaşlığı zayıflatan politikaların yaygınlaştığı bir dönemde şiddetin hem daha görünür hem de daha yaygın hale geldiği vurgulandı.

262 kadın öldürüldü, 408 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu

Açıklamada, kadın örgütlerinin derlediği verilere göre 2025’in ilk on ayında en az 262 kadının erkekler tarafından öldürüldüğü, 408 kadının ise şüpheli şekilde ölü bulunduğu belirtildi.

İstanbul Sözleşmesi ve 6284 vurgusu

Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine dikkat çekilerek bunun mücadeleyi zayıflattığı ifade edildi. 6284 sayılı yasanın önemine işaret edilmiş ancak uygulamadaki aksaklıkların koruma mekanizmalarını etkisizleştirdiği kaydedildi.

“11. Yargı Paketi toplumsal cinsiyet eşitliğini zayıflatma riski taşıyor”

2025’te gündeme gelen 11. Yargı Paketi’nin:

  • LGBTİ+’lara yönelik ayrımcı hükümler içerdiği,

  • çocuk haklarını zayıflattığı,

  • yaşam tarzına müdahale eden düzenlemeler barındırdığı,

  • protesto hakkını sınırlandırdığı

belirtilerek kadın hareketinin gücünü azaltma riski taşıdığı dile getirildi.

“Ruh sağlığı profesyonelleri için bu yalnızca klinik değil, toplumsal bir sorumluluktur”

Kadına yönelik şiddetin:

  • depresyon,

  • kaygı,

  • travma sonrası stres bozukluğu,

  • intihar düşüncesi,

  • kronik bedensel yakınmalar

gibi ciddi ruh sağlığı sorunlarına yol açtığı ifade edildi.

Bu nedenle ruh sağlığı çalışanlarının bu mücadelede aktif rol alması gerektiği belirtildi.

“Kadınları korumak değil, güçlendirmek”

TPD açıklamasında şu talepler öne çıktı:

  • İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmeli.

  • 6284 sayılı kanun eksiksiz uygulanmalı.

  • Kadınlara yönelik sağlık, sosyal hizmet ve adalet mekanizmaları erişilebilir ve bağımsız hale getirilmeli.

  • Devlet şiddet olaylarını önlemeli, etkili şekilde soruşturmalı ve fail erkeklere yaptırım uygulamalı.

  • Şiddet sonrası destek mekanizmaları artırılmalı.

“Eşitlik yoksa güvenlik yoktur”

Kadına yönelik şiddetin toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı açık bir duruş sergilenmeden azaltılamayacağı belirtilen açıklama, şu sözlerle son buldu:

“Kadınların yaşam hakkı tartışmaya açık değildir.

Vazgeçmiyoruz, bir kişi daha eksilmeyeceğiz.”

Kaynak:Haber Merkezi

Öne Çıkanlar